Dikkatinizi çekmiştir. Türk yöneticileri ve yandaş medyası Rusya’nın Ukrayna işgalini çok yoğun bir sevinç ve moralle tartışıyorlar. Yüzlerine kapanan kapılar Rusya’nın işgali ile açıldı. Hayal edemedikleri ayaklarına geldi. Avrupa Birliği (AB) liderleriyle görüşme fırsatını yeniden yakaladılar. Daha düne kadar yapmadığı şantajı bırakmayan Saray rejimi, AB kiriterlerini, NATO üyeliğini hatırladı. Son on yılda kimlerle iş tutuğunu, neye oynadığını içte ve dışta yaşattığı yıkım ve istikrarsızlığın unutulduğunu zannederek şimdiden çift taraflı bir siyasi dansözlüğü başlattı. Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuğa bile oynayabileceğini belirti. Putin kendisine arabuluculuğun sınırlarını İdlib ve Kürd kartı ile çizdi. Dışına çıkarsan masaya getirilir sinyalini verince kuyruğunu indirdi.
Malum dışarıda indirdiğini içerde dik tutuyor. Ayağına gelen fırsatla muhalefeti susturdu. İstediği kanunları çıkartı. Şimdi yasallık maskesi altında baskın bir seçime hazırlanıyor. Tabi her seçim zamanı Kürd oyların anahtar rolü konuşulur, siyasetçileri figüran gibi kullanılır ve terörist muamelesi görür. Acaba bu seçimde ne çıkacak? Bir postacı, bir mektup Kürdlere kaç yıla mal olacak? Kürdler üzerinde sürekli bir algı operasyonu yürütülüyor. Cumhuriyet tarihinden günümüze, yapılan bütün yasa değişikliklerin temeli Kürd milli statüsüzlüğünü hasır altı etmek, kolektif haklarını engellemek oldu. Doksan sekiz yıllık sömürgecilik, jenosidsal Kemalist cumhuriyet, tekçi, ırkçı karakterini bu minval üzerinde idare etti. Kemalizmin faşizan, militarist ideolojisine karşı gelişen toplumsal muhalefet islami “mağduriyetle manipüle edildi.
AKP hükümeti, siyasal islam ideolojisiyle Kemalizme rahmet okuttu. Ayrıca muhalefete istediğini yedirebileceğini 20 yıllık iktidar tecrübesinden test etti. Son onbeş yıllık uygulamasıyla dünya ansiklopedi sahifesinin başat diktatörleri arasında yer buldu. Kürdleri iç düşman kabul eden, bölgede ve dünyada Kürd karşıtı ittifaklara yatırım yapan Türk devleti çıkmazını derinleştirir. Görünen o ki, dünyada tecrit olmanın ötesinde yaşadığı ekonomik çöküntü, siyasi bunalım ve olağan hale getirdiği etnik, inanç ayrışmasını, Rusya’nın Ukrayna savaşını kullanarak toparlayamaz. Türkiye ya köklü bir değişime yada parçalanmaya gidecek. Devletin Yaşattığı etnik, inanç inkârı, kitlesel şiddet ve anti demokratik uygulamalar bunları öngörüyor. Erdoğan yönetimi, Rusya Ukrayna savaşını tepe tepe kullanarak AB ile geçicide olsa ilişkileri bir düzeysizlikte sürdürecek. Ancak ABD için o kadar kolay olmayacak gibi görünüyor.
Rusya'nın Ukrayna işgali ABD ile AB’yi tek cephede birleştirmesi Ankara'yı ikili politikadan bir tercihe götürecek. Tabi bu belirsizlik Türkiye’nin anti demokratik, işgalci, yayılmacılığı ve karanlık ilişkileri sorgulamayı kısa bir zaman tali plana alabilir. Washington’da bu durumu çıkarına bulduğu için şimdilik sessiz kalacak gibi görünüyor. Sonuçta Erdoğan hükümetinin kriminal suç dosyaları Moskova Washington’da beklemektedir. Kaderi bu iki başkentin elindedir. ABD Başsavcısı Preet Bharara'nın yazdığı kitaba göre Erdoğan kabinesinin üçte biri kriminal sandalyesinde olacak. Tabi bu dosya neyin karşılığında raflara kaldırılır veya açılır orası henüz muamma. Ancak ABD Başsavcısı Preet Bharara'nın kitabındaki belgeler işleme konulursa Erdoğan ve suçlu bakanları için uluslararası yargılanmanın yolu açılır. Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan, kara para aklama ve Zarrab dosyasını hasır altı etmek için bin bir yol denediği biliniyor.
Bu ciddi kriz halen çözüm bekliyor. Ankara'nın Rusya’dan S-400 savunma sistemi alma taktiği ile Doğu eksenine dahil olma şantajı o çelişkinin sonucudur. Şimdi yeniden Rusya, Ukrayna savaşıyla NATO ayarlarına dönme fırsatını kullanıyor. Zaten söz konusu siyasi şantajı daha fazla sürdüremezdi. Çünkü Türkiye ekonomisi ve askeri savunması ABD odaklıdır. ABD ve AB'ye yetmiş yıllık bir bağımlılığı var. O nedenle Türkiye'nin Avrasya dünyasıyla ciddi bir ekonomik, askeri bağımlılığının olmaması Erdoğan'ın şantajını işlemez kılmıştı. Amerika'nın S-400’lerle ilgili Türkiye’yi ekonomik, askeri ambargo ile tehdit etme uyarısı Erdoğan ile Putin'i kanka yaptı. Rusya Türkiye ile ilişkileri geliştirirken Batı ve ABD ise Kürdistan siyasi otoriteleriyle ilişki geliştirdi. Dolayısıyla Batı dünyası Türkiye'nin Suriye Kürdistan'ı ve YPG politikasını ciddiye almıyor.
Dünya devletleri, Güneybatı Kürdistan (Rojava) özerk yönetimi ve Kürd kuvvetleriyle bölgesel çıkarlarının örtüşmesinden kaynaklı iş birliği Türkiye ve İran işgalci devletlerin saldırı ve yayılmacılığını yeterli olmasa da engellemiştir. Sonuç olarak Ankara yönetimi, Rusya Ukrayna savaşını elinde gelse uzatacak, ama buna imkânı olmadığı için ekonomik, siyasi çıkarları için kullanıyor. Zaten Türk hükümetinin, Almanya, Fransa, İtalya gibi kimi AB liderlerine NATO üyeliğini hatırlayarak Türkiye’nin coğrafik konumunu, Rusya-Ukrayna “arabuluculuğu ile pazarlaması ekonomik çöküntü ve siyasi bunalımına basamak yapmak istediği batı basınında bir biçimde işlenmeye başlamış. Sonuçta Reis kiminle dost olmuşsa ocağını batırmış. Yoksa sırada Putin'mı var?
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.