Türk ve Fars saldırganlarını durdurun.

Türkiye Kürdlere karşı savaşıyor. PKK Bahanesini kullanarak, sürekli bir algı operesyonu yürütüyor. Değişime direnen Türkler, bir asırdır kendini tekerrür ediyor. Günümüzde Rojava Kürdistan'ına karşı savunduğu politikayı uzun yıllar Güney Kürdistan'a karşı savundu. Türkler, sorunları şiddetle çözmeyi amaçlıyor. Ankara, Önce Kürd direniş güçerini birbirine düşürmeyi, etkisiz hale getirmeyi ve kalanları silahsızlandırmayı hedefliyor. Sonrası Beytuşşebap, Koçgiri, Zilan, Dersim misali yediden yetmişe sürgün ve katliam pratiği oluyor. Türk koloniyalist sisteminin, Suriye ve Batı Kürdistanı sürekli çatışma ve istikrarsızlık içinde tutması, Kuzey Kürdistan'a gözdağı, sindirme, susturma ve işgali sürdürme kurnazlığıdır.

Mehmet Kobal

05.08.2022, Cum | 10:02

Türk ve Fars saldırganlarını durdurun.
Makaleyi Paylaş

Fransız Komünist Partisi, Senator Laurence Cohen’in inisiyatifiyle Fransa’daki hükümet ve muhalefetten 102 parlamenter ve senatör, Türkiye’nin olası Suriye ve Rojava operasyonlarına karşı ortak bir bildiri yayınladı."Erdoğan'ın savaş çılgınlığına karşı durulmalı" başlığını taşıyan bildiri, Rojava için uçuşa yasak bölge talebinde bulundu.

Parlamenterler, Fransa'dan konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne taşımasını ve “BM’nin Rojava’da uçuşa yasak bölge ilan etmesi, Güneybatı Kürtlerinin uluslararası koruma altına alınmasını” talep ettiler. Ayrıca Rojava Özerk Yönetimin statüsünün uluslararası otoriteler tarafından tanınması için girişim başlattılar. Bu girişim başta diaspora Kürdleri olmak üzere bütün Kürdler tarafından desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Bilindiği üzere İngiltere ve Fransa devletleri, Kürdistan'ı 1923 Lozan antlaşmasıyla Türk, Fars ve Araplar arasında parçaladı, bölüştürdü ve sömürge haline getirdiler. Söz konusu emperyalist devletler mandalarında yapay lider ayarlı birer devlet kurdurdular.

Kürd Milleti, bu haksız, hukuksuz ve adaletsizliğe karşı hayatı pahasına isyan etti. Bütün sürgün ve katliamlara rağmen ulusal bağımsızlığını kazanmak için direndi. İngiltere ve Fransa liderliğinde geliştirilen 1923 Lozan işgal antlaşması, Kürdistan'ı Kürdler için yarı açık bir cezaevi haline getirdi. Değişime direnen ve bütün sorunların kaynağı haline gelmiş bu sömürgeci cumhuriyetler, günümüze kadar Kürdleri baskı ve zulümle idare ettiler ve kendi toplumlarını da kişiliksizleştirdiler. Kürdleri bu çağ dışı rejimlerin esaretine terk eden dönemin emperyal güçleri Kürdlere karşı tarihsel bir suç işlediler. Gelinen aşamada çıkarlar, bölgesel dengeler ve konjonktürel gelişmeler Kürdlerin devletleşmesini aktüel ve kaçınılmaz hale getirmiştir. Gelinen aşamada Batı devletleri, yaptığı haksızlığı, hukuksuzluğu telafi etmek için Kürdlerin devletleşmesine yol vermek durumundadır.

İngiltere, ABD ve AB yönetimleri, ya Türk, İran totaliter rejimlerin işgal ve saldırılarını önleyecekler, ya da Kürdleri gerekli savunma teknikleriyle donatacaklar. Eğer Kürd direniş Kuvvetleri karada ve havada gerekli savunma araçlarına sahip olursa Kürd düşmanları saldırma cüretini gösteremez ve Kürdistan'da barınamaz. Aksi halde Türk devleti savunmasız gördüğü her yere saldırır ve işgal eder. Türk devleti NATO üyeliğini işgal, saldırı gerekçesi haline getirmiş. Türk ordusu, işgal ve katliamları NATO'nun silahları ve güvencesiyle gerçekleştiriyor. NATO yönetimi Türklerin antidemokratik uygulamalarında ve Kürd katliamlarından sorumludur. Kürdler, Batının demokratik güçleriyle birlikte NATO yöneticilerini uyarmalı ve diplomasiye ağırlık vermelidir.

Bu çerçevede 102 Fransa Parlamentosu üyesi, Türk saldırılarına karşı ''Rojava'da uçuşa yasak bölge ilan edilmesi ve Güneybatı Kürdistan'ın, uluslararası alanda tanınma'' çağrısı yaygınlaştırılmalı ve ortak bir kabul görmelidir. Parlamenterler, ''Batı devletleri Ukrayna’ya odaklanırken Ankara yeni bir operasyon başlatmayı planlıyor'' uyarısı dikkate alınmalı. Parlamenterler, eğer ''Erdoğan, operasyon için NATO’dan “açık çek” almışsa bu bir skandaldır'' belirlemesi NATO'ya sorumluluk çağrısıdır. Aslında ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği devletleri, istedikleri an Türk işgaline son verir. NATO yöneticileri, Türk işgalci ordusunun Kürdlere yönelik saldırılarını durdursun.

Kürdistan'ı işgal eden, terörün alasını uygulayan ve son bir haftada İHA,SİHA ve NATO silah, teknikleriyle Rojava'da IŞİD'e karşı kahramanca savaşan 13 DSG savaşçısını katleden Türk işgalci rejimine müdahale etmelidir. Eğer Türk saldırılarına müdahale edilmiyorsa Rojava Özerk Yönetimin direniş kuvvetlerine gerekli savunma ve teknik araçlar verilmelidir. DSG Yönetimi, ABD önderliğindeki koalisyon güçlerine; ''halkımızın varlığı Türk tehdidi altındadır ve korunma'' çağrısında bulunması dikkate alınmalı. Küresel devletlerin güç dengeleri, bölgesel stratejileri Kürdlerle ittifaktan geçiyor. Batı değerleriyle barışık, seküler olan Kürdler, kültürlü bir toplumdur. Kürd toplumu milli değerlerine bağlı, inanç ve fikri değişime açık, çağdaş bir siyasetle yönetilmeyi hak ediyor.

Özellikle Güneybatı Kürdistan siyasi otoritesi Milli Demokratik Devrimini Başarmak ve geleceğini özgür iradesiyle belirlemek için her şeye hazırlıklı olmalıdır. Güney ve Rojava Kürdistan'ın, 'burjuva demokrasisiyle yönetilen Batı devletleriyle işbirliği tecrübesine sahip olmaları önemlidir. Bölge ve küresel gidişat işgal ve teokratik politikayla yönetenlerin aleyhinde gelişiyor. Türkiye, İran totaliter rejimlerin, Suriye, Irak ve Kürdistan toprakları üzerinde yürütükleri işgal, vekalet savaşı bütün bölge için istikrarsızlık ve tehlike nedenidir. ABD ve müttefikleri, Türk ve İran koloniyalist rejimlerin, Kürdistan, Irak ve Süriye üzerinde yayılmaları, kendilerine müdahaleyi olağan hale getiriyor. Baskı ve şiddetle idare ettikleri etnisite ve inançlar, bu rejimleri hak etmiyor. Türklerin Duhok katliamına verilen kitlesel tepkiler yaygınlaştırılmalıdır. Aynı tepkilerin Kürdler için verilmemesi devletsizliktir. Kürdlerin öldürülmesinin bu denli olağan hale getirilmesi, ne pahasına olursa olsun kitlesel protesto ve diplomatik girişimlerle önlenmelidir. Türk işgalci güçleri bölgeden çıkarılmalıdır.

Türkiye Kürdlere karşı savaşıyor. PKK Bahanesini kullanarak, sürekli bir algı operesyonu yürütüyor. Değişime direnen Türkler, bir asırdır kendini tekerrür ediyor. Günümüzde Rojava Kürdistan'ına karşı savunduğu politikayı uzun yıllar Güney Kürdistan'a karşı savundu. Türkler, sorunları şiddetle çözmeyi amaçlıyor. Ankara, Önce Kürd direniş güçerini birbirine düşürmeyi, etkisiz hale getirmeyi ve kalanları silahsızlandırmayı hedefliyor. Sonrası Beytuşşebap, Koçgiri, Zilan, Dersim misali yediden yetmişe sürgün ve katliam pratiği oluyor. Türk koloniyalist sisteminin, Suriye ve Batı Kürdistanı sürekli çatışma ve istikrarsızlık içinde tutması, Kuzey Kürdistan'a gözdağı, sindirme, susturma ve işgali sürdürme kurnazlığıdır.

ABD Dışişleri yetkilisi ''Türkler Kürd sorununu askeri yöntemlerle çözemez,'' öldürmekle sorunları çözemez açıklamasında bulunması ve yeni işgal girişimlerine karşı çıkması ciddi bir uyarıdır. ABD ve Batı devletleri çok iyi biliyorlar ki, Türkler, 1923 Lozan işgal antlaşmasından bu yana Kürd halkıyla savaşıyor. Herkes kabul eder ki Türkler, Kürdleri yönetemiyorlar. Uzun yıllardır Kuzey Kürdistan'ı kan, sürgün, gözyaşı ve savaş zoruyla idare ediyorlar. Kürdlerin devletsiz toprakları ve zengin kaynakları işgalcilerin talanına gerekçe olmuş. Türkler, Batı ve Güney Kürdistan'ı da kısmen işgal etmişler. Türk rejimi, El Nusra, ÖSO, Tahrir el Şam gibi onlarca terörist, islamcı gruplara ev sahipliği yapması nedeniyle normal devlet olma vasfını yitirmiştir.

Ankara yöneticileri, ''Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yok'' diyor. Ama Osamanlı'dan sonra Suriye, Irak, Güney, Güneybatı Kürdistan'ı fiilen işgal etmiş. Türkler, Suriye ve Güneybatı Kürdistan bölgelerini Osmanlı gibi sömürgeci valilerle yönetiyor. Türklerin yayılmacılığı, saldırıların durdurulması için Rojava'da uçuşa yasak Bölge ilan edilmelidir. Türkler, varlığını, umudunu ve bütün planlarını Kürdlerin işgal altında kalmasına bağlamış. ABD, Rusya, AB ve Birleşmiş Milletler, Erdoğan rejiminin, uluslararası cihatçı terör gruplarıyla işbirliği içinde olduğunu, onları sevk ve idare ettiğini, ekonomiden silahlara, işgalden talana kadar kriminel bir aygıt haline geldiğini bilmelerine rağmen sessiz kalmaları uluslararası insan hakları beyannamesine göre bir suçtur.

Türkler her gün Güney ve Güneybatı Kürdistan'da öldürdüğü Kürdlerin cesedini sayıyor. Halk yapılan saldırılara kitlesel tepki vermelidir. Türk terör devletine cephe alınmalıdır. Irak ve Federe Kürdistan hükümeti, Türk ve İran saldırılarını önlemek için çözüm bulmazsa bir inandırıcılığı kalmaz. Teritoryasını, çocuklarını, kardeşlerini korumayan bir hükümetin vatan ve milli bilinci sorunludur. ABD önderliğindeki koalisyon güçlerin, Kürdistan Ulusal Kurtuluş direnişçileriyle ilişkisini “terörizm” ile işbirliği biçiminde yansıtan Türk işgalci cumhuriyeti, 35 milyonu aşkın Kuzey Kürdistan halkının bütün kollektif haklarını gasp etmiştir. Türk işgalci ordusunun, Güney, Güneybatı ve Kuzey Kürdistan'da çekilmesi her Kürd için siyaset üstü bir strateji olarak kabul görmeli.

21.yüzyıl, Kemalist cumhuriyetin çöküşü ile sonuçlanmazsa, ayrışma ile sonuçlanacak. Kürd karşıtı ittifaklara yatırım yapan AKP, MHP hükümeti, bu ayrışmayı olağan hale getirmiş. Türkiye'de iktidar, muhalefet, yargı, yürütme, medya ve siyaset Kürd karşıtlığı üzerinden yarışıyor. Sözcü, Milliyet gibi Türk medyasinin kolonizatör yazarları, Fransız Parlamenterlerin Türk işgalci ordusunun Suriye ve Rojava'da çekilmesini savunmalarından hareketle Fransa'ya kin kusuyorlar. Türkten daha çok Türk görünen bu devşirme soysuzlara göre Türk ordusunun Suriye, Rojava işgali meşru görülmeli. Kürdistan ve Kürd ulusal sorunun çözümsüzlüğü Türkiye'de mevki, maaş, çete, mafya “vatanseverliği” yle bir geçim sektörüne, ssiyasal, ekonomik bir rant fabrikasına dönüşmüş. Türkler, egemenlerine karşı tutum almaktan çok örtüşür durumdalar. O şoven pozisyonlarından dolayı kirli sicilli yöneticilerine karşı toplumsal bir çıkışı ve duruşu vücuda getiremiyorlar.

Kürd Siyasetçileri Ne Yapmamalı ? Sömürgenin görevi sömürgeciyi demokratikleştirmek olmadiğini ve ulusal statü stratejisi doğrultusunda ayrışmak olduğunu anlamalıdır. Türkiyenin ”demokratikleşmesi, ortak yaşam, kardeşlik” söylemlerinin hiçbir reel karşılığı yoktur.Türk tipi sömürgeci ulusların, köklü değişimi işgal ettikleri topraklardan ve sömürgeleştirdikleri Kürdistan'dan şiddet veya anlaşmalı yöntemlerle çekilmesiyle gerçekleşir. Kürd coğrafyasının kanlı gövdesi üzerinden yükselip Türkiye partisi olma arayışı, kendini türklere ispat etme pazarlığına, mevki, vekil ve siyasi tüccarlığa evrilmiş. Kuzey Kürdistan halkı, bu tip siyasetçileri hak etmiyor. Kürd ulusal davasını, mücadelesini türk sistem partileriyle yarıştırma veya onlara yamama politikasına tavır alınmalıdır. Türkler, milli demokratik statü talebinde bulunan Kürdleri öldürdüler, susturdular, hapis ve sürgüne mecbur ettiler. Kalanlara temcit plavi gibi “demokratik türkiye” şarkısını söyletiyorlar. Kürd siyasetinde “çok konuş türkçe konuş” politikası retorik ediliyor. Türkleştirme politikası ağırlıklı olarak HDP üzerinden sürdürülüyor. HDP'li Vekillerin, Belediye Başkanlarının ve seçilmişlerin derdest edilmesi tutuklanması ve kayyumla gasp edilmesiyle Türk şövenizmi daha bir atağa geçti. Devletin iktidar rantını paylaşamayan düzen partilerinin bir kısmının HDP'in seçim politikasıyla örtüşmesi, diğerlerin çatışma yaşaması Kürdleri makasa alma politikası oldu. O nedenle milli dinamikleri zayıflatılan Kuzey Kürd potansiyeli, devlet partileri için bir oy deposu işlevini görüyor.

Kürdler için getirisi ve çözüm gücü olmayan politikalar savunulmamalı. Doğru olan bölge ve dünya dengelerinde yaşanan değişimlerde Kürd ulusal çıkarlarına uygun ilişkilenmektir. Türk koloniyalist rejimi, etnik, inanç ve bütün siyasal sosyal sorunları şiddetle çözmek gibi gerici, ırkçı, yayılmacı yok edici bir aparat durumundadır. O nedenle mevcut haliyle sorunları çözmesi bir yana, sorunların çözümünü kilitleyen ve muhtemelen BAAS cumhuriyet rejimleri gibi etnik, inanç parçalanmasıyla nihai sonucunu yaşayacak. Kürd ulusunun kurtuluşu Türkiye’nin demokratikleşmesine bağlanamaz. Bağlanırsa sadece Kürdler bir hak elde etmesin diye değişmezler. Erdoğan hükümetinin 20 yıllık söylem ve pratiği beş yıl daha iktidarda kalsa yaptıklarının prototipi olacak.

Değişime direnen hiçbir türk rejimi dikiş tuturamaz artık. ABD özel savcısı Bahara'nın yazdığı kitaba göre Erdoğan kabinesinin üçte biri kriminel sandaliyesindedir. F 35 lerin neden verilmediği sorusunun cevabı o dosyada mevcuttur. Rusya’nın Ukrayna işgali ile dosya bekleme masasına alınmış. O nedenle Ankara henüz istediği düzeyde ABD ile ilişki geliştiremiyor. Bahara'nın kitabındaki belgeler işleme konulursa Erdoğan ve suçlu bakanları için uluslararası yargılanmanın yolu açılır. Erdoğan, Almanya, Fransa, İtalya gibi kimi AB liderlerine NATO üyeliğini hatırlatarak Türkiye’nin coğrafik konumunu, Rusya-Ukrayna “arabuluculuğu ile pazarlaması ekonomik çöküntüye, siyasi bunalıma çare olmayacak. Çünkü hiçbir Batı devleti Ankara rejimine güven duymuyor.

Ankara rejiminin, Doğu eksenine dahil olma, Rusya’dan S-400 savunma sistemi taktiği ile ABD ve AB'ye kendini kıymete bindirme ve Zarrab dosyasını görünmez kılma politikası, yeniden NATO ayarlarına dönmesine rağmen güveni tazeleyemedi. Erdoğan, şantajı sürdüremedi. Çünkü Türkiye ekonomisi ve askeri savunması ABD odaklıdır. Türkiye'nin ABD ve AB'ye yetmiş yıllık bir bağımlılığı mevcut. Türkiye'nin Doğu dünyasıyla ciddi bir ekonomik, askeri bağımlılığının olmaması Erdoğan'ın şantajını işlemez kıldı. Amerika'nın S-400’lerle ilgili Türkiye’yi ekonomik, askeri ambargo ile tehdit etme uyarısı Ankara’yı dize getirdi. Bütün bu yaşananlardan dolayı Batı dünyası, Erdoğan rejimini gözden çıkarmış ve Kürd direnişçileirini terörist gösterme politikasını ciddiye almıyor artık.

Dünya devletleri, Güney ve Güney Batı Kürdistan ulusal kuvvetleriyle bölgesel çıkarlarının örtüşmesinden kaynaklı işbirliğini sürdürmesi Kürd düşmanlarını çaresiz bırakmış. Kürdler, ne pahasına olursa olsun, Türkiye ve İran rejimlerin işgali altında kurtulacak. AKP, MHP faşist rejimi, Suriye ve Batı Kürdistan işgaline asılarak her milimetresini bombalayarak sömürgeleştirdiği Kuzey Kürdistan'ın yaralı, kanlı güvdesi üzerinde rahat oturamayacak.

[email protected]

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

3602 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:06:27

Mehmet Kobal

Yazarın Önceki Yazıları

Hubris Sendromu Nedir ? Türkiye Seçimini, Kürd Siyaseti Pusulasını Kaybetti Türklerin Seçimi ve Kürdler - III Türklerin Seçimi Ve Kürdler - II Türklerin Seçimi ve Kürdler-1 Newroz Piroz Be - Newroz Fîrazbo Hergün Kadınların Günü Olsun. Siyasi Felaketten Deprem Felaketine ! Türkiye’nin Gidişatı, Seçim mi ? Darbe mi Öngörüyor ? Ankara Seçim Planını Kürdler Üzerinde Kurguluyor Paris-Ankara Çelişkisi ve Kürd Katliamları ! İran'da Ne Olacak, Diktatörler 'Başaracak' mı? Geçmişle Geleceği Öldüremezsiniz...! İşgal ve Saldırganlık Ankara'nın başını yiyecek Ankara, Nato blokajından çark etti İşgal ve Talan Cumhuriyeti Medya ve Sosyal Medyanın Önemi Kürdlerle Savaşıyor, Rusya'ya 'Arabulucu' Oluyor! Ankara’nın Hayal Edemediği Ayağına Geldi Newroz Piroz Be! Kirli Siyasetin Sefaleti Ecevit'ten Erdoğan'a 'Demokrasi' Kürdler Avukatını Unutmayacak 'Helalleşme' Değil Yüzleşme Olmalıdır Türkiye, Suriye ve Rojava'da kaybetti Yüzyıllık Türk-Kürd Savaşın 'Çözüm' Raporları 'Kolunuzu, Bacağınızı Kopracağım' Dersim Gittikçe Kürtleşiyor ! Savaşın Kaçınılmaz Sonuçları Çanlar Kimin İçin Çalıyor ? Sakine'yi Anlatmak Zor Kürdistan'da Neler Oluyor? Korku Rejimi Çöküşünü Yaşıyor Stratejisiz Savaş ve Barış Politikası! Coronavirüs ne hatırlattı? Türkiye, Suriye'de neyin savaşını veriyor? Zozolar Bitirildi, Lololar Kaldı. İran Rejiminin Kara Kutusu Kasım Suleymani! ABD ve Rusya Türklerle Ne Yapmak İstiyor? Tahir Elçi Öldürüldü, Sur Yıkıldı, Diyarbekir Sustu Güvenli Bölge Basıncı ve Ankara zirvesi! Siyasetin Sefaleti ve Açlık Grevleri Ütopya Nedir? Türkiye düşmansız yönetemez! Siyaset Niçin Yapılır ? ABD ve Rusya Ne Yapmak İstiyor? Sessizlik Savaş Malzemesidir ! Dünya Devletlerinin Kürdistan Hesabı ! Acem Diplomasisi ve Kerkük İşgali! Acem Kılıcı ! İran ve Türkiye'nin Çıkmazı! Yüzyıllık Sykes-Pkot Esareti ve Bağımsızlık Referandumu ! Neden Güvenli Bölge ? Türkiye Demokratikleşir mi? Kürdistan Hava Kuvvetleri ! Koalisyon Güçlerinin Ankara Ayarı ! Kürdler olmazsa Türkiye Ne Yapacak ? Şengal, Kürdlerin Birlik Sembolü Olmalıdır Ateşkes ve çözüm arayışı ! Ateşkes Hazırlığı Türk Kolonyalizmi ! Despotizm ! Cihata açılan kapı! Said'lerin Bağımsızlık Çağrısı ! Musul Kimin Yurdu ? Ortadoğu Jeopolitiği ve Cepheler Savaşı 11 ayda yedi bin insan öldüren AKP çözüm istiyor! Tarih nasıl çarpıtılır? Otoriteryanizm ve Kürd Sorunu Erdoğan'ın Türkiye'si Nereye Gidiyor? İşgalin Kendisi Terörizmdir! Sabrımızı Taşırmayın! Türkler Kürdlerin katili olmayı redetmelidir Son Altı Ayda Kaç Yüz Kürd Öldürüldü? Kürd Halkının Sesi, Tahir Elçi Susturuldu! Savaş siyaseti yönetemez! 'Nankör IŞİD' Operasyonu ve Kürdler Hdp'in Barış Mitingine Ankara'dan Bomba ! Kürtlere Karşı Etnik Bir Savaş Yürütülüyor 'Kürd Millet Mesajı' Doğru Okunmalıdır Kürd Milleti Bağımsızlığa Yürüyor İran Rejimi Her Saniye Suç İşliyor Kadına Bakış Nasıl Olmalı ? Dünyanın en güzel şeyi bağımsızlıktır. Tanrıları Nasıl Yarattık? Kuzey Kürdistan Kimin İşgali Altındadır? ''İslam'' Faşizmi Kuşatılmışlık Kürd Devletiyle Aşılacaktır ! Ulusal Kazanımlar Devletsız Korunamaz. Hamidiye Alayları (Bejikler) Rojava ve Ulusal Kimlik ! Siyasi Temsilin Anahtarı Ulusal Bağımsızlıktır. Cenevre 2 ye Kürd'ler Neden Çağrılmadı ? Kürdistan ve Önderlik Sorunu !
x