Kürdistan'da Kutlu Doğum ve HÜDA-PAR

Hüda, Kürtçe\'nin Kurmancî lehçesindeki Allah anlamına geliyor. Sapıklık buradan başlıyor. Bunlar İŞİD’in Kürd versiyonudur. Güney Kürdistan’da da başka versiyonları vardır. Halk kahramanları Peşmergeleri koyun gibi alçakça kesen de bu zihniyettir. Bunlar Arabizmin, sömürgeciliğin piyonlarıdır.

Aydın Dere

20.04.2015, Pts | 06:34 [ Güncellenme: 20.04.2015, Pts | 06:49 ]

Kürdistan'da Kutlu Doğum ve HÜDA-PAR
Makaleyi Paylaş
Kürdistan’da Diyarbakır olmak üzere değişik bölgelerinde kalabalık kitlelerle Hz. Muhammed\'in Kutlu Doğum Günü kutlanıyor. Olay çok yeni, devletin Kürd Ulusal kurtuluş Mücadelesine karşı Hizbullah eliyle geliştirmek istediği bir desitabilasyon olduğu alenidir. Kutlu doğum Kur\'an\'da yok, farz ve sünnet değil, Araplarda da yok, Kürdistan\'da çok yeni. O halde kutlayanlar sömürgecilerin basit birer piyonudur.

Din üzerinden ulusal siyaset yapmak bilim ve sanat devrimlerini yaşayamamış Ortadoğu\'ya has, son derece arkaik ve gerici bir özelliktir. Bu durumda düşüncel, demokratik ve evrimsel gelişimden çok akıl dışı ve duygusal reflekslerle hareket edilir. Oysa Batılı, Latin Amerika ve Uzakdoğu toplumları bunu çoktan aştılar. Din üzerinden siyaset içinden çıkılmaz bir çamur deryasıdır; çünkü hangi din ve hangi dindeki tarikat, hangi tarikatın, hangi anlayışla siyaset yapacaksın? Zira zaten dinler tarihi kıyım ve vahşetler tarihidir. Her grubun diğer grubu cehenneme göndermek istediği, fanatizmin tavan yaptığı ve her grubun Tanrı\'yı sapkınlıklarına ortak yaptığı garip bir alemdir. Örneğin İslam tarihinde birbirleriyle savaşmadıkları bir gün bile olmadığı gibi kitapları birbirlerinin kellelerini kesme betimlemeleriyle dolu; hatta eceliyle ölen halife bile yok. Tanrı\'nın kullarına böyle bir hediyesi olabilir mi? Olsa olsa bu Tanrı\'nın adeta bir belası olabilir.

Şüphesiz tüm bunlar Tanrı üzerinden iktidar savaşlarıydı. Oysa demokrasi, her dinden, her inanç ve etnik gruptan insanın bir arada yaşayabileceği ve herkesin hukuk karşısında eşit olduğu sosyal hukuk devleti modelidir. Ne yazık ki hala bunu bile tartışıyor olmak oldukça geri kalmışlığımızın göstergesidir. Tartışmamız gereken; her sınıf ve tabakadan, etnik gurup ve inançtan her kesimin bir arada daha nasıl özgür ve demokratik bir sisteme kavuşmamız gerektiğiydi. Din tartışmalarında akıl olmaz, duygular ve rasyonalite dışı argümanlar konuşulur ve savunulur. Bu argümanlar 1400 küsur yıl önce Arap çöllerinde Tanrı ile hiç bir alakası olmayan ilkel yaşam ve ilkel iktidar ve ilkel kabilelerin savaş anlayışıydı. Bunu günümüze tartışmak, Rojava\'da olduğu gibi hiç bir insani kural ve moral değer gözetmeden insanları koyun gibi kesme, ırza geçme, kadim ve mağdur halkın topraklarına ve özgürlüğüne göz koyma zihniyetidir. Bunun Tanrı ile ne alakası olabilir? Bundan ötürü dini siyasete araç yapmak moral değerlere zıt toplumları kanlı ve ahlaksız bir girdaba sürükler.

Yıl 2000. İnsan kanını donduran mezar evleri görüntülerinde domuz bağı ile canlı canlı mezarlara gömülen Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım, kadın yazar Gonca Kuriş gibi çok sayıda insanın vahşice katledilme yöntemlerini unutmadık. Arkalarına yaklaşarak, enselerinden vurdular Kürt yurtseverlerini. Genç kızlarının yüzlerini kezzapla yakıyordular. Dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan: \"PKK çökertilmedikçe, Hizbullah tipi militan örgütleri çözmeye yönelik niyetli değiliz,\" diyordu. Arkasında kocaman NATO\'nun ve emperyal devletlerin olduğu bir sömürgecilik yetmiyormuş gibi bir de bunlar saldırıyordu Kürt yurtseverlerine ve ulusal hareketine. Daha sonra çok sayıda militanları mahkemelerde devletin desteği ve talimatlarıyla bu cinayetleri işlediklerini itiraf ediyordular. Hadi dinleri bir tarafa bırakalım, insanlık bu muydu? Kamuoyu büyük tepki duyunca Devlet zan altında kalmamak için bu yapının kurucu elemanlarını elleriyle koydukları gibi yakalandılar, işledikleri cinayetlere göre ömür boyu hapis yatmaları gerekirken kısa sürede bırakılıp HÜDA PAR\'ı kurdurttular. Çünkü bunlar devlete daha lazımdı.

Doksanlı yıllarda domuz bağıyla yurtsever Kürtleri, gazeteci ve aydınları doğrayan halk içinde ki adıyla, Hizbulkontra\'nın devamı olan HÜDA PAR sahneye yeniden sürülmek istendiği kesin ve Erdoğan\'ın genel başkanıyla görüştüğü partidir HÜDA PAR. Sormazlar mı, sömürgeciler dururken bu denli acılar çekmiş ve çeken bu halktan ne istiyorlar? Şüphesiz olsa olsa bu devletin organize işleridir. Hiç bir kesimden, ırktan ve düşünceden kimsenin şiddet yoluyla karşı gelemeyeceği mazlum Kürt halkının özgürlük davasına karşı kullanılmaya müsait tek kesim kendilerini Tanrı tarafından ödüllendirilmiş, seçkin sanısıyla yaşayan bu arkaik zihniyettir. Bu anlamda devletin bu oyunu mutlaka boşa çıkarılmalıdır. Bunun temel yöntemlerinden birisi toplumu bilinçle aydınlatmaktır. Bunlar karanlıklardan beslenirler, aydınlığın olduğu yerde bu zihniyetin yaşama sansı olamaz.

Sömürgeciliğe hiç bir şey yapmayacaksın ancak halkına karşı en alçak yöntemlerle şiddet kullanacaksın, hem de Tanrı\'yı bu sapkınlıklarına bu zulmüne ortak ederek! Bunu halk yutar mı, bunu tarih affeder mi?

Hüda, Kürtçe\'nin Kurmancî lehçesindeki Allah anlamına geliyor. Sapıklık buradan başlıyor. Bunlar İŞİD’in Kürd versiyonudur. Güney Kürdistan’da da başka versiyonları vardır. Halk kahramanları Peşmergeleri koyun gibi alçakça kesen de bu zihniyettir. Bunlar Arabizmin, sömürgeciliğin piyonlarıdır. Yani evreni yaratan Tanrı\'nın bir partiye, bir orduya ihtiyacı olabilir mi? Bu oryantalist kurnazlar Tanrı\'yı sadist emelleri için kullanabileceklerini sanıyorlar. Bu zihniyet uzun vadede elbette bir yere varamaz, üstüne üstlük eli Kürdün kanıyla kirli ve sicili bu denli bozuk olan bir örgüt. Fakat görülen odur ki, kolonyalistler bunları Kürdistan\'da ki ömürlerini uzatmak için bir süre kullanacaktır. Bu arada inanan saf bir takım insanlar bu karanlık yapının anatomisini, genlerini, kuruluş amaçlarını ve beslendikleri kaynakları bilmediklerinden ötürü duygusal anlamda örgüte alet alacaklardır.

Yaklaşım yöntemi olarak, bunların mutlaka aydınlatılması esas alınmalı. Zira Kürd Ulusal hareketi var oldukça bu yapı var olacaktır. Çünkü bu yapının ortaya çıkışında Kürd halkının haklarına kavuşması ve özgürleşmesi amaçları yok, aksine Kürd yurtseverliğine karşı cinayet işlemek için ortaya sürülmüşlerdir. Binlerce yıllık tarihin, uygarlığın yaşandığı bu coğrafyada her halk gibi özgürce ve insanca yaşamak isteyen Kürt halkının sorunu adalet, eşitlik, hukuk ve özgürlüktür. Bu yolda olanlar Kürt hareketiyle görüşür konuşursun, görüşlerini kamuoyuna anlatır ve önemlisi de sömürgeciliğe karşı mücadelede rüştünü ispatlayacaksın, emek vereceksin bakalım hayat bulacak mı? Görüşlerin hayat bulduğu kadar söz sahibi olacaksın, aksi durumda bu halk sahtekarlıklara geçit vermez. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

12560 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:32:09

Aydın Dere

Yazarın Önceki Yazıları

2021’DE ASİL RUHA ULAŞMAK Nasıl bir ulusal tavır? Kürdler ve Uluslararası İlişkiler ZİMAN MİROV Û HEBUN - DİL İNSAN VE VAROLUŞ Medeniyetler Çatışması ve Kürdler CORONA 19 SAVAŞÇILARI (1) Ezidiler’in çığlığı Kürdistan Davası Yeniden Doğuş Süreci ve Rojava Kürtler ve İdealizm Diriliş Ulus nedir ve Kürdlerin Uluslaşması Devletsizliğin Bitmez Azabı Ne olacak bu sefil ahvalimiz? Duh, îro gringî û pîrozîya Newroz'ê Sizlerden özür diliyorum Efrinli çocuklar Hollanda ve Kürdler Efrin ve uluslararası ilişkiler Efrin ya Kazanacak, ya Kazanacak! Londra’yı Gezerken... Dayan… Güneş Doğacak Üstüne! Kerkük ve Bağımsızlık! Yasaklı Dilin Yazarı Mehmed Uzun Eski Aydınlıkçı Ahmet Nesin Kime Çalışıyor? Ne Yapmak İstiyor? Hırvatistan Bağımsızlığın Mutluluğunu Yaşıyor İlk kez Birleşmiş Milletler'de Alevilik Tarih Lanetleyecek Hepimizi! Kutlu Doğum Haftası! Halepçe, El Enfal ve Devletleşmek Sağlıklı Bir Ulus Olmak İstiyorsak Düşünce Sistemin Bozuksa... Kürdler Neden Tuhaflaştı? 21. Yüzyılın 'Kürdistan yüzyılı' olacağı noktasında ortak bir düşünce var. Anadilin Ölümü Bir Halkın da Ölümüdür Sur'da Suriyeliler Seçmen Oldu, KCK Nerede? Çılgın Bir Plan Bir Kayıp Feryadı Türk Parlamentosu'ndan Ayrılma Zamanı Gelmedi mi? Kolombiya'da Savaş ve Barış Ahmet Altan ile Bir Anı Bir Röpörtaj... Kurtuluş Darbe ve Kürdler Günahkarız Yazıtlar Tapınağında Gerçekler Neden Acıdır? Biz Kürdler Aptal ve Türklerin Başına Belamıyız? AKP'de ki çatlaklar Kürdleri sevindirmesin Ulusal Birlik Ve Aydın Sorumluluğu Türkler Neden Rojava'ya Düşman? Sahi Dost ve Düşman Kimdir? Çanlar Kimin İçin Çalıyor PKK Neden Dünyanın Gazabına Uğramış Kürdler ve Devletleşmek İsmail Beşikci Lozan’daydı Dayanışma 'Akıl Vermek' Değildir Cenevre Görüşmelerinin Arka Planı Cenevre 3 Konferansı Hal û Ahvalimiz HDP Çaresizlik İçinde Hayatta Dair Notlar Devletsizlik, Kar Altında Bir Mezarlıktır Kalleşlik ve Yiğitlik Aziz Sancar Nobel’i Geri Verecek Tanrıça Ağlıyordu Türkiye İntihara Koşuyor Tahir Elçi Neden Katledildi? Nitelikli yada Niteliksiz Olmak Korku ve Yılgınlığa Kapılmadan Seçimin Düşündürdükleri Aydınlanma ve Kürdler Kürdler ulusal bilincin neresinde? Dehşet Bir Sömürgecilik! Bir Eylem Planı Öneriyorum Kadınlar Erteledi Ölümümü Her Yanımız Puşt Zulası İsyan ve Özgürlük Varoluş Ya Da Yok Oluş Prof. Dr. İsmet Şerif Vanlı İle Hayatı Ve Vasiyetine Dair Bir Söyleyişi Gece Yarısı Notlarım Lozan Antlaşması Tarihin Çöplüğünde Kürtler ve Devlet Olgusu Kimsiniz Yahu Kimsiniz? Türkiye'nin Kürd Düşmanlığı Kürdistan Devrimi Batı'da Demokrasi, Doğu'da Kürdistan Kazanacak Yeniden Doğuş Öyküsü Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 2 Azerbaycan örnek olmalı Kürtlere - 1 Kürdlerin Seçim Heyecanı BM Halepçe ve Enfal’i Jenosid olarak kabul etmelidir Adaylığımı Geri Çekerken... Kadınlar ve Devletsizliğimiz Ey Yurdum.... IŞİD, Kobanê, İslam ve Uygarlık Kürtler ve İslam Kaosu Kerkük'ten Akdeniz'e Kürdistan Pazarı Kürdistan Bir Hayal Değil Kürd Ulusal Hareketi KCK'ye Önerimdir PKK Paradigma Değişikliğine Gidecek mi?
x