Saygın Kürt lider, General Mustafa Barzani'yi ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz..
İki yıl önce Kandil olmak üzere Güney Kürdistan'ı baştanbaşa gezip bir yazı dizisi yazmıştım. Daha sonra Mustafa Barzani'nin mezarını ziyaret ettim. Barzani vasiyet etmiş "Mezarım hiçbir Peşmerge'nin mezarından yüksek olmayacak." Mezarı, Sadam'a karşı savaşta şehit düşen oğlu İdris ile yanyanaydı. Etrafı çimentosuz taşlardan örülmüş bir metrelik duvar; içinde mezarlık ve mezarlar bir karış yüksekliğimde toprak, başlarına da birer sade mezartaşı yerleştirilmişti. Barzani'yi tanıyanlar O'nun aşırı mütevazi bir lider olduğunu söylerler. Mustafa Barzani'nin anlamlı sözlerinden birisi de şöyle ''İyi Kürtleri düşmanlar öldürdü. Kötü Kürtleri de ben öldürsem Kürt kalmayacak''
Düşmanlarımızla yalvar yakar diyaloğ arıyoruz ama kendi Kürdümüze çok çabuk silah çekiyoruz ve diş biliyoruz. Bundan ötürü birlik ruhunu yakalayamıyoruz. Birlik olmadan da özgürleşemiyoruz. Solcu Kürdler, Mao'nun Uzun Yürüyüş'ünü iyi bilir, gururla anlatırlar, fakat Mustafa Barzani'nin peşmergeleriyle çatışa çatışa dağ silsilelerinden Rusya'ya nasıl, niçin ve hangi acılar içinde gittikleri o inanılmaz uzun yürüyüşü pek bilmezler. Dindar Kürdler, güya İslam adına, fakat özünde Arabizm adına orayı burayı işkal eden tecavüzcü Arap savaş öykülerini gururlanarak anlatırlar fakat kendi onurlu kahramanlık destanlarını pek bilmezler. Alevi Kürdlerin önemli bir kısmı kelleci Arap hikayelerini iyi bilirler, fakat ulus olarak özgürleşmeden tükeneceklerini bilmezler.
Yıllar önce ismini hatırlayamadığım bir kitaptan okumuştum. 17 Ekim devriminin henüz gerçekleşmediği dönemlerdir. Fakat devrim mücadelesi sürüyor, Menşevikler çok örgütlü, Bolşevikler yeni yeni örgütleniyorlar. Devrimcilerin en büyük argümanı, önermeleri arasında büyük toprak ağalarının mülkiyetlerinin halka eşit dağıtılması; genel anlamda torak ve mülk reformlarının yapılması. Rus gazeteci o sıralar Kürdistan'ın Duhok bölgesinde dağlarda toprak ölçen Kürd köylü heyetlerine rastlar ve sorar -Ne yapıyorsunuz buralarda.” Köylüler (Mustafa Barzani'nin babası Abdulselam Barzani için) "Bize emir verdi, benim toprağım dahil tüm topraklar herkese eşit dağıtılacak, biz ölçüler yapıyor ve halk için eşit toprak reformu yapıyoruz" derler. Rus gazeteci -Çok etkilendim, Biz de toprak reformu için kim bilir kaç milyon insanın kanı akacak burada, neşe içinde toprak reformu yapılıyor" der. Tabii ki zamanla çok şey değişir fakat oraları gezerken halkta şunu gördüm. Halk için birşeyler yapılmasaydı halk bu aileye bu kadar bağlı kalmaz, değer vermezdi; demek ki bir güven var. Diğer bir husus; oranın farlı bir sosyolojik yapısı var. Barzani tekbaşına bir aşiret değil, aşiretler konfederasyonudur. Bir çok aşiretin birliğidir. Bunların ortak paydası bir vatan sahibi olmak.
Aşiret lideri olmak ayıp değil. Şeyh Sait ve Seyit Riza'da aşiret liderleriydiler. Bedirxani'lerde öyle... Bilindiği gibi Amerika'da bile Clinton ve Obama'nın dışında ki ABD Başkanların hepsi de büyük, köklü aşiret ve milyarder aile reisleridirler. Yeter ki yurdunu savunmasını bil. Ve yine Fidel Castro büyük bir toprak ağasının oğluydu, yurdunu savundu. Avrupa'daki devlet oluşumlarının hepsi büyük feodal toprak beylikleri tarafından kurulmuştur. Fakat Kuzey Batı Kürdistan'da ilk işimiz aşiretlere saldırmak oldu ve çoğunu korucu yaptık ve hala bu beladan kurtulamıyoruz. Acaba bu yaptığımız doğru muydu? Neden kazanmayı esas alamadık? Bunun altında ne vardı ve araştıranımız oldu mu acaba? Fakat artık Kürdler eskisi gibi güçsüz ve sahipsiz değiller. Güney Kürdistan Federe Başkanı bir "Aşiret lideri" denilse bile O'nu ister kabullenin ister kabullenmeyin köklü bir partinin Genel Başkanı, aynı zamanda Güney Kürdistan'da bir çok parti var. Mesut Barzani şimdilik Bölgesel Kürdistan devlet Başkanı'dır. Onları bir kaşık suda boğmak isteyen Arap devletlerine karşı uluslararası ilişkileriyle bölgelerini korumaya aldılar. Diğer yandan ulusal ordularıyla bölgede IŞİD'i bertaraf edip son iki yılda ata topraklarını yüzde kırk genişlettiler. Şüphesiz her parti gibi çok eksikleri ve sorunları da var, fakat bu başka bir konu. Türkiye Mesut Barzani'yi bir devlet başkanı gibi karşılamak zorunda kalıyor ve Türk faşistleride bundan çok rahatsız oluyorsa bu iyi bir gelişmeye işarettir. Gönül isterdi ki Güney ve Rojava birlik içinde hareket etsinler ve Kürd Ulusal Hareketi ile Güney'in ilişkilerinin de ulusal birlik içinde olmasını isteriz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.