Mehmet Akif’e, M. Kemal’in Ulusal bir Marş yazılmasını istediği iletildiğinde, Mehmet Akif sefillik içinde yaşıyordu. Onun yazdığı ‘Korkma’ diye başlayan Ulusal Marş kabul edilince de aynı sefillik içinde yaşayıp gitti.
Neden Türkler’in Ulusal Marşı ‘Korkma’ diye başlayan dünyada ki tek ülke olduğunu biliyor musunuz?
Öylesine korkaktırlar ki zavallı Mehmet Akif ne yapsın ulusu coşturacak bir marş yazmak yerine, yatıştıracak, korkusunu dindirecek bir şeyler yazmak zorunda kalmıştır.
Koskoca Cihan imparatorluğunun mirasçısı bir devlet niye bu kadar korkar, niye esen yelden nem kapar, onu kavramak yorumlamak gerekmez mi? Ama korkuyorlar işte. Neredeyse kadınsı denebilecek bir ürkekliği nevrotik bir telaşı, histeri krizleri geçirmeye yatkın ve garip bir toplum.
Bunun üzerine Atatürk’te ‘Bir Türk Dünyaya Bedel’ diyerek kendisinin dünya ya bedel olduğunu söyleyerek, Mehmet Akif’in ‘Korkma’sına kendi bu vecisesini de ekleyerek, kendi arkadaşlarını temizleme fişeğini ateşleyi vermiştir.
Erdoğan da her gün yeni vecizeler üretmektedir. Kürt sorunu bir varmış bir yokmuş diye başlayarak devam eden bu vecizelere, HDP barajı patlatırsa, baraj suları kendi arazilerini silip süpüreceğinden emin olduğundan, vecizelerini artık kanla yoğurmaktadır rahmetli gibi.
Haziran seçimlerinin önemi, seçimin birinci partisinin kim olacağından ziyade, Erdoğan’ın Milli Şef olup olmayacağı olasılığını, kazanıp kazanamayacağına kilitlenmiş durumdadır. Ve buda HDP’yi kilit parti konumuna getiriyor.
AK Parti’nin gücünü dengeleyemeyen ve ona alternatif olamayan dandini dandini türküsünü söyleyen CHP, HDP’nin tabanını genişletecektir. Bu seçimlerde, aradığını bulamayan kesimin HDP’ye yakınlaşması mümkün gözüküyor.
Erdoğan’ın, Kobane sürecinde, Kürtlere karşı amansız bir direnç göstermesi ve DAİŞ’i açıkça desteklemesi. HDP’nin, Kürtler arasındaki tabanını genişletecektir.
Kürtlere ve HDP’ye bakışın giderek olumluya dönüşmesi; yeni aktörlerden birinin Kürtler olması, Kürtleri heyecanlandırmaktadır..
Ortadoğu’da değişen dengeler içinde, Kürtlerin, bölgenin geleceğinin belirlenme sürecinde önemli aktör konumuna gelmeleri ve HDP’nin, iyi ve etkili siyaset yapması; siyasi aktör olarak başarılı olması, ve bu başarının Kürtler ve demokrat çevrelerce çok net görülmesi.
Kısaca HDP bu günkü durumuyla barajı aşacak durumdadır. Zaten sorunda bu değil. Erdoğan’ın Tek Şef olma hayalleri ne olacak. Madem baraj patlayacaksa, barajı HDP’nin üzerine yıkmak isteyecektir.
Akıl, “akılsızlık” olarak görülüyorsa, sorunun içinden akılla çıkmak imkânsızdır çünkü. Bunun en iyi örneği de içinde bulunduğumuz durum.
Akılsızca ve safça bulunacak söz nedir bu coğrafya için?
Türkiye’nin çifte kültürlü ‘laik Müslümanlığını’ yan yana getiren bir Ortadoğu federasyonu dünyanın en büyük gücü olur” lafıdır. Bu laf yanlış mıdır? Değildir. Akılsızca mıdır? Değildir? Bu mümkün müdür? Değildir. Peki Erdoğan’ın 400 Milletvekili demesi akıllıca mı ? Evet. Peki mümkün müdür bu tabloda değil.
Peki HDP’nin barajı aşması durumunda, Erdoğan ne yapacak? 300 Milletvekilini bulamayan AK Parti Erdoğan’ın hayaleri de suya düşecek. Erdoğan son günlerde, düşmanlıklar, ölümleri, savaş naralarını, suikastlar ve cinayetleri devreye sokacak ve Türkler Kürtlerle neden barışı yapamadıkları da bundan kaynaklanıyor.
Bunu anlayabilmek için Erdoğan’ın söylediği bir sözü hatırlamamız yeter. Adam gibi ölelim. Çünkü bu üç kelime Ortadoğu’nun bütün sorunlarını içinde taşıyan tipik bir cümle. Bu cümleyi bizim coğrafya da bulunan her ülkesinde alkışlarlar.
Türkiye’de de zaten Erdoğan’ın bu lafı “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla karşılanmıştı.
Avrupa’da ise alkışları alacak üç kelime farklıdır. Adam gibi yaşayalım.
Niye biz “adam gibi ölmek”, Avrupalılar “adam gibi yaşamak” ister acaba?
Niye coğrafyamızda “ölüm”, Avrupa’da “yaşam” kutsaldır acaba?
Niye coğrafyamız da liderler hep “ölümden”, Avrupa’da liderler hep “yaşamdan” söz eder acaba?
Doğrusu bu farklılığın nedenlerini kestirmeden açıklayacak bir cevabım var.
Ama bunun cevabı için çok gerilere gitmeye gerek yok. Bu seçim sürecinde bunu iyice göreceğiz. Erdoğan Askeri devreye koyacak.
Şu anda Erdoğan dehşet ve savaşı İstanbul’dan başlanıp ülkenin her yanına yayacak.
Kürt halkı sanki kendi İkinci 90’lı yılları bir kere daha yaşamaya itiliyor.
Erdoğan’ın hırsı yüzünden kendisi böyle son bir hamle ile bitirecek gibi belaya yaklaşıyor.
“Baris Sureci” diyoruz ama Erdoğan “bir kez daha Kürtleri kandırmayı deniyor ve değişik metotlarla bunu deneyecektir.
Çünkü aklı “akılsızca saf” bulan bir coğrafya burası.
Kürtler HDP ile girdikleri Erdoğan’ı devirme son büyük savaşına yaklaşıyorlar?
Birileri Erdoğan’dan “adam gibi ölüp duruyoruz ama ölerek dünyanın kanlı çöplüğü olmaktan kurtulamadık, bir de adam gibi yaşamayı deneyelim ” demeyi bekliyor.
AKP’nin Milletvekili listelerine ve de seçim beyannamesine el koyan Recep Erdoğan, daha önceki seçim dönemlerinde yaptığı balkon konuşmalarının benzerini yeni Saray’ında yapmaya hazırlanıyor.
Evet! Yanlış okumadınız. Erdoğan 7 Haziran gecesi istediği sonucu alırsa balkon konuşmasının benzerini gerçekleştirecek. Bu yeni Saray’ın balkonundan mı yoksa o meşhur merdivenlerinden mi olur henüz karar verilmemiş. Bence merdivenden canlı yayınların yapılması daha rahat olur diye düşünüyorum..
Seçim sandıklarına sahip çıkılmaz ise artık AKP balkonundan yapılan bir konuşmaya değil, saray merdiveninden yapılan bir konuşmaya şahit olacak.
Türkiye tarihi bir seçime doğru gidiyor. Burada neyi oylayacağız? Herkesin durduğu yere göre bu soruya çoklu cevap verilebilinir.
Fakat dün resmen ilan edildi ki; 7 Haziran’da tek adamlık, Türk tipi Baas rejimini oylanacak.
Sandık güvenliği bu seçimin yine en tartışmalı ve şaibeli gündem maddesi olmaya aday. Daha önceki tecrübelerle sabit.
AKP, sandıklara tam saha pres uygulayacak, adeta ablukaya alacak.
AKP, 7 Haziran’da kurulacak her sandığın başına 9 kişi dikecek. Rakam inanılmaz gelebilir ama yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin AKP için sandık başında nasıl çalışacağı söylenmektedir.
Peki şunu hiç düşüdünüz mü HDP barajı yıktı ve 70’in üzerinde Milletvekili çıkardı ve AKP’nin Milletvekili sayısı hükümeti kurmaya yetmedi ne olacak. HDP-AKP ile koalisyon yapacak mı? Olur mu öyle şey diyorsunuz değil mi? Bence büyük lokma yiyin ama büyük konuşmayın.
Bu olasılıklar hepsi düşünülmüştür. Selahattin Demirtaş yemin billa ediyor ve ben ona inanıyorum ama, onunda anlamadığı üst akılların bunu hesapladığını bilmemesinden kaynaklanıyor olmasındandır.
Erdoğan’ın yeni yaptığı sarayda 3G sistemiyle Öcalan’ı izlediğini biliyor musunuz peki? Fidan’ın MİT’ten ayrılmasının bir sebebinin de HDP’nin Parti olarak seçimlere girme kararının onaylamasına ses çıkarmadığı olduğunu peki biliyor musunuz? Bu seçimde HDP’nin barajı aşmaması için ne gerekiyorsa Erdoğan yapacaktır. Buna karşıda Kürtler HDP’nin barajı aşması için tüm güçleriyle seçime yüklenmelidirler.
HDP’nin barajı aşması durumunda birçok insanın aklında dahi geçirmediği bir koalisyon olma ihtimalini hiçte yabana atmayalım. Bu ihtimal Erdoğan tarafından da görülmüş olmalı ki, havuz medyasına yakın bir tarihte HDP ile ilgili bazı belgeleri yayınlayın talimatı verilmiştir. Şimdilik bunları demekle yetinelim. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.