Darbe gecesi pazarlığı...

Ve lakin bu bekleyiş ve oyalama sürerken 1.Ordu Komutanı Ümit Dündar Yalçındağ’ı arayarak olanların bir darbe kalkışması olduğunu ve emir komuta zinciri içinde olan bir durum olmadığını, önümüzdeki saatlerde bu girişimin bastırılacağını söyleyerek yayın için garantör oluyor.

Oktay Yıldız

19.11.2016, Cts | 13:39 [ Güncellenme: 19.11.2016, Cts | 14:16 ]

Darbe gecesi pazarlığı...
Makaleyi Paylaş

Üstad Sokrates ‘bilmediğiniz bir şeyi bildiğinizi sanmak, gerçekten utanılacak bir bilgisizliktir’ der. Türkiye’de milyonlara varan bir kesim üstad’ın izah ettiği bu duruma tamda tekabül ediyor.

Türkiye’de 15 Temmuz’da ‘darbe’ olduğunu bildiğini hatta gördüğünü ve hatta yaşadığını iddia eden ve bildiğini sanan, aslında hiçbir şeyi bilmeyen milyonlara varan kesimler var. Üstat demek bu tespiti bu günler için yapmıştır.

Şimdi bizim muhalif basın neden kapatıldık diye dert yanıyor ya, bu yazı onlara küpe olsun. Dönüp demezler mi, be kardeşim sen darbeyi mi önledin, sen demokrasiyi mi kurtardın, ne yaptın? Hatta memleketi yönetenler sizi darbeye çanak tutmakla suçlamıyorlar mı? Siz memleketin huzurunu her gün bozmadınız mı? Yok şehirler yok ediliyor, yok zulüm var, yok Kürtlere soy kırım yapılıyor demediniz mi? Dediniz, bakın elin oğlu-kızı nasıl darbeleri durduruyor, memleketteki 250 gramlık demokrasiyi kurtarıyor. Eee ne yaptınız da şikayet ediyorsunuz o halde. Bakın millet gemisini nasıl kurtarıyor. Zalimler için yaşasın cehennem diye bağırmak hakka revamıdır…

15 Temmuz ‘darbesinin’ en önemli sonuçlarından biri tüm muhalif basının kapısına kilit vurmak, HDP’nin elindeki tüm belediyeleri almak, tek tek yerine insanları topluca içeri tıkma olarak değerlendirilmekte. Bunların tümü doğru. Ancak bir başka medya grubu da beyaz bez bulamadığı için beyaz atletini çıkarıp salladığını görmezden gelemeyiz ve gelmemeliyiz. Bu nedenle o gece Doğan Medya Grubu demokrasiyi nasıl ve neden kahramanca savunduğunun bir resmini çekmemiz artık bir vicdanı sorun oldu. Sizi alıp o amansız ‘darbe’ gecesine geri götüreceğim. Kusuruma bakmayın ne olur…

Barış sözcüğünün artık terörle, şiddetle, suçla eş anlamlı hale getirilmeye çalışıldığı, tanktan, tüfekten, intikamdan her zamankinden çok bahsedildiği bir dönemde ‘medya’, savaşçı dilin iyice esiri oldu.

Hoş, ‘medya’ ezelden beri sayfaları delip geçen F-16’ları, silahları, askerleri koca koca görsellerle 1. sayfaya taşımayı severdi, ama bu son dönemlerde neredeyse her haber savaş ve şiddet barındırıyor ve ‘medya’ her gün biraz daha da vites yükselterek coşuyor. Hali hazırda muhalifler de susturulmuşken...

Artık çatlak sesler de tümden kapatılmışken devletin medyası, devletin bekaası için, savaş çığırtkanlığını, ölü sayıcılığını beş adım öteye taşımak gibi bir misyon edinmiş vaziyette.

Peki o malum gecede Havuz Medyasının onlarca kanalı dururken, Erdoğan neden CNN Türk\'e çıktı sizce? Evet farkındayım soru çok kazık oldu. Ama merak etmeyin size cevaplamada yardımcı olacağım.

Alın size ikinci bir soru daha. Türk örf ve adetlerine, askeri teamüllere aykırı bu darbenin ve yine bir o kadar her dönem askerlerinin arkasında saf tutmuş Doğan Medyası neden Türk basın tarihinin örf ve adetlerine ters bir tavır sergilemişti?

Doğan grubuna ne olmuştu da Erdoğan’ı kendi ekranlarında bir demokrasi kahramanı ünvanı vermişti. Doğan Medya\'nın, Ankara temsilcisi Hande Fırat bu konuşmayı canlı yayında nasıl gerçekleştirmişti.

Şimdi o geceye gidelim ve tanıkların dilinde yaşananları bir Agatha Christie romanı tadında okuyalım. ‘Darbe’ yapılırken medya ne alemdeydi ordan girelim meseleye:

A Haber, haber bültenindeydi... Boğaz Köprüsü’nden ilk görüntüleri vermeye başladı. Sonra Ankara’ya bağlandı. İlk haberi “Yurt genelinde terör alarmı verildi” şeklinde oldu. CNN Türk’te Başak Şengül’ün programı vardı. Alt yazılar geçmeye başlamıştı. 22.31 gibi görüntülü yayına geçtiler.

“Boğaz geçişinin kapatıldığı” söylendi. “Tedirgin günler yaşıyoruz. Daha önce yaşadığımız acı tecrübeler var ülkemizde” diye durum ‘terör’ üzerine yoğunlaştı. NTV’de belgesel vardı. 22.41’de görüntülü olarak vermeye başladı. “Köprü kapatıldı, sebebiyle ilgili bilgiye henüz ulaşılamadı” diye ilk yorum yapıldı.

NTV, 23.01’de Başbakan kanala bağlanarak ‘darbe girişimi’ olduğunu söyledi ve tüm Türkiye Başbakanın ağzında darbe olduğunu öğrenmiş oldu böylelikle.

Hükümetin resmi haber kanalı, Kanal 24’te ‘Kadınlar Meclisi’ canlı yayındaydı. NTV’ye Başbakan bağlanana kadar haberi olmadı malum ‘darbeden’.

Ülke TV’, “Elimize geçen bilgilere göre, ülke çapında bir terör operasyonu başlatıldı bilgisini duyuralım.” dediğinde saat 22.57’diydi.

Halk TV’de Emekli Kurmay Albay Haydar Ateş, köprülerin kapatılması ve uçakların alçak uçuş yapmasını 11 Eylül tipi bir saldırıya yordu. Saat, 23.01

O sıralarda Başbakan, darbeyi Kirpi yapımcısı Ethem Sancak\'ın NTV\'sinde açıklamıştı zaten. Halk TV\'deki Tayfun Talipoğlu’nun programı başladığında ise, ilk görüntüler verildi. Ankara’dan uçakların alçaktan uçtuğunun ilk görüntüleri Halk TV’de görüldü. “Köprü, Avrasya maratonu dışında hiç kapanmaz” diyordu Talipoğlu. Ulusal Kanal’da Mustafa Mutlu canlı yayındaydı. Ekranında kapanan köprü görüntüleri vardı. Saat 22.36.

22.50’de haberi ilk duyuran kanal, TV Net oldu.

Yeni Şafak Gazetesine dayandırdığı haberi ekranda verdi: “FETÖ’nun bir darbesi oldu.” deyivermişti.

Çok güvenilir bir kaynak o gece Erdoğan söylendiği gibi Marmaris’de değildi ve saat 5.30’da İstanbul’a gelmişti ve Genel Kurmay Başkanlığı görevini şifayen telefonla gece 3 sularında 1.Ordu Komutanı Ümit Dündar’a verdiğini defalarca bize tekrarladı. Erdoğan’ın hiç bir yaveri Erdoğan’ın nerde olduğunu bilmediğini de sözlerine ekledi.

15 Temmuz Cuma gecesi yaşanan “darbede” onlarca Havuz Medyasına bağlı kanal dururken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk\'e çıkmayı tercih etmişti. Doğan TV Ankara temsilcisi Hande Fırat\'ın telefonuyla kanala bağlanmıştı. Peki neden Doğan grubuna bağlı CNN\'i tercih etmişti.

Dinleyelim: “haber merkezlerine ilk bilgiler düştüğünde CNN Türk tüm ağır toplarını telefonlarla çağırarak haber merkezinde topluyor.Her kes merak içinde bir yerleri arıyor bilgi almak için. Kahredici bir durum ne olup bittiğini bilmemek. Aranan siyasiler, askerler, bürokratlar ve bakanlar ya telefonlara çıkmıyorlar, yada ne olup bittiğini telefon eden gazetecilerden öğrenmek istiyorlar. Kısaca kimse ne olup bittiğini bilmiyor.

İşin garip yönü Havuz Medyası birbirinden çelişkili haberler vermeye başlıyor. CNN’e hükümetin yerleştirdiği kendisine yakın ağır toplar (Abdulkadir Selvi) ve ekibi birkaç bakana ulaşıyorlarsa da bu bakanların da bir şeyden haberleri olmadığı ve aksine onlarda Selvi’den bilgi almak istiyorlar.

Doğan grubunun yöneticileri CNN İstanbul binasında bir durum değerlendirmesi yapıyorlar ve Abdulkadir Selvi’den Cumhurbaşkanına ulaşma talimatı veriyorlar. Bulma sorumluluğu Ankara büroda artık. Eğer bu bir darbe ise, Doğan Medya ağır bir yükten kurtulmuş olacak. Ama ne olduğu henüz belli olmadığından bu sevinci henüz yaşayamıyorlar.

Emniyet Genel Müdürlüğü, Bakanlıklar, Genel Kurmay Başkanlığı telefonlarının hiçbiri cevap vermiyor. Doğan Medyanın ağır topları Mehmet Ali Yalçındağ ve Vuslat Doğan Sabancı, Abdulkadir Selvi’den bir an önce bir şeyler yapmasını istemekteler. Bu hengame içerisinde Selvi Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı defalarca aramasına rağmen ulaşamıyor. Tam ümitsizliğe kapıldıkları bir anda Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan Abdulkadir Selvi’yi arayarak Cumhurbaşkanı’nın CNN Türk’e bağlanarak halka bir çağrı yapacağını ve bu olanlar konusunda açıklamalarda bulunacağını belirtir.

Selvi o heyecanla Mehmet Ali Yalçındağ’ı arayarak Erdoğan’ın böyle bir talebi olduğunu söyler. Yalçındağ durumu değerlendirip kendisine geri döneceğini söyler.

Aydın Doğan başta olmak üzere tüm Doğan grubu yöneticileri bu haber karşısında buz kesilmiş ne yapacaklarını bilemez durumdalar. Doğan Medyası her darbede ordunun arkasında yer almış, ülkenin birliği ve bütünlüğü için darbelerle kol kola girmiş bir mirasın sahibi, nasıl olacak da bu kez ordusunun tam karşısında yer alacak. Ordu kalkmışsa is bitmiştir yorumları ağırlıkta olsa da, bu darbe olayında hayli tuhaflıklar ve tutarsızlıklar yöneticilerin elini ayağına adeta bağlıyor. Emir komuta zinciri yok, gecenin bu ilk saatlerinde darbe yapıldığını onlarda hiç görmemişti. Uzunca bir toplantı sonrası bir karara varamadılar. Abdulkadir Selvi ise aralıksız telefon açarak cevabı beklemekte. Ama Doğan grubu zamana oynuyor. Hele şu sis perdesi biraz dağılsın, bizde önümüzü görelime oynuyorlar. Açıkça hem bir kaos ve hemde bir kabus yaşıyorlar tam 1 saat boyunca. Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü de Selvi’yi habire arıyor. Selvi yayını hazırladıklarını teknik ekibin canlı yayın için hazırlıklar yaptığını söyleyerek zaman kazanmaya çalışıyor.

Yalçındağ yapacakları bir yanlışın hem grubun hemde kendilerinin sonu olduğunu söylüyor diğer yöneticilere, ama Erdoğan’ı daha fazla da oyalayamayacaklarını, bu yüzden Genel Kurmaylıkta birilerine ulaşmak gerektiğini belirtiyor. Bıçak sırtında yürüme pozisyonu. Dakikalar peşi sıra akıp gidiyor. Doğan Medya bir karara varamıyor ve Erdoğan’da CNN Türk’e çıkmaktan vaz geçmiyor. Peki neden bunca kanalı varken CNN diyeceksiniz? Çünkü kendi kanallarına çıkarsa uluslararası alanda inandırıcı olmayacağını düşünüyor.

Doğan grubunun yurt dışında itibarlı bir grup olduğunu düşünüyormuş. Ve lakin bu bekleyiş ve oyalama sürerken 1.Ordu Komutanı Ümit Dündar Yalçındağ’ı arayarak olanların bir darbe kalkışması olduğunu ve emir komuta zinciri içinde olan bir durum olmadığını, önümüzdeki saatlerde bu girişimin bastırılacağını söyleyerek yayın için garantör oluyor. Bu görüşmenin hemen ardından Yalçındağ Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ı arayarak hal hatır soruyor ve gecikme için özür diliyor. Yalçındağ iki kez görüşme yapıyor.

Bu iki görüşme sonrası Ankara büroya yayına geçin talimatı veriliyor.

FaceTime\'dan Cumhurbaşkanı\'nı yayına alınıyor. Siz bakmayın gecikmenin nedenini şu program yok bu program yok demelerine. Bu pazarlık olmasaydı 5 dakikada canlı yayın başlatılırdı diyor o gecenin tanıkları. Aslında diyor canlı yayın talimatı verildiğinde Cumhurbaşkanının yeri belli olmasın diye bir kaç program denediler ama olmadı. Ve o aksam CNN Ankara büroda en az 10 telefon bulunmaktaydı ve Skype dahil her program yüklü telefonlar.

15 Temmuz’a kadar kanlı -bıçaklı olan Erdoğan ve Aydın Doğan’ın barışması 15 Temmuz’da yapılan bu yayınla oldu. Erdoğan daha sonraki günlerde Aydın Doğan’ı telefonla arayarak ‘darbe’ girişimi gecesi CNN Türk’teki tarihi yayını için teşekkür ediyor.

Peki bu işte kim kazançlı çıktı? Soru sanırım zor değil.

Şimdi biraz geriye doğru gidelim. 2009’u hatırlayalım. Deniz Feneri derneğine ilişkin yolsuzluk haberlerini izleyen süreçte Doğan Holding için hesaplanan vergi ve cezaları.

Kaç liralık bir vergi ve ceza rakamı konulmuştu Doğan Medya Grubu’nun önüne?

2009 yılındaki iki dalgada Doğan Medya Grubu için hesaplanan vergi aslı ve cezalarının toplamı yaklaşık 6,5 milyar lirayı bulmuştu. Yaklaşık 3 milyar dolar.

Rakamı 2009 yılında Türkiye bütçesi gelirlerinin 215 milyar lira olduğunu hatırlayarak okumamız gerekir.

6,5 milyar lira, dedik. Tablonun net dökümü verelim şimdi:

18 Şubat 2009 Maliye Bakanlığı’nın Doğan grubuna hesapladığı ilk vergi ve cezanın toplamı 826 milyon liraydı. Bu rakam için, Doğan Yayın Holding bünyesindeki Doğan TV’nin hisselerinin yüzde 25’inin 2006 yılında Alman Axel Springer’e 365 milyon Euro’ya satılması işlemine ilişkin gelir vergisinin 2006 sonu değil 2007 yılında geç ödenmesi gerekçe gösterilmişti.

6 Eylül 2009’da Maliye Bakanlığı, Doğan TV hisselerinin Axel Springer’e satışında Doğan Yayın Holding içinde yapılan kademeli yeni hisse yapılandırma işlemlerinde kurumlar vergisi kaçırıldığını belirtmişti. Kademeli yapılandırmaya dahil olan üç şirkete şu cezalar kesilmişti:

DOĞAN TV:

Vergi/Ceza: 2 milyar 8 bin lira

Gecikme faizi: 700 milyon lira

Toplam: 2 milyar 700 milyon 8 bin lira.

DOĞAN PRODUCTION:

Vergi/Ceza: 863 milyon lira

Gecikme faizi : 465 milyon lira

Toplam: 1 milyar 328 milyon lira

D YAPIM:

Vergi/ceza: 1 milyar 114 milyon lira

Gecikme faizi: 480 milyon lira

Toplam: 1 milyar 594 milyon lira

İkinci fasıl dalgada toplam: 5 milyar 622 milyon lira

Birinci ve ikinci ceza toplamı: 6 milyar 448 milyon 8 bin lira.

Sonra nemi oldu ?

Doğan Yayın Holding, Maliye Bakanlığı’yla uzlaşma masasına oturdu. Yaklaşık 6,5 milyar liralık devasa bir ceza tablosu karşısında kalan Doğan grubunun, bu rakam yerine devlete 1 milyar 200 milyon lira ödemesine karar verildi. Haziran 2011’deki bu uzlaşmadan sonra Doğan grubu 1 milyar 200 milyon lirayı devlete ödedi.

Peki sorun bitti mi?

Bu süreçte Petrol Ofisi ve bazı şirketlerini elden çıkaran Doğan grubu Milliyet ve Vatan gazetelerini de sattı. Erdoğan, vergi dairesini kendi sopası olarak kullanmaya başlamıştı.

Evet, 6,5 milyar lira demiştik.

Yaz yaz bitmez bu hikâyeler emin olun.

Erdoğan ve Doğan Grubu, 14 yıllık AK Parti iktidarının büyük bölümünde kavgalı oldular. Doğan Medya Grubu’nun muhalif yazarları, Erdoğan’ı sürekli kızdırdı. Bu kavganın Aydın Doğan’a maddi bedeli ise çok ağır oldu.

Aydın Doğan’ın üzerine gelen Maliye, Petrol Ofisi’nde yapılan işlemler nedeni ile yaklaşık 2 milyar TL ceza kesti. Aydın Doğan, bu cezayı ödeyebilmek için Petrol Ofisini satmak zorunda kaldı. Bu ceza ile Aydın Doğan servetinin üçte birini kaybetti.

Son aylarda bu gerilim daha da arttı. Aydın Doğan hakkında yeni bir dava açılarak, bu kez 23 yıl hapsi istendi. Yani bu kez söz konusu olan para değil, Aydın Doğan’ın hapse girmesiydi. Yani bu kez iş çok daha ciddiydi.

Ancak her şey 15 Temmuz akşamı değişti. Darbe girişiminin en kritik anında, CNN Türk ekranlarında Hande Fırat o ana kadar haber alınmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı cep telefonundan görüntülü olarak canlı yayına bağladı. Erdoğan bu yayında halkı sokağa çağırdı. Bu olay ‘darbe’ girişiminin dönüm noktası oldu. Sokağa çıkan halk darbecilerin boğazlarını keserek püskürtü. Kısaca hayatının ‘en zor anında’, Doğan Grubu Erdoğan’a can simiti uzatmıştı.

Bu olay Erdoğan-Doğan kavgasını da bıçak gibi bitirdi. Cumhurbaşkanı, sıcak günlerin bitmesinin ardından telefonla Aydın Doğan’ı arayarak demokrasi mücadelesindeki bu desteğinden dolayı teşekkür ettiği belirtiliyor. Geçen hafta İkilinin bir araya geldikleri de gelen bilgiler içinde.

Yani, hapis kabusu yaşayan Aydın Doğan için bu kabus artık bitti. Çok yakın bir tarihte davanın beraatla sonuçlanacağını söylemek falcılık olmaz sanırım.

Erdoğan kazancını ise söylememize gerek varmı? Bir demokrasi kahramanı, bir kurtarıcı, varın gerisini de siz sayın parmak hesabıyla...

Peki Hande Fırat ne kazandı diye sormak istiyorsunuz değil mi? ’Aydın Doğan, Hande’ye şükranlarını sunduğunu ve büyük bir rakamla maddi olarak ödüllenendireceğini de belirtelim. Hande Hanım, her türlü ödülü hakkediyor bence. Sizce de öyle değil mi? Hande Hanım, hem ülkeyi, hem ‘demokrasiyi’ hem Türk halkının geleceğini hem geçmişlerindeki darbeler karşısındaki sümsük sümsük duruşlarını yerle bir etti. Hem varmı ulan memleket de darbe yapacak diye naralar atmalarını sağladı vede en önemlisi de Aydın Doğan’ı kurtardı. Dahası var mı? Allah razı olsun kendisinden…

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
26046 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:01:14:52

Yazarın Önceki Yazıları

İyimser olunacak hiçbir şey kalmamış … Şırnak’da bu fotoğraf karelerini çizenler… Sözün bittiği yerde miyiz? Büyük Amaçlar Uğruna Ölmek… Musul Operasyonu ve PKK Paşam: Kış tatbikatını Kandil'de yapalım HDP'li vekillerin renk kodları Devletin PKK ile Rafineri Pazarlığı II. Cezayir anlaşması ve Ergenekon'un dönüşü Ankara Kuzey Suriye söylemine hazırlanıyor Uluslararası Koalisyonda PKK’de var CHP ve Babayiğitlik… Bir Kulüp ve Bir Halk Nasıl Diktatör Olunur? Savaşlarda Önce Gerçekler Öldürülüyor Oslo'dan Paris'e - II - (Son terörist kim?) Oslo'dan Paris'e - 1 Kim bu Reza ‘BEY’ Sevgili Yaşar Abi Göçmenler Kürt illerine yerleştirilecek İşte TAK Gerçeği! Vietnam’da Savaşmayı Reddettiler… Amed Spor, FC Barcelona ve Bilbao ‘Vur Kurtul, Sür Kurtul’ uygarlığı… Kalemin Vicdanı, Kürdün ateşinde… Çöktürme Planı Gazetecilik… Gerçekten haberiniz varmı? Düşmanını hem ağlatan, hemde göbek attıran Komutan: Delil Doğan Uğurlar Olsun Yüreklerin Elçi'si Yürekler param parça… ‘Terbiye’ ederek masaya oturtmak Silvan da bizim Guernica’mız Kaçıncı dünya savaşındayız… Nerede Hata Yapılıyor-2 PKK değişmek ve yeni kararlar almak zorundadır Savaş akıllarını, onlar kendilerini vuruyor… Bark (Yüklenmek) Suriye’de Türkiye masa dışı kaldı Dersim'de ne oldu? Beren Saat’in suçu ne…? Kefenli liderin kefenli askeri olmak Yalan ve Savaş Kırılan Umutlar ve Yıkılan Hayaller Örgütü zor günler bekliyor Ateşkesler bitti: FARC’tan Farkımız olmalı... Ve MIT TIR’ları duble yollara çıktı…. IŞİD Kobane’ye nerden sokuldu….. Biz aydınlar ve Barış MIT TIR’larının hikayesi HDP’ye Bombalı saldırılar….. Katırları da vurdular Türk Liderleri neden Cahil oluyorlar... Bizde de Reha Muhtarlar olmalı mı? Dörtyüz dediysek dörtyüz …… Kendi yalanına inanmak Asker için çözüm süreci bitmiştir… Hükümet HDP’ye büyük bir tuzak kurma hazırlığında Bu Newroz Yalçın Akdoğan Mesaj verecek Barışı ip üzerinde cambazlık sanıyorlar... Fidan neden U dönüşü yaptı? Nutuk Provası Öcalan’ın Mektupları… Mihail Timofeyeviç 'Yoldaş'ın Yarım Kalmış Sevdası Aydınlık Yol ve PKK Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - II Hoca'nın Elleri de Elma Toplamıyor… Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - I Kobanê Hainlik Mucizeler hep devam ediyor..... Savaş iyidir, hem itibarımızı arttırır hem de tanıtımımızı yaptırır
x