“Türkiye tarihinin en hızlı aydınlatılan olayı olması nedeniyle, Ankara patlaması tarih sayfalarına girmenin yanında, Guinness rekorlar kitabına girmeye de hak kazanmış olaylardan biridir. Eylemcinin kimliği şaşırtıcı bir hızla tespit edilip olaya ilişkin yayın yasağı sürerken açıklandı, vesikalık fotoğrafı bile yayımlandı. Böylesi bir olayı lehine çevirmek isteyen Devlet ve hükümet talimatla Türkiye’ye iltica etmiş birinin resmini yayınlayarak olayı ranta çevirmek istedi” diyor.
Sabiha Gökçe Hava Limanına yapılan roket saldırısını üstlenen TAK’ı merak etmiştim. Kim bunlar, kimlerden oluşuyor, sayıları ne kadar, ne amaçlıyorlar, kimi dinliyorlar gibi onlarca sorunun cevabını almak için bir ekip çalışmasıyla bu sorulara cevap aramaya başladık. TAK yönetiminde bulunan birileriyle iki kez randevu almamıza rağmen görüşme gerçekleşmedi.
Sonunda TAK örgütünü çok iyi bilen biriyle görüşmeyi başarabildik. Ankara patlaması sonrası yaptığımız bu görüşme zihnimizde dolanıp duran sorulara da cevap oldu. Yukardaki giriş cümleleri işte bu görüştüğümüz kişiye aittir.
***
Kimlerden oluşuyor TAK sorusuna “PKK içinden çıkıp yolunu PKK’den ayıranlardan oluşan bir grup.” şeklinde cevap veriyor.
Bir anlamda “Reel İRA, Reel ETA” gibi, yeni bir “Reel PKK’nin” çıktığı iddiası... Hani iyi anlaşılsın diye şöyle diyelim. Bir Diyarbakır Seyahat var, birde Öz Diyarbakır Seyahat var gibi…
-Peki kimi dinler TAK?
PKK ile ilgileri yok. PKK’yi Kürt özgürlük hareketinin temsilcisi olarak görürler ama onlarla bir ilgileri yok. Öcalan’ı liderleri olarak kabul ederler ve Manevi anlamda yalnızca Öcalan’ı dinleyebilirlermiş.
-Peki PKK ile aralarında ne gibi ayrılıklar var?
TAK diyor ki, devlet bu koşullarda çözüme gelmez. PKK kendi alanında savaşı sürdürüyor. Savaşı Türk şehirlerine taşımıyor, radikal eylemler yapmak istemiyor. Devletle devletin dilinde konuşmak gerektiğini ve onun yöntemleriyle ona yönelmek gerekir demekte.
-Ankara Patlaması gibi mi?
Evet. Devlet önce Suruç’ta 32 sosyalist genci, sonra Ankara’da barış yürüyüşüne giden 102 kişiyi bombalarla parçaladı. Şimdi Cizre, Sur, Nusaybin, Kerboran, Silvan, İdil vb. yerlerde Kürtleri bodrum katlarına sıkıştırarak benzin ve kimyasallarla canlı canlı yakmaktadır. TAK Bunlara cevap vermeyi kendisine görev olarak almıştır ve bunu yapıyor.
-TAK, Kendisini Kürtlerin koruyucu meleği olarak mı görüyor?
TAK kendisini, Kürdün yüreğine düşürülen kor ateşini söndüren su olarak görüyor.
-Peki, Ankara patlamasına gelelim. Bunu belirttiğiniz il ve ilçelerde devlet güçlerinin yaptıklarına bir cevap mıdır?
17 Şubat 2016 günü akşam saat 18.30’da Ankara Merasim sokakta ordunun konvoyuna yönelik fedai intikam eylemi gerçekleştirildi. Onlarca Türk subayı öldürüldü. TAK Kendi içinde oluşturduğu ÖLÜMSÜZLER TABURU’ndan olan savaşçılarıyla bu tür eylemleri gerçekleştiriyor.
-Bu belirttiğiniz ölümsüzler taburuna bağlı olanlar intihar eylemcileri mi?
TAK’ın tüm yapısı bu eylemleri yapacak nitelikte ve bu inançtadır. PKK ile aralarındaki en büyük farklardan biride bu türden eylemleri her elemanı gerçekleştirmeye hazır olması. PKK gerillaları da kuşkusuz bu eylemleri isteyerek ve inançla yapabilirler, ancak PKK’nin böyle bir tarzı yok.
-Neden ?
PKK, Kürt halkının hem siyasal gücü ve hem de askeri gücüdür. Savaş kurallarına riayet eden, barış yollarını arayan ve bu savaşın siyasal bir çözümle bitmesini isteyen ve yine uluslararası hukuka kendisini tabi tutan bir güç. Kuşkusuz PKK’nin çok büyük gücü ve kudretti var, böylesi eylemler yapacak binlerce gerillası var, ancak PKK yaptığı ve yapacağı her eylemin hesabını kitabını, götürüsünü getirisini hesaplayan uluslararası ilişkileri olan bir örgüt. TAK’ın böyle bir sorumluluğu ve derdi yok.
-Böylesi büyük bir eylemi Ankara’nın tam kalbinde yapmasının bir anlamı var mı?
Elbette. En zor eylem yapılacak yerlerden biri. TAK, sizin için hiç bir yer güvenli değildir, biz istediğimiz yerde ve zamanda eylem yapabilecek donanıma ve militan gücüne sahibiz mesajı vermiştir.
-Genel Kurmay Başkanlığı ve diğer önemli devlet kurumlarının tam ortasında böylesi bir patlatmayı gerçekleştirmenin nedeni bu mu?
Eylem, Zınar RAPERİN (ABDULBAKİ SÖNMEZ) isimli TAK militanı tarafından patlayıcı yüklü aracın patlatılmasıyla gerçekleştirilmiştir. İstedikleri zamanda istedikleri şekilde. Eylem alanının burası seçilmesi elbette tesadüfü değil. Ankara’nın en korunaklı ve en zor yerinin seçilmesinin nedeni, Cizre’de bodrumlarda hunharca katledilen savunmasız, yaralı sivil insanların intikamı için yapılmıştır. Bu insanların yakılma talimatını verenlerin bulundukları alan özellikle seçilmiştir. Bazı kesimler bu eyleme tepki göstermekte, sivil personelin de o araçlarda bulunduğunu söylemekteler. Bu doğru değil. Burada çalışan her kes sivil giyimli de olsa, Türk ordusunun ana merkezinde çalışmaktadır, çocukların ölüp yaralanması tabi ki üzücüdür ancak, bunun sorumlusu da yaralı Kürt insanlarının yakılması talimatını verenlerdir. Savaşta hiçbir kural tanımayan, şehirleri yerle bir eden, Erdoğan-AKP bu ateşin kendilerini yakacağını da bilmelidirler.
-Böylesi büyük bir eylem için istihbarat, keşif gerekmez mi?
Elbette. Dediğim gibi TAK tamamen profesyonel bir yapılanmadır. Daha önce PKK içinde büyük deneyimleri olmuş, gerilla yaşamları olan gözü kara insanlardan oluşmaktadır. İstihbarat çalışmasından tutun, trafik ışıklarının kaç saniyede bir kırmızıya geçtiği, servis araçlarının ne kadar aralıklarla gittikleri bile hesaplanmıştır. Türk devleti bundan böyle Kürtleri askere almamalı. Ailesini öldüreceksin, bodrumlarda yakacaksın sonra da bana askerlik yapacaksın… Burada detaylara girmek çok doğru olmaz. Patlamada kullanılan aracın binlerce km yaptığını söylüyorlar. Kullanılmış bir aracı bile binlerce km TAK elemanlarının yaptığını söylüyorlar. Olayı tam bir komediye çevirdiler. Onlar daha YPG’nin yaptığında ısrar ederlerse olayın bütün detayları ortaya dökülür. Hatta keşiflerde alınan kamera görüntüleri de sosyal medyada yayınlanır.
-Eylemi yapan ABDULBAKİ SÖNMEZ, TAK yöneticilerinden miydi?
Hayır, yönetimde değil ama TAK içinde sevilen ve sayılan biri. 1989 yılında Van’ın Gürpınar ilçesi doğumlu. 2005- 2011 yılları arası PKK saflarında kalmış ve 2011 yılında iki arkadaşıyla birlikte PKK’den ayrılıp TAK saflarına katılmış.
-Ayrılık nedeni ne?
PKK’yi Türkiye şehirlerine savaşı taşımaması ve devletin diliyle devlete cevap vermediğini düşündüğünden ayrılmış.
Devlet Ankara saldırısını YPG yaptı diyor?
Türk devleti Rojava Kürdistanı’na tahammül edemiyor. PYD hep Türkiye\'ye dostluk eli uzatıyor, defalarca Türkiye ile siyasi olarak size karşı değiliz, sizinle herhangi bir sorunumuz yok demiştir. Sürekli böyle diyen bir YPG ve PYD’nin kalkıp Türkiye\'nin başkenti Ankara’nın merkezine bir eylem yapması mümkün mü? Türk devleti son bir haftadır YPG alanlarını top atışlarıyla vurmaktadır. Bir PYD’li ve YPG’li Türk devletinin saldırıya bahane aradığı bir dönemde böyle bir eylem niye yapsın? Türkiye\'nin hemen PYD’ye yıkması, Türkiye\'nin bir aydır izlediği politikanın devamıdır, bir psikolojik savaştır. Güya şimdiye kadar ortaya attığı iddiaları ve bu temelde de PYD’ye yapacağı saldırı gerekçelerini güçlendirmek istemektedir. Yine ABD ve Avrupa’yı YPG’nin karşısına çıkarma biçimindeki psikolojik harekâtın bir parçasıdır. YPG neden eylem yapsın biz varken. Son bir haftadır YPG mevzileri bombalamaktadır. Bunu gerekçe yapmak istiyor ama çok aptalca, çaresizlikten kendilerini çok komik duruma düşürüyorlar. Eylemi TAK yaptı ve üstlendi. Yapan militanını da açıkladı şimdi ne diyecek dünyaya bekleyip göreceğiz.
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Eylemini de TAK üstlendi eylemin amacı…
23 Aralık 2015 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen havalimanında havan toplarıyla gerçekleşen saldırıyı Teyrê Bazên Azadiya Kurdistan (TAK) olarak üstlendi.
Bu eylem, Kürt şehirlerini harabeye çeviren bu faşist saldırılara karşı yapılmıştır. Eylemde hava alanında ciddi hasar meydana gelirken, 5 Uçak da ağır darbe almış. AKP özel medyası, eylemin sonuçlarını bilinçli olarak çarpıtmaya ve böylece kendi hava sahasının güvenli olduğunu tüm dünyaya göstermeye çalışmaktadırlar. Havan toplarıyla yapılan bu saldırı aynı zamanda yeni dönem eylemselliğinin de başlangıcı oldu. Savaşta hiç bir ahlaki kurala uymayan AKP Faşist diktatörlüğü ve onun işbirlikçileri kendi şehirlerinde de o kadar rahat yaşayamayacaklarının ilk mesajı idi.
TAK’ın asıl kuruluş amacı nedir, ne istiyor?
TAK Önder Öcalan’ın yürütmüş olduğu Kürt sorununu demokratik barışçıl yöntemlerle çözme girişimleri ve sonsuz fedakâr çabaları karşılık bulmadı. Devletin imha inkâr politikaları ve sorunu görmezden gelen yaklaşımları devam etmektedir. Devletin Kürt sorununu çözme yöntemi, teslimiyet dayatmaları “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” zihniyeti devam etmektedir. TAK, sadece ve sadece Önderliğin muhatap alınıp özgürlüğüne kavuşması ve Kürt halkının üzerindeki imha ve inkâr politikasının kalkmasına dönük açılımları dikkate alır. KCK’nin politik dengeleri gözeterek yürütmüş olduğu mücadeleyi yetersiz görüyor ve eleştiriyor. KCK’yi de daha aktif mücadele etmeye davet ediyor.
-PKK’de sürekli eylemler yapmakta...
TAK Kürt halkına ve Önderliğine reva görülen koşulların doğurduğu bir örgüttür.
Bir dönem PKK içerisinde yer alıp Devlete karşı savaşmış, fakat Türk devletinin mevcut yaklaşımları sorunu uzlaşma yöntemiyle değil, bastırma ve imha yöntemiyle çözme çabaları KCK’nin o dönem ismi Kongra-Gel’di ve HPG’nin siyasal dengeleri gözeten mücadele yöntemlerini zayıf bulan gerillalar örgütten ayrılarak, TAK oluşumuna gittiler.
-Yani TAK, hiç bir yerden emir almıyor mu?
TAK örgüt olarak hiç kimseye ve hiçbir yere bağlı değil. Yapı olarak fedai bir güç. Her türlü eylemi yapacak irade ve gücü vardır. Bu konularda eğitim ve teknik donanımları yeterli düzeydedir. TAK bir kadro hareketidir. PKK gibi devasa ve bir halk hareketi değil. Tamamen bu tür eylemlere odaklanır ve yapar. PKK tüm Kürdistan parçalarında savaşıyor, faaliyet yürütüyor. TAK’ın öyle bir sorunu yok. Hesabı kitabı da yok, tek amacı düşmanı vurmak. Kim ne demiş, ne diyecek TAK için önemli değil. Kürt Halkının yüreğine su döküyor mu, o yeter...
-TAK’ın eylemleri nereye kadar sürecek.Bir süreç var mı?
Devlet terörü durmadığı sürece TAK’ın yöneleceği öncelikli hedefler, Askeri bürokrasi, ekonomi ve turizmdir.
Türkiye’nin her yerinde bombalar patlayacaktır, suikastlar olacak ve yakma eylemleri her yerde gelişecektir. Hiçbir kural tanımayacak. Hedefe yönelirken intikam ruhuyla yöneliyorlar. Hedefe kilitlenir ve imha ediyorlar. Belki de Türk devleti ilk kez böylesi bir oluşumla karşı karşıyadır.
-TAK’ın ne kadar militanı var?
Her geçen gün, sayıları artmaktadır. HPG ve değişik çevrelerden örgüte katılanlar olmaktadır. Bundan sonra da güçlerini büyütmeyi hedefliyorlar. TAK Kürt halkının savunma ve saldırı gücüdür. Kürt halkının sahipsiz olmadığının bizzat kendisidir.
-TAK, ETA veya İRA’yla mı kendisini kıyaslıyor?
Hayır. Dediğiniz örgütleri belki PKK ile kıyaslamak mümkün. 2004\'te kurulduğunu ilân eden ve kendine kısaca TAK adını veren bu grup, Çeşme ve Kuşadası\'ndaki patlamalarla ismini duyurmuştu. TAK dar gruplardan oluşmuş bir fedai hareketidir. Kürt halkının temsilcisi PKK\'dir ve Önderi Öcalandır. TAK Kürt halkına yapılan vahşetleri aynı dille adrese geri postalamasıdır. TAK yukarda da belirttiğim gibi Kürt halkının yüreğinde yakılan kor ateşleri söndüren sudur.
-Yani TAK kendisini Kürtlerin vurucu gücü olarak mı görüyor?
Devlet Kürt halkına karşı JİTEM, PÖH ve TİT (Türk İntikam Tugayı) gibi örgütleri kurmuş. Özellikle Türkiye\'nin TİT\'i, JİTEM’ varsa, Kürtlerin de TAK\'ı var. Hedefe ulaşmak için yapılacak her türlü eylem ne kadar bu birimlerin hakkıysa, o kadar da TAK\'ın hakkıdır. TAK\'ın yeni üyeleri daha çok gençlerden oluşuyor. Hepsi özel eğitimlerden geçiriliyor yönetici kadro tarafından. Bütün militanlar şehirlerde eğitim görüp eylem stratejileri geliştiriyor. Her fedainin, hem görevi hem de uzmanlık alanı var. Kimi suikast kimi de bomba düzeneği hazırlama ve patlatma konusunda profesyonel eğitim alıyor. Kürdistan’ın birçok ilinde elemanı bulunan TAK,ın, asıl ağırlığı Türk illerine veriyor. Bu yüzden İzmir, İstanbul, Antalya, Aydın, Mersin, Adana gibi şehirlerde ağırlıklı olarak konuşlanmış durumdalar.
-KCK, TAK’a çağrı yapsa durdurun bu eylemleri dese, TAK uyar mı?
Hayır. Böyle çağrıları olmuştur. Örneğin Taksim eylemi sonrası hem çağrı yapmıştı, hemde eleştiri yapmıştı ama TAK uymamıştı ve uymaz da. TAK, PKK\'nin silah bırakmasını istemiyor, fakat bırakması halinde kendilerinin faaliyet ve eylemlerine devam edeceklerdir. TAK, Kürt meselesi tamamen çözülene kadar eylemci bir güç olarak kalacaktır. TAK’da zaman zaman PKK’yi eleştiriyor.
-Taksim’deki saldırıyı TAK üstlendiğinde bir PKK yöneticisi TAK hakkında sorulan, “Size göre kim bunlar” sorusuna şu cevabı vermişti:
TAK’ta yer alanların bazılarının geçmişte bizim içimizde olduğu doğrudur. Ancak politikalarımızı eleştiriyorlardı. Bizi çok pasif ve yumuşak görüyorlardı. Silahlı mücadelenin tırmandırılmasından yana olduklarını söylüyorlardı. Sonradan bizimle yollarını ayırdılar. Fakat onlar da Öcalan’ı önder olarak kabul ediyorlar. Öcalan’ın yakalanma sürecinin hemen ardından bizim içimizde ciddi sıkıntılar ve sorunlar yaşandı. Bazı arkadaşlar, “Önderlik ateşkes yaptı, ama devlet bundan anlamadığı gibi ona karşı komplolar geliştirdi” diyorlardı. Sonra içimizde eleştiri getiren bazı kişiler giderek ekipleştiler. Bu ekip hızla uçlaştı ve bizden koparak kendi örgütlenmesini kurdu’.
-Bu değerlendirmeye katılıyor mu TAK ?
Evet, TAK’da ayni şeyi söylüyor. TAK’da zaman zaman PKK’yi eleştiriyor, PKK’de TAK’ı.
-TAK’ın PKK’nin şehir kolu olduğu iddiaları doğru mu?
Kesinlikle hayır. TAK’ın içinde bir çok kişinin PKK içinden kopup gelmesi nedeniyle bu tür değerlendirmeler yapılıyor. Aralarında hiçbir ilişki yok. TAK, Sadece Öcalan’a bağlı ve sadık.
-TAK’ın varlığı PKK’nin pazarlık gücünü azaltmaz mı? Devlet şöyle dese haklı olmaz mı: ‘Sizinle anlaşsak bile TAK gibi denetimsiz örgütleri ne yapacağız?’
TAK diyor ki, devlet bu koşullarda çözüme gelmez. Ama Türk tarafı güvenilir adımlar atsa, sorunu çözse tabi ki ortada sorunda kalmaz. Ortada sorun olmayınca eylemde olmaz haliyle. Ama devletin Kürt halkına karşı bu katliam politikası sürdükçe, TAK’da gereken cevabı onların diliyle verecektir. Şunu söylemek mümkün, TAK bundan sonra daha büyük ve ses getirecek eylemler yapacaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.