Savaş akıllarını, onlar kendilerini vuruyor…

Bir keresinde ‘oğlum hadi sana düğün yapalım’ diyen babasına ‘sen ne diyorsun baba, ben nişanlımı öldürdüm’ diye cevap veriyor. Babasına göre, askerliğinin son günlerinde iki ‘terörist’ kız yakalanmış, birini A.R’ya vermiş öldür demişler… ‘Tetiği çektiğim an nişanlım gözümün önüne geldi, öldürmeseydim teskere almayacaktım’

Oktay Yıldız

21.10.2015, Çar | 21:14

Savaş akıllarını, onlar kendilerini vuruyor…
Makaleyi Paylaş

Beyaz Toroslarla Kürt halkını korkutmaya çalışıyor Davutoğlu. Ama Beyaz Torosların yerini Ford Rangerslerin aldığını nedense unutmuş gibi davranıyor. Seçimi korkutarak kazanmak.

Korkutulan kim peki? Korkusunu korkutan Kürtler. Korku her coğrafyada değişse de ortak bir temayı barındırıyor. Korku derken size bu yazıda Korkunun nasıl bir canavara büründüğünü ve bu canavarın insanı nasıl yuttuğunu aktarayım istiyorum.

Ankara’nın Ulus semtinde yağmurlu bir Cumartesi günü alış verişe gittik. Birden otomatik silah sesleri gelmeye başladı. Kendimi nasıl caddeye atıp boylu boyunca siper aldığımı hatırlamıyorum. İnsanlar başıma toplandı. Nedense sonra kalktım ayağa her yanım çamur içinde kalmıştı. Başıma toplanan insanların suratlarına anlamsız bakıyordum. Karım koluma girdi, kim taradı bizi dedim. Karım acayip yüz hatlarıyla üzgün bir şekilde yüzüme bakakaldı. Meğer yol çalışma makinası betonu kazmak için çalışıyormuş caddede. Anlatılması güç bir duygu her an bu ruh halini yaşıyorsunuz. Yaşam size anlamsızlaşıyor. Geceleri kâbuslarla eşofmanlarınızı terden ıslatarak yataktan fırlıyorsunuz’ 1986 yılında Bingöl’ün Kiğı ilçesi Yedisu mevkiinde röportaj yaptığım Çorumlu Asteğmen H.G yaşadıklarını bana bu cümlelerle anlatıyordu.

2012 yılında terhis olduktan sonra intihar eden A.R.E’de tıpta ‘post travmatik sendrom’ savaş dilinde ise ‘Vietnam Sendromu’ olarak adlandırılan, savaşın askerler üzerinde yarattığı psikolojik tahribatın bir kurbanı. Amerikalı askerlerin Vietnam’da yakalandığı bu hastalık, SSCB’nin Afganistan pratiğinde, Birleşmiş Milletler’in Somali’de, Türk ordusunun ise Kürdistan’da yakalandığı bir hastalık. Bu nedenledir ki ABD bolca Rambo filmleri yaparak bu hastalık iletinden kurtulmak istiyor. Amerikalılar kimine göre binlerce, kimine göre de yüzlerce askerini bu hastalıkla yitirdi.

Türk ordusunun Kürdistan’daki pratiğine bakıldığında şimdilik olmasa bile kısa süre sonra bu rakamın binlerce ifade edileceği ön görülmektedir. Kafa, burun, kulak ve araç arkasında ceset sürükleyen askerlerin normal yaşam koşullarında yaşama şanslarının olacağına kimse inanmamaktadır. GATA (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) doktorlarının Nokta Dergisine yaptıkları bir açıklamada, kendilerine her ay Vietnam Sendromu’na yakalanan 20-25 askerin başvurduğunu belirtiyorlar. Bu insanlar bir tür adaptasyon bozukluğu yaşıyorlar. Savaşla hiç ilgileri kalmadığı halde, hala askermiş gibi davranıyorlar, siper kazıyorlar, nöbet tutuyorlar, her an bir baskın, saldırı bekliyorlar.

Yine bir GATA doktorunun anlatımıyla ’yaşadıkları olağanüstü olay onlar için sanki aşamadıkları bir çukur gibi. O çukur içinde debelenip durur, çukurdan çıkmaya çalışır ama başaramazlar. Sesler, her türlü görüntü, konuşan her insan onlara yaşadıkları korkunç olayları hatırlatır. Gözlerini kapadıklarında uyuduklarında bile zihinleri bununla meşguldür. Normal yaşantılarına dönemezler’.

Peki neydi A.R.E’in eski hali ve yaşantısı? Balıkesir’in M….köyünün en genç ve en iyi avcılarından biriydi. Boyu posu, sağlığı yerindeydi. Şakacı neşeli, hareketli içi gençlik enerjisi dolu biriydi askere gitmeye kadar.

Bir gün eline bir celp kağıdı verip Mardin Jandarma Komando Taburu’na yolladılar. Burada A.R’yi 3. Bölük, 1.Özel Harekat Darbe Timi’nde makinalı silah nişancısı yaptılar. Yani ölüm makinası görevini verdiler. Artık A.R Kürtleri öldürmekle mükellefti.

Baba ocağına izine geldikçe ‘Kahramanlık’ hikâyelerini anlatıyordu. Avcılığı gibi, askerliği de ‘mükemmeldi’, 35 Kürdü öldürmüştü ve bu insanları öldürdüğü için de gurur duyuyordu. A.R’mi gurur duyuyordu yoksa kendisine zorla gurur duyması mı enjekte edilmişti bilinmez.

Dersim’de askerlik yapan en yakın arkadaşı B.K’na yazdığı mektupta ünlü Atmaca Operasyonu’na katıldığını anlatıyor. A.R’a mektubunda ‘Bingöl’deki tugaydan Skorski helikopterleriyle araziye indirildik. Dere yatağının içi terörist doluydu, kendimi büyük bir kayanın arkasına attım. Bin 600 mermi harcadım, üç defa namlu değiştirdim. Namlu kor gibi olmuş, fark edemedim, elime yapıştı. Ateşe devam ettim, sonunda attığım yerden iki kelle çıktı. Orada olmanı isterdim. Bizim yanımızda Rambo bok yemiş’ diye yazıyor.

Evet A.R kellelerden bahsediyor ve Rambo’nun halt ettiğini belirtiyor. A.R artık iflah olmaz bir yolda. A.R bunları yaparken kelleleri çoğaltmayı düşünürken, ülkesine ve milletine hizmet ettiğini düşünüyor. Oysa A.R akıttığı her damla kanla ülkenin ve milletin canına ot tıktığını bilmiyor.

A.R gerçekleri gördüğünde ise iş işten geçiyor ve tek şansı kalıyor namluyu şakağa dayama yolu.

Ne olduysa son 3 ayda oldu’ diyor babası H.E. İlk belirti teskere almaya 20 gün kala annesine ettiği bir telefon, ’Kefenimi hazırlayın, ben öleceğim’ diyor bu konuşmada. Ailesi bu telefon sonrası çok endişeleniyor, hasretle terhis olacağı günü bekliyor. Sonunda terhis oluyor, aynı timde görev yapan bir arkadaşıyla önce İstanbul’a geliyor, oradan da Balıkesir’e. Ama evine gitmiyor. Ailesini aramıyor bile. Sonra onu bir gün Balıkesir’de bir kahvede, kendinden geçmiş bir halde buluyor ailesi.

A.R artık yaptıklarının ülke ve millet yararına olmadığını anlamış ama geç kalınarak. A.R artık konuşmuyor. Sadece sorulara tek heceli cevaplar veriyor. Geceleri uyumuyor. Balkona çıkıp hayali birileriyle ıslıkla işaretleşiyor, sonra hayali bir tüfeği doğrultup karanlığı tarıyor. Evi Kürdistan’da bir dağ karakolu sanki sokağa saman yığınlarından bir siper kuruyor. Askere gitmeden önce nişanlanmış, ama döndükten sonra nişanlısının adını bile anmak istemiyor. Köyde inşasına başlanan yeni evine dönüp bakmıyor bile.

Bir keresinde ‘oğlum hadi sana düğün yapalım’ diyen babasına ‘sen ne diyorsun baba, ben nişanlımı öldürdüm’ diye cevap veriyor. Babasına göre, askerliğinin son günlerinde iki ‘terörist’ kız yakalanmış, birini A.R’ya vermiş öldür demişler… ’Tetiği çektiğim an nişanlım gözümün önüne geldi, öldürmeseydim teskere almayacaktım’ diye anlatmış babasına. A.R ve nicelerinin teskere almaları nice insanın yaşamının söndürülmesiyle denkleştirilmiş.

A.R fırtınalı bir gecede korkudan kardeşinin yatağına giriyor. Arkadaşının, gözü önünde mayına basıp paramparça olduğunu anlatıyor. Sık sık ‘İmam Çavuş bize şeref yemini ettirdi. Bir baskında sekiz arkadaşımla birlikte öldü o da. Ankara’da bir arkadaşım intihar etti. Şimdi onlar beni çağırıyor, gitmem lazım’ diye sayıklıyor. Ailesine askerliği boyunca 6 gerilla olmak üzere toplam 35 kişiyi öldürdüğünü söyleyip ‘Bizi adam öldürmekten zevk alır hale getirdiler. Biliyorum bu çözüm değil. Benim öldürdüklerim de benim gibi insandı. Fakat mecburduk’ diyor.

A.R, artık Kürdistan’daki kirli savaşta oluşan/ oluşturulan binlerce kelle avcısından biri olduğunu biliyor. Vicdanıyla muhakemesinde yeniliyor. A.R’ları yaratanlar ise sıcak yataklarında servetlerine kattıkları servetlerini saymakla meşguller.

A.R bir Ekim gecesi vicdanıyla girdiği ancak yenildiği muhakemede kendini cezalandırma kararı alıyor. A .R artık 35 değil, 36 kellesi var. Ve bir Ekim akşamı gittiği bir düğünde tuvalete gidiyorum diye çıkıyor ve saatler sonra A.R’nin cesedini nişanlısı buluyor.

Davutoğlu’nun konuşmasında beyaz Toroslarla korkuttuğu Kürtler soruyor, sahi o Toroslardaki canilerden kaçı normal yaşıyor ve ha

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
16059 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:31:51

Yazarın Önceki Yazıları

İyimser olunacak hiçbir şey kalmamış … Darbe gecesi pazarlığı... Şırnak’da bu fotoğraf karelerini çizenler… Sözün bittiği yerde miyiz? Büyük Amaçlar Uğruna Ölmek… Musul Operasyonu ve PKK Paşam: Kış tatbikatını Kandil'de yapalım HDP'li vekillerin renk kodları Devletin PKK ile Rafineri Pazarlığı II. Cezayir anlaşması ve Ergenekon'un dönüşü Ankara Kuzey Suriye söylemine hazırlanıyor Uluslararası Koalisyonda PKK’de var CHP ve Babayiğitlik… Bir Kulüp ve Bir Halk Nasıl Diktatör Olunur? Savaşlarda Önce Gerçekler Öldürülüyor Oslo'dan Paris'e - II - (Son terörist kim?) Oslo'dan Paris'e - 1 Kim bu Reza ‘BEY’ Sevgili Yaşar Abi Göçmenler Kürt illerine yerleştirilecek İşte TAK Gerçeği! Vietnam’da Savaşmayı Reddettiler… Amed Spor, FC Barcelona ve Bilbao ‘Vur Kurtul, Sür Kurtul’ uygarlığı… Kalemin Vicdanı, Kürdün ateşinde… Çöktürme Planı Gazetecilik… Gerçekten haberiniz varmı? Düşmanını hem ağlatan, hemde göbek attıran Komutan: Delil Doğan Uğurlar Olsun Yüreklerin Elçi'si Yürekler param parça… ‘Terbiye’ ederek masaya oturtmak Silvan da bizim Guernica’mız Kaçıncı dünya savaşındayız… Nerede Hata Yapılıyor-2 PKK değişmek ve yeni kararlar almak zorundadır Bark (Yüklenmek) Suriye’de Türkiye masa dışı kaldı Dersim'de ne oldu? Beren Saat’in suçu ne…? Kefenli liderin kefenli askeri olmak Yalan ve Savaş Kırılan Umutlar ve Yıkılan Hayaller Örgütü zor günler bekliyor Ateşkesler bitti: FARC’tan Farkımız olmalı... Ve MIT TIR’ları duble yollara çıktı…. IŞİD Kobane’ye nerden sokuldu….. Biz aydınlar ve Barış MIT TIR’larının hikayesi HDP’ye Bombalı saldırılar….. Katırları da vurdular Türk Liderleri neden Cahil oluyorlar... Bizde de Reha Muhtarlar olmalı mı? Dörtyüz dediysek dörtyüz …… Kendi yalanına inanmak Asker için çözüm süreci bitmiştir… Hükümet HDP’ye büyük bir tuzak kurma hazırlığında Bu Newroz Yalçın Akdoğan Mesaj verecek Barışı ip üzerinde cambazlık sanıyorlar... Fidan neden U dönüşü yaptı? Nutuk Provası Öcalan’ın Mektupları… Mihail Timofeyeviç 'Yoldaş'ın Yarım Kalmış Sevdası Aydınlık Yol ve PKK Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - II Hoca'nın Elleri de Elma Toplamıyor… Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - I Kobanê Hainlik Mucizeler hep devam ediyor..... Savaş iyidir, hem itibarımızı arttırır hem de tanıtımımızı yaptırır
x