Reisi-Cumhur her şeyin bu denli tereyağından kıl çeker gibi kolay olacağını tahmin etmiş miydi acaba?
Sanmam. Herkes babayiğit CHP’ye verip veriştiriyor. Doğrusu ben şapka çıkaranlardanım. Siyaset galiba çoğu zaman insan düşünüsünü, algısını vede sonu nereye varır hesaplamasını şaş û beş ediyor. Nasıl mı?
CHP’den medet ummak gibi… AKP’nin küskünlerinin yeni bir parti kurarak memleketi kurtaracaklarına bel bağlamak gibi… Kürtlerin siyasal partilerine hayat hakkı tanınacağına inanmak gibi… HDP Türkiye partisidir diyerek koçu boyayıp bu aslında koç değil, Ceylan’dır demek gibi… Kendimiz katledilirken Türk halkını da kurtarmaya yeltenmek gibi… Türklerin kılını kıpırdatmadan, Kürtlerin, Türklere demokrasi getirme gayretleri gibi… Birbirimizle kavga ederken, Dünya’ya barış önermek gibi… Ankara’daki mecliste çözümün bu şekilde olacağına inanmak gibi… Pratikte ulus için savaşmak, teoride ulusçuluk milliyetçiliktir demek gibi… Amerikalılar Amerikalılar, Fransızlar Fransızlar, Almanlar Almanlar için savaşırken biz kimin için savaşıyoruz sorusunun cevabının olmadığı gibi…
Milliyetçilik denilince hala aklımıza MHP’nin gelmesi, Hoşiminin, Kastro’nun, Leni’nin, Meo’nun,Orteganın kendi halkı için savaştıkları için milliyetçi olduklarını ve milliyetçiliğin halkını ülkeni sevmek, diğer halklara saygı duymak olduğunu hala ısrarla reddettiğimiz gibi… Önce başkalarını mı kurtaralım, yoksa kendimizi mi kurtaralım sorusunda netleşmediğimiz gibi…
Bu devlet de biz böyle dediğimiz için madem kendini kurtarmak bile istemiyorsan bende taş üstüne taş, baş üstüne baş bırakmayacağım ülküsünü bir prensip edindiğini bir türlü kabul etmediğimiz gibi… Tüm bunlara olanak hazırlamış katliamlar yapmış CHP’den medet ummak, Bülent Ersoy’dan çocuk doğurmasını beklemek gibi bir durum…
6 milyon seçmenin oyuyla, Meclis\'te üçüncü parti konumundaki HDP\'yi yapayalnız bırakan CHP aslında boynuna ilmeği kendisi geçirdi, sandalyeye çıktı ve bastı tekmeyi…
Kendisinin muhalefet yaptığını sanan, taşra kafalı siyaset esnafı CHP böylece ‘halk partisi’ olarak, halk önünde kendi boynuna ilmeği geçirip ‘kahramanca’ kendisini idam etmiş oldu. CHP üzerinde tartışanlar da böylece yorgan gitti, kavga bitti noktasındalar artık.
Ama CHP’nin şuursuzlukları öylesine had safhada ki, hala sorulduğu vakit, gerekçelerini sıralarlarken, hala mantıklı şeyler söylediklerini sanıyorlar.
\'Reisin’ hızlandırdığı darbe sürecinin tam ortasında, kendilerine biçilmiş olan figüranlık rolünü başarıyla ifa etmiş olduklarının farkında bile değiller.
Yaşananları tarif etmekten acizler. Uzun bir zamandır kendisine önerilen demokrasi bloğu yerine Kürt halkına karşı, AKP ve MHP ile blok kurmayı yeğledi. İster korkudan, ister basiretsizlikten, ister geleneksel devlet anlayışından kurtulmayışlarından, ister göbeğini kaşıyan siyaset erbabı yüzünden olsun, demokrasiye, barışa, halklara bir kez daha ihanet etti. Üç beş oy getireceğine inandığı bu ilkesiz ve etik yoksunu tutumun acı meyvelerini ilk seçimde toplayacak. Eminim iyi oldu, çünkü kof umutlar oyalayıcı olduğu kadar tehlikelidir de.
Türkiye laiktir, laik kalacak diye bağıranların başındaki CHP hatırlaması gereken, demokrasinin laikliğin olmazsa olmaz şartı ve Türkiye’de Kürt sorununun demokrasinin anahtarı olduğudur. Kürt halkına “Siz ne yaparsanız yapın, tercihleriniz, iradeniz umurumuzda bile değil, bizim nazarımızda sizin hiç bir kıymeti harbiyeniz yok diyerek insanlığın, demokrasinin, vicdanın taru-mar edilmesine imza attılar. Artık ne başınızı-saçınızı yolmaya, ne ağlaşmaya ne de olacakların sorumluluğunu başkalarının sırtına yüklemeye hakları kalmadı.
Önümüzdeki günlerde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Partiler kağıt üzerinde yaşasa da, fiilen sona erdiği, tek adamlık insafına dayalı, kuralsız, yasasız, keyfî bir kaosa doğru dolu dizgin yol alıyor Türkiye. Nede olsa biz Kürtlerin yolu bellidir. Savaşın şiddetine karşı direnmeyi geliştirmek. Türkiye’de hangi kesimden, hangi ideolojiden olursa olsunlar, bir araya gelerek bu gidişe dur demelerinin vakti geldi de geçiyor. Kürtlerin yakılan, yıkılan şehirlerine, kurşunlanan bebelerinden, yaşlılarına reva görünenlere sessiz kalındı hadi onu şimdilik bir tarafa bırakalım, hiç değilse kendimize saygınızı, insan onurunuzu ve vicdanınızı korumak için bundan böyle bir karşı duruş sergilenmeli.
Şimdi ne olacak peki?
Yazalım da bari kayda geçsin.
Olacaklar şunlardır:
Her şey artık bir kişinin parmak işaretlerine, dudak hareketlerine endekslidir.
Artık siyaset mühendisliği kolaylaştığı için, isterse bu mevzuyu referanduma götürüp muhalefeti iyice paçavraya da çevirebilirdi, yine arzu ederse yeterli miktarda HDP\'liyi tasfiye ettirip ara seçime ışık da yakabilir.
Yani savaş hızında bir şey kaybetmeyecek, aksine daha da şiddetlenecektir.
373 oyla alınan karar, \'savaş stratejisi\' tavasında pişirilen \'terörle mücadele\' araç kılınarak, süreç kan ve revan içinde daha da hızlanacaktır.
Daha çok öleceğiz ve öldürüleceğiz anlayacağınız.
Ölüm ve acı, bu zihniyet bitmeden bitmeyecektir göreceksiniz.
Aslında görüyorsunuz da… Yanan Kürt İl ve İlçeleri, kısaca coğrafyası olunca, vurulan Kürt bebeleri ve Kürdün kendisi olunca, görülmek istenmese de, sanırım memleketin her köşesinden kalkan “bayraklara sarılı” tabutları görüyorsunuzdur.
Ama bu gördüğünüzün, gördüğünüzden başka bir şey olduğunu anlatıyorlar size. Bunu bir gün kendiniz anlamak zorunda kalacaksınız ama çok geç kalmış olacaksınız.
Siz anlayana kadar, beş aylık bebekler, Kürt gençleri, Kürt anaları, babaları ve sizin cepheye sürülen oğullarınız ölmeye devam edeceklerdir.
Sizler, çocuklarınızın ölüp ölmediğini askeri yetkililerin sosyal medya üzerinde twitterle attıkları mesajlarla öğrenmeye çalışmaya çalışacaksınız. Gözleriniz telefon ve Ordinatörün ekranına kilitlenip kalacak.
Bir adam, tek adam olacak diye siz her gün yüreğinize düşen evlat acısıyla yaşayıp, acılar içinde her gün ama her gün kıvranıp duracaksınız. Kısaca gencecik evlatlarınızı kendi ellerinizle tek adamlık için kurbanlık koyun gibi ölüme teslim edip duracaksınız.
HDP’li Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılıp hapse atıldığında “iyi olmuş” dediğinizde, haksız yere yargılanacak bu insanlara sırtınızı döndüğünüzde, yıkılmış şehirlerin harabeye çevrilmis sokakların da vurulan gençlerin, soyundurulup teşhir edilen genç kızlarımızın hepsinin Kürt olduğunun, hepsinin gencecik insanlar olduğunu görmezden geldiğiniz bu tavrınız sürdükçe, sizinle aynı fikirde olmadıkları, kendi insanlıkları, kimlikleri için ayağa kalktıkları için, bunlara maruz kaldıklarını için bunca vahşetin yapıldığına, ses çıkarmadığınızda, aslında kendinize ihanet ettiğinizi, aslında kendi hayatınızdan vazgeçtiğinizi, aslında bu zorbaların destekçisi durumuna düştüğünüzün farkında mısınız?
Oysa biz daha kalabalığız, biz daha güçlüyüz ve biz haklıyız. Peki bunlar bu vahşetleri, katliamları nasıl yapabiliyorlar peki?
Çünkü onların bu uygulamalarına hep birlikte karşı çıkılmıyor.
Bu neden yapılmıyor Peki?
HDP’li Milletvekilleri hapse atılsın diye kendi hayatınızdan, geleceğinizden, çocuklarınızın güvenliğinden neden vazgeçiyorsunuz peki?
Yıllardır süren bu haksızlığın sessiz kalındı, peki haklının, güvenli yarınların yanında yer almayı özlemediniz mi?
Mazlumun, masumun, haklının galip geldiğini hiç mi görmek istemiyor musunuz?
Gözlerinizin içine baka baka sizi soymalarının sizi aşağılanmalarına, kader diye mi bakacaksınız?
Bunları isterseniz gönülden gerçekten yapabilirsiniz.
Bugün Türkiye’de, tek adamlık adı verilen bir diktatörlük sistemini kurabilmek için, Kürt halkının kanından oy damıtan insanlık dışı bir vahşet sürdürülüyor.
Öldürülen her Kürdün damarlarından caddelere boşalan kanıyla birlikte, oy sandıklarına akan oyun artacağını gördükleri için şehirleri, mahalleleri, bombalayarak savaşı her gün biraz daha derinleştiriyorlar, bebekleri, kadınları, yaşlıları sokaklarda vuruyorlar ve cesetlerini günlerce sokakta bıraktırıyorlar...
Çöktürme planı ile yüz binlerce insanı yerlerinden yurtlarından sürgün ettiler.
Bütün projektörleri ve eleştirileri PKK’ye döndürmeye uğraşmalarının, herkesi PKK’yi eleştir” “diye tehdit etmelerinin asıl nedeni, gerçek “faili” karanlıkta ve eleştirilerden uzak tutabilmek içindir.
İstiyorsanız PKK’yi eleştirin, çok haklı nedenleriniz de olabilir eleştirirken, ama bu katliamların asıl sorumlusunun kim olduğunu da hiç unutmadan yapın bunu.
Çocuklarla savaşarak yücelmiş bir ırk, bir ulus da yoktur. Veya hiç duydunuz mu? Ben duymadım.
Bunu durdurabilmek için Kürtlerle yanyana durmanız gerektiğini anlamıyor musunuz şimdi?
PKK olmadan bu ülkede hiç kimse bu iktidara karşı mücadeleyi kazanamaz.
Gerçekten destekliyor musunuz HDP Milletvekillerinin içeri atılmasını? CHP idam sehpasındayken, kendi altındaki sandalyeye tekme sallaması gerçekten hoşunuza mı gitti?
Yoksa HDP Milletvekillerinin yanında saf tutarak, hep birlikte, demokrasi cephesinde, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini de esas alan bu diktatörlüğe karşı Kürtlerle kolkola girip direniş hattında yiğitçe durarak, bir mücadele vermek çocuklarınıza övünerek anlatacağınız bir mirasınız olsun istemez misiniz?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.