Barışı ip üzerinde cambazlık sanıyorlar...

Barış diyorlar tepemize uçaklarla bomba yağdırıyorlar Uludere’de. Barış diyorlar, Paris\'in merkezinde 3 fidanımıza kıyıyorlar ve utanmadan yapanları hala önemli görevlerde tutuyorlar.

Oktay Yıldız

16.03.2015, Pts | 14:17 [ Güncellenme: 16.03.2015, Pts | 14:26 ]

Barışı ip üzerinde cambazlık sanıyorlar...
Makaleyi Paylaş
Barış diyorlar tepemize uçaklarla bomba yağdırıyorlar Uludere’de. Barış diyorlar, Paris\'in merkezinde 3 fidanımıza kıyıyorlar ve utanmadan yapanları hala önemli görevlerde tutuyorlar.

Bunlar gerçekten barışı mı seviyor yoksa savaşı mı?

Bunlar Vatanı mı seviyor yoksa vatandaşı mı?

Vatanını seven çok Başbakan, Genelkurmay Başkanı bürokrat, yazar; gazeteci vb. gördük.

Hepsi de devletten besleniyorlar ve kendilerini önemli vatansever sayıyorlar.

Bu koskocaman ve önemli zatların yanı sıra koskocaman olmayan ve vatandan çok parayı sevdiklerini o kadar yüksek sesle bağırmayan vatanseverler olduğunu fazlasıyla gördük.

Biz de vatanımızı seviyoruz, hem de canımız pahasına. Çuval paraları götürenlerde, vatanında her zaman kan şiddet olmasını isteyen bu kendini bilmez hükümette kendi vatanını seviyor.

Milyonlarca Kürt insanı vatanını seviyor.

Biliyor musunuz, bu milyonlarca insanın vatan sevgisi, Kurdistan’da sürdürülen savaşta kırk bin insanın ölmesine engel olamadı, olamıyor ne yazık ki...

Vatanın tek bir çakıl taşını bile şiddetle koruyan bu vatanseverler o “çakıl taşına” gösterdikleri itinayı asla bize göstermediler; göstermemekteler.

Vatanın böylesine güçlü bir şekilde sevildiği bu ülkede milyonlarca vatandaş açlık sınırında yaşıyor, milyonlarca insanımız yerinden yurdundan göçertildi; köyler boşaltıldı; ormanlar yakıldı; insanlarımız evlerinden alınıp kurşunlandı ve on yedi bin failli belli cinayet ortada duruyor.

Vatanın bunca sevildiği bir yerde vatandaşların böyle ölmesi, öldürülmesi; süründürülmesi, ezilmesi tuhaf değil mi gerçekten?

Çakıltaşlarının bu denli biz Kürtlerden daha kıymetli olması bu kadar doğal mı gerçekten?

Bir çakıltaşı tehlikeye girdiğinde gösterilen o ulusal öfkenin bir insanın hayatı tehlikeye girdiğinde de gösterilmesi kötü mü olur?

Vatanın bu kadar değerli, vatandaşın bu kadar değersiz olması size çelişkili gelmiyor mu?

Üstünde dört keçinin yaşadığı Kardak kayalıklarına kimin bayrağı dikilecek tartışmasını bir savaşa çevirmeye hazır bir devletin, boynuna poşi taktığı için onbeş sene hapis istenen gençler konusunda sessiz kalmasında utandırıcı bir gariplik görmüyor musunuz?

Erdoğan güya barış süreci başlatmıştı! Dün Balıkesir’de daha ne istiyorlar, havayı soluyorlar ya demeye getirdi lafı. Bu, sürecin hiç kimsenin işine yaradığını zaten düşünmüyordum.

Vatanı sevmek, vatanı sevenlerin işine çok yarıyor belki, ama o vatanda oturan vatandaşlara bir faydası olmuyor.

Barış deniliyor ama tepemize her gün bombalar yağdırılıyor. İyi şeyler oluyor denilerek çocuklarımızı öldürüyorlar, insanlarımız cezaevlerine dolduruluyor.

Ne garip bir vicdanı var bu vatanperverlerin.

Hep zulümden, hep zorbadan, hep ezenden yana bir vicdan olabilir mi? İyi şeyler oluyor denilerek her gün kötü şeyler yapmak barış mı oluyor gerçekten?

Tozlu bir belirsizliğin içinde her şey şeklini kaybediyor.

Topluma “demokrasi ve barış” sözü verildi bu iktidar tarafından.

Üstelik defalarca söz verildi.

Bugün bile bir yandan söz vermeyi sürdürüyorlar, bır yandan hava aldığımıza bile şükretmemizi istiyorlar.

Ama kendi söylediklerine, kendileri bile inanmıyorlar.

Üstelik bu kayganlığı, belirsizliği, kendi kendini sürekli tekzip etmeyi “başarı” gibi göstermeye çalışan geniş bir basın grubu var ellerinin altında.

Avrupa Birliği’nin ilerleme raporunun iktidar partisinin komisyon başkanları tarafından çöpe atıldığı bir dönemde çok önem kazanıyor.

Çünkü demokrasinin kurallarını belirleyen, özgürlüklere çok geniş bir alan tanıyıp, onun sınırlarını da keskin bir şekilde çizen AB’nin ölçülerinden vazgeçtiğinizde demokrasinin ve özgürlüğün evrensel tanımından da vazgeçiyorsunuz.

O zaman, nasıl bir demokrasiden, nasıl bir özgürlükten bahsediyor iktidar?

O kriterleri çöpe attıkları andan itibaren ortada bir ölçü kalmadı.

Demokrasinin ve özgürlüğün tarifini yapmıyorlar.

Zaten artık özgürlükten ziyade sınırlarıyla ilgileniyorlar.

Somut ve net olmaktan kaçındığınızda, somut gerçeklerden korktuğunuz anlaşılır.

Niye korkuyorlar?

Neden halkın bütün gerçekleri görmesini istemiyorlar?

Bu belirsizlikten çıkarları ne?

Demokraside tıpkı özgürlükte olduğu gibi “barış” konusunda da müthiş kafa karıştırıcı bir tutumları var.

Barış isteyenleri çok umutlandıran bir söz söyledikten hemen sonra barışın aslında “imkânsız” olduğunu, barış da istemediklerini gösteren bir başka söz söylüyorlar.

Bu iktidarın anayasa komisyonu başkanı “anadilde eğitimin ülkeyi böler” dedi.

Anadilde eğitim olmadan barışın olması imkânsızdır .

Şimdi gerçek hangisi?

AKP barış istiyor mu, istemiyor mu?

Her gün çocuklar ölüyor bir iktidarın bunca ölüyle yürümesi mümkün değil.

Peki, anadilde eğitim hakkı olmadan barış nasıl gerçekleşecek?

Anadilde eğitim hakkını vermeyen bir barışa PKK, “evet” diyebilir mi?

Hükümetin aklında nasıl bir barış var?

Benim görebildiğim tek bir açıklaması var.

Barışa yakın bir zamanda niyetleri yok.

İktidar bu çelişkili açıklamalarıyla oyalamaya çalışıyor.

Bu laflarla bizi, oyalıyorlar.

Ölümleri durduramıyorlar ama durduracakmış gibi yapıp o ölümlerin acısını azaltabileceklerini düşünüyorlar herhalde.

Ölüm acısı lafla geçseydi “ölüm acısı” diye bir şey olmazdı zaten.

Türkiye’nin yöneticileri tarih boyunca bu halkı kandırdı.

Bu alışkanlıkları şimdi de sürüyor...

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

7441 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:43:16

Yazarın Önceki Yazıları

İyimser olunacak hiçbir şey kalmamış … Darbe gecesi pazarlığı... Şırnak’da bu fotoğraf karelerini çizenler… Sözün bittiği yerde miyiz? Büyük Amaçlar Uğruna Ölmek… Musul Operasyonu ve PKK Paşam: Kış tatbikatını Kandil'de yapalım HDP'li vekillerin renk kodları Devletin PKK ile Rafineri Pazarlığı II. Cezayir anlaşması ve Ergenekon'un dönüşü Ankara Kuzey Suriye söylemine hazırlanıyor Uluslararası Koalisyonda PKK’de var CHP ve Babayiğitlik… Bir Kulüp ve Bir Halk Nasıl Diktatör Olunur? Savaşlarda Önce Gerçekler Öldürülüyor Oslo'dan Paris'e - II - (Son terörist kim?) Oslo'dan Paris'e - 1 Kim bu Reza ‘BEY’ Sevgili Yaşar Abi Göçmenler Kürt illerine yerleştirilecek İşte TAK Gerçeği! Vietnam’da Savaşmayı Reddettiler… Amed Spor, FC Barcelona ve Bilbao ‘Vur Kurtul, Sür Kurtul’ uygarlığı… Kalemin Vicdanı, Kürdün ateşinde… Çöktürme Planı Gazetecilik… Gerçekten haberiniz varmı? Düşmanını hem ağlatan, hemde göbek attıran Komutan: Delil Doğan Uğurlar Olsun Yüreklerin Elçi'si Yürekler param parça… ‘Terbiye’ ederek masaya oturtmak Silvan da bizim Guernica’mız Kaçıncı dünya savaşındayız… Nerede Hata Yapılıyor-2 PKK değişmek ve yeni kararlar almak zorundadır Savaş akıllarını, onlar kendilerini vuruyor… Bark (Yüklenmek) Suriye’de Türkiye masa dışı kaldı Dersim'de ne oldu? Beren Saat’in suçu ne…? Kefenli liderin kefenli askeri olmak Yalan ve Savaş Kırılan Umutlar ve Yıkılan Hayaller Örgütü zor günler bekliyor Ateşkesler bitti: FARC’tan Farkımız olmalı... Ve MIT TIR’ları duble yollara çıktı…. IŞİD Kobane’ye nerden sokuldu….. Biz aydınlar ve Barış MIT TIR’larının hikayesi HDP’ye Bombalı saldırılar….. Katırları da vurdular Türk Liderleri neden Cahil oluyorlar... Bizde de Reha Muhtarlar olmalı mı? Dörtyüz dediysek dörtyüz …… Kendi yalanına inanmak Asker için çözüm süreci bitmiştir… Hükümet HDP’ye büyük bir tuzak kurma hazırlığında Bu Newroz Yalçın Akdoğan Mesaj verecek Fidan neden U dönüşü yaptı? Nutuk Provası Öcalan’ın Mektupları… Mihail Timofeyeviç 'Yoldaş'ın Yarım Kalmış Sevdası Aydınlık Yol ve PKK Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - II Hoca'nın Elleri de Elma Toplamıyor… Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - I Kobanê Hainlik Mucizeler hep devam ediyor..... Savaş iyidir, hem itibarımızı arttırır hem de tanıtımımızı yaptırır
x