Toplumsal yapılanmaların motor gücünü oluşturan ilk nüveler o toplumda yolunda gitmeyen ve toplum dinamiklerini olumsuz biçimde etkileyen anlayış ve uygulamaların birileri tarafından fark edilmesidir. Bununla yola koyulan bireyler ve oluşturdukları örgütlenmeler toplum içerisinde gerçekleştirdikleri olumlu eylem ve tutumlarla kısa sürede karşılık bulmaya başlarlar.
Bir Millet adına ortaya çıkan bu örgütlenmelerin karşılaştıkları ilk sorun içeriden (o milletten) olanların, muhalefetidir. Mevcut statükonun devamında çıkarı olan bu kesimin geleceğe yönelik oluşturduğu beklenti kendilerini garantiye alma derdidir. Mevcuda karşı oluşan sorgulayıcı ve dönüştürücü anlayışın kendilerine karşı da hamleler barındıracağının farkındadırlar. Dolayısıyla mevcut statükonun devamı için asıl sahiplerinden daha fazla karşı çıkışı içinde barındıran direnişe geçerler.
Durum elbette sömürgeci ve sömürülenler açısından ayrıştırılarak ele alınmalıdır. Sömürgecinin derdi var olan statü ve kazanımlarını koruyarak mevcudu sürdürmektir. Ancak sömürülenler açısından durum farklıdır. Onlar mevcut statükoda yer bulamayacaklarının farkında olup mevcudun yedeğine soyunmayı yeğlerler. Sömürgecinin yedeğine soyunan ve onun zihinsel deformasyonuna uğrayanlar için kendilerine ait olan \"milli ve ulusal\" değerlerin herhangi bir önemi ve anlamı yoktur. Onlar için önemi ve anlamı olan sadece heybelerine doldurulacak metalardır.
Sömürgecinin oluşturduğu baskı ve problemleri görüp onları gün yüzüne çıkarmaya soyunanları heybeci kategorisinde ele almak elbette insafsızlıktır. Çünkü bunlar ilk eylemlerine varlıklarını kendi milletinin varoluşuna adayarak başlarlar. Bu tutumları millet nezdinde kısa sürede karşılık bulur ve eylemlerine önem atfedilerek anlam yüklenir. Kendini milletine adayan eylemlere yüklenilen önem ve anlamla oluşan kazanımları iç etmeyi kafasının arkasında tutarak yapıya dahil olanları elbette ayrı tutmak lazım. Bunlar uygun zamanı kollayan içerideki heybeci gruptur.
Somutlaştırma
Yapı ve örgütlenmelerin karşılaşacağı sorunların temelinde kafasının arkasında heybe doldurmayı hedef edinenlerin oluşturduğu ilişikler üzerinden gelişmeye başlar. Konumuz sömürgeleştirilen bir toplum olarak Kürdlerin oluşturduğu örgütlenmelerin ilerleyen süreçlerde karşı karşıya kaldıkları/kalacakları bu olumsuzluğun bertaraf edilmesidir. Kürdler yüzyılı aşkın süredir sömürgecileri tarafından alıkonulan temel insani hak ve hürriyetlerini elde etme uğraş ve çabasındalar. Bu amaçla oluşturdukları yapı ve örgütlenmelerle mevcut kaderi tersine çevirmeyi hedeflemişler.
Oluşturulan yapı ve örgütlenmelerde ortaya konulan çabanın karşılığı olarak oluşan kazanımlar içerideki heybecilerin ilgisini cezbeder. Bu ilgi ise onları azimli bir çalışma ile içeride önemli noktalara taşır. Artık zamanı geldiğini düşündükleri anda düğmeye basarak yol ve yordam aramaya başlarlar. Tabi ki yapı içerisinde vicdanının sesini dinleyerek bu çöreklenmeye karşı duruş gösterenler hep olmuştur/olacaktır.
Ancak heybecilerin asıl azmi burada devreye girer. Vicdanlarının sesini dinleyenlerin kendilerine ayak bağı olacaklarını düşündüklerinden onları engelleme ve tasfiye işine soyunurlar. Heybelerini doldurma derdine olanlar ayaklarını sağlam hissettikleri andan itibaren kendilerine bağlı ve bağımlı ekipler oluşturarak eyleme girişirler. Ekiplerini de yapılanma veya örgütlenme içerisinde yer alanları “vicdan testi”ne tabi tutarak oluştururlar.
Nasıl mı işler “vicdan testi”.
İçerideki heybeciler için “millî ve ulusal\" değerlerin hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Ancak bu değerlerle soslanmış kisvelere ihtiyaç duyarlar. O kisveyi kazanmak içinde yapı ve örgütlenme içerisinde azami gayret sarf ederler. Çünkü maskelerinin ilk anda düşmemesi onlar için elzemdir. Buna uygun eylem ve çaba sergilemekten de kaçınmazlar. Tabi ki asıl yaptıkları şey sığındıkları ve milli duygularla bezenmiş kisve altında heybelerini doldurabilmeleri için uygun zamanı beklemektir. Kürd yapılanmalarında işletilen “vicdan testi” buradan işletilmeye başlar. Öncelik yapılanma ve örgütlenme içerisinde veya dışında olup bireysel beceri ve başarıları ile ön plana çıkanlaradır. İlk kancalar bunlara atılır.
Milli ve ulusal kisve kullanan heybeciler, becerileri ve başarıları ile öne çıkanları önce taltif edecek alanlar açarak onları önemsedikleri izlenimini verirler. Bu taltiflerinin kıvamına ulaştığına kanaat getirdiklerinde ise birileri aracılığıyla işleyen o tekerleğe çomak sokmaya başlarlar. Varlıklarını ortaya koyarak bu beceri ve başarıları oluşturan kişiler çomağın oluşturduğu engellemeleri fark ettiklerinde ilk başvurularını da doğal olarak alanı açana başvurmak olacaktır. Artık mekanizmanın başında yer alan heybeci için harekete geçme zamanıdır.
Tezgâh işlemektedir. Mekanizma “vicdan testi”ni devreye sokar. İlk sınav bireyin vicdanının sesini mi yoksa beklentilerini mi önemsemekte olduğuna yöneliktir. Eğer birey hala vicdanının sesini kendisine sunulana tercih edecek pozisyonda ise yapılacak ilk eylem onu yapıdan uzaklaştıracak tezgâhı devreye sokmadır. Böylece devre dışına itme operasyonuna start verilmiş olunur. Vicdanlıların devre dışına itilme eylemi başarılamazsa itibarsızlaştırarak işlevsizleştirme devreye konulur. Şayet birey vicdanı sunulan karşısında yenik düşme eğilimi gösteriyorsa zaten istenilen de budur. Böylece rantlardan faydalanması sağlanarak susturulması kolaylaşacaktır.
Kuzey Kürd siyasetinin dile kazandırdığı kavramla özeleştiri vererek devam edelim. Kürd yapılanmalarıyla ilk ilişkim 2012 (1) yılının sonunda başladı. Ki bu benim arayışımla değil yazdığım yazıların oluşturduğu etki ile oldu. 2013 Nisan ayından itibaren Azadi İnisiyatifi ile fiili ilişkim başladı. Resmi ilişkim ise 2015 Eylül’ünde yapılan kongre ile başladı ve beş altı ay sürdü. Orada yukarıda saydığım ilişki biçimlerinin nasıl işlediğini ise ancak ayrılık sürecinden sonra ulaştığım bilgilerle mümkün olabildi. Ayrılma sürecinden sonra ise bir şekilde şahsıma veya diğer arkadaşlarıma ulaşarak birlikte çalışma teklifinde bulunan birçok yapının işleyişini görmek ve anlamak için ağırdan alırken aynı işleyişin hâkim olduğunu çeşitli deneme ve örneklerle müşahede ettim.
Sonuç:
Peki ne demek istiyoruz veya neyi amaçlıyoruz. Elbette çağrımız ve uyarımız Kürd gençlerinedir.
Halkınız ve kendiniz ağır sorunlarla boğuşmaktasınız. Halkınız için yüreğiniz yanıyor ve bir yerden el atma ihtiyacı duyuyorsunuz. Bu davranışınız ve duygunuz elbette takdire şayandır. Ancak milli ve ulusal kisve kullanan heybecilerin her zaman olacağını unutmayın. Heybe doldurma derdinde olanları iyi tanıyın ve onları elinizden geldiği oranda milli çizgi içine çeken bir değişime zorlayın. Elinizden geliyorsa onları içeriden kuşatın ve değişime zorlayın. Eğer bu mümkün değilse, ifşa etmekten kaçınmayın bu ulusal bir görevdir.
Yarım asrı oldurmuş bu yapılanmalarda aziz hatıraları önünde saygı ile eğilmesi gereken kadroların hep olduğunu unutmayın. Ki bundan sonrada bu tutma sahip vicdanlı milli bilinci her şeyin üstünde tutanlarda olacaktır. Unutmayın sorun yaşayacaksınız ama zaman sizin haklılığınızı ortaya koyacak ve halk nezdinde gereken karşılığı bulacaksınız.
Son günlerde sosyal medya üzerinden Kürd yapı ve örgütlerinin içine çöreklenmiş heybecilerin ağzımızı açıkta bırakacak karşılıklı itirafları sizi ulvi davanızdan soğutmasın. Sadece ortaya dökülmeye başlanan kirli çamaşırlardan da uzak durmak yeterlidir. Çünkü oraya dokundukça sizleri kendisiyle birlikte kirleten bir alan oluşturacaklardır.
İmanuel Kant “Öyle davran ki eylemine ölçüt aldığın şey herkes için iyi olsun” önermesiyle “ödev ahlakını” temellendirmiştir. Bunu kendinize ve yapılarınıza hakim kılırsanız bu mazlum milletin kurtuluşu için çare olursunuz.
1- Basına ilk yazı yazma tarihimde 2012 kasım ayıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.