Sayın Demirtaş\'ın Kozluca (Xanike) de yaşanan acı duruma yönelik yaptığı açıklama akil ve izan sahibi her insanın yapması gereken ve durması gereken yerdir. Demirtaş’ı bu duyarlı tutumundan dolayı kutluyorum. Ama bu olaya salt mensubiyet ve tarafgirlik açısından sığ yaklaşımlar ortaya koyarak yaklaşan herkesin de aklıselim bir tutum ve davranış içinde olması gerekirken, ötekini suçlu ilan eden yaklaşımlar da bulunulması Kürdler açısından lanetlenmesi gerekir.
Sayın Demirtaş\'ın açıklamasını vermenin zaruriyeti vardır. “Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bütün halkımızı dikkatli olmaya, duyarlı olmaya davet ediyorum. Koltuklar, seçim, makam insan canından kıymetli değil, sakın ola birbirinizi kırmayın. Hangi parti olursa olsun. Hüda - Par olur, başka parti olur. Tahrikler, provokasyonlar yapmak için son bir haftayı kullanmak isteyenler olabilir. Hiç kimse bizim düşmanımız değil, asla olmayacak da...\"
Bugün yaşanan bu olay zihin dünyamda beni biraz geriye götürdü. Kürdler arasındaki kardeş kavgasının dayandığı temel argümanların ideolojik tutumdan kaynaklandığı herkesin malumu. Ancak defalarca ifade ettiğim gibi bu tür olayların temeli “alan koruma ve alan egemenliği”ne dayanan aşiretsel gelenekten apartılmış dayatma çatışmasıdır.
Kürdlerin yaşadığı temel problem mensubiyet ve tarafgir bakış açısından kurtulamamalarıdır. Her kişi kendi yapı ve örgütünü suçsuz karşısındakini suçlu ilan edecek veri bulmanın peşinde olduğu sürece bir noktaya varmanın imkan dahilinde olmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle Demirtaş’ın açıklamasını niyet sorgulaması yapmadan anlamlı ve olumlu buluyorum. Her iki tarafa mensup olanlarında buna benzer bir tutum içinde olmalarını bekleme hakkına sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Başkan Barzani’nin PKK - KDP-İ çatışmasında taraflara gönderdiği mektupta ifade ettiği gibi “Daha önce belirttiğim gibi, kardeş kavgasının haram kılınması gerektiğini tekrarlıyorum. Kürt, Kürt’ün kanını dökmemeli” demektedir. Evet, bu konuda her geçen günün Kürdler aleyhine olduğunu bilmek ve kavramak zorundayız. İdeolojik tutumlarımız üzerinden öteki ilan edilmiş veya ettiğimiz Kürdlere karşı vicdanımızda sızı oluşmadığı sürece doğru noktada olmadığımızı bilmek ve kavramak zorundayız.
Bu olay üzerine kısa bir anekdotla bitirelim. HDP’in parti olarak seçime girme kararı aldıktan sonra girdiği ittifak arayışlarının ilkini Kürdistan’da Azadi Hareketine ziyaretle başladı. Söz konusu ziyaret sırasındaki karşılıklı fikir alış verişi sırasında Azadi Hareket’inden Sayın Sıtkı Zilan 6/7 Ekim ve Cizre olaylarına değinerek seçim sürecinde yaşanabilecek bu tür bir çatışmanın olumsuzluğuna değindi. Hatta bu tür bir olayın yaşanması ittifakı bozma gerekçesi olabileceğini ifade etti.
Bunun üzerine Sayın Selma Irmak konu ile ilgili bir açıklamada bulundu. Böylesine olayların yaşanmaması temennisinde bulundu. Ancak şunu ifade etti. Biz gençlerimizi tam anlamıyla kontrol edemiyoruz ve bu türden olayların yaşanamayacağını kimse de garanti edemez demişti.
Sonuç:
Yaşanan olay her ne sebeple ve gerekçe ile oluşmuşsa olsun her Kürdün lanetlemesi gereken bir olaydır. Eğer bu tutum takınılmazsa yarın yaşanacakların müsebbibi bu sefer bizler olacağız. Kürdistan ittifakı ideasında bulunanların bu konuda açıklamalarının da kamuoyunda merakla beklendiğini de ifade etmek durumundayız. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.