Kürdler “Öğrenilmiş Çaresizliğe” Mahkum Değildir.

Psikoloji bilimine ait öğrenme kuramlarında davranışların kazanılma biçimlerinden biride “öğrenilmiş çaresizlik” olarak ifade edilir.

Yusuf Ziya Döger

12.06.2014, Per | 06:07

Kürdler “Öğrenilmiş Çaresizliğe” Mahkum Değildir.
Makaleyi Paylaş
Psikoloji bilimine ait öğrenme kuramlarında davranışların kazanılma biçimlerinden biride “öğrenilmiş çaresizlik” olarak ifade edilir. Yani insanın, hangi davranışı gösterirse göstersin, ne kadar emek ve çaba harcarsa harcasın, belli bir duruma ait olan sonucu kontrol edip değiştiremeyeceğine inanarak bu sonucu zorunlu olarak kabullenmesidir.

Bu kuramın sosyal yaşam alanına uyarlanmasında değiştirilmesi imkânsız gibi görünen kronikleşmiş sosyal nitelikli bazı sorunların sebebi daha kolay anlaşılabilir. Sosyal yaşam içerisinde bir durumla baş edemeyeceğini düşünen insan, uğraşarak o durumu değiştirmek yerine onu kabullenerek değiştirilmesi imkânsız olan kader gibi kabullenmeye başlar.

Bu anlayış sömürgeleştirilen toplumlara uyarlandığında ise, yaşanılan durumun değiştirilme imkânı olmadığı inancına yol açmaktadır. Yaşanılanların bir zorunluluk olduğu inancını yerleştirerek değişime yönelik çabanın gereksiz olduğu kanaatini doğurmaktadır. Dolayısıyla sömürgeleştirilen toplum/insan içinde bulunduğu durumun değiştirilebileceğine yönelik umudunu yitirerek, dayatılan duruma razı olmak zorunda olduğuna inanacak hale gelir. Amerika da yaşayan Afrika kökenlilerin kendi durumlarını değiştirecek eylemlerden uzak durarak kendileri açısından entegreyi daha makul bir davranış görmeleri gibi.

Kürdistan topraklarında yüzyıldan fazla bir süredir yaşananlardan dolayı, Kürdlerin büyük bir kesiminde bu durumun artık değiştirilmesi imkânsız olan bir kader algısına dönüştüğü gözlenmektedir. Bu süre içerisinde Kürdlerin sömürgecilerine karşı gerçekleştirdikleri başkaldırılar, bir şekilde egemen sömürgeciler tarafından akamete uğratılınca zorunlu bir kabule yol açmıştır. Ki bu duruma yönelik çabaların sonucu değiştiremeyeceği ve dolayısıyla gereksiz olduğu inancı hem toplum da bezginliğe hem de zorunlu bir kabullenmeye yol açmıştır.

Şeyx Seîd kıyamının gerçekleştiği alanların büyük kısmında kıyam sonrasında yaşanan trajedilerin doğurduğu travmalar nedeniyle yörenin direnme mantığını bırakarak egemen sömürgeci otoriteyi zımnen kabul edişi bunun göstergesidir. Süreç içerisinde de Osmanlıcı Ümmet anlayışına dayalı İslamcı yaklaşımları olan partilere yönelerek benlik kaybına uğraması ve Kürdlük bilincinden uzaklaşmaları gibi.

Bu durum insanların zihnine yaşanılanların değiştirilmesi zor/imkânsız olan bir kader olduğu mantığını yerleştirdiği için, değişime yönelik gerçekleştirilen her türlü çabaya da nafile gözüyle bakmalarına yol açmıştır. Sonunda sömürgeleştirilen insanlarda gelecek perspektifinin de yok olmasını beraberinde getirmiştir. Aynı zamanda bu insanlarda birbirine karşı güvensizlik duygusunun doğmasına yol açmıştır.

Buradan baktığımızda Kürdlerden birisinin veya bir kesimin bu durumun değiştirilmesine yönelik attığı her adım mutlaka diğeri tarafından kuşku ile değerlendirilmeye tabi tutulmakta olduğunu görmekteyiz. Çünkü oluşan umutsuzluk zaman içinde kabullenmeyi beraberinde getirerek, tersi durumdaki her davranışı aynı zamanda kendisine yöneltilmiş tehdit olarak görmeye başlar.

İşte öğrenilmiş çaresizlik sömürgeleştirilmiş toplumda tamda bu noktada artık zirve yapmıştır. Var olan durum değiştirilemeyeceğine göre buna karşı davranış geliştirenler hakkında şüpheler gelişir. Onlara göre burada kasıtlı bir davranış söz konusudur. Bu davranışı/eylemi doğrudan doğruya kendilerinin nispi anlamdaki rahat yaşamlarına yöneltilmiş olarak kabul ederler.

Dolayısıyla gelişen her davranışa / eyleme mesafeli durmayı da mutlak zorunluluk olarak ad ederler. Gelinen bu nokta sömürgecilerin istediği şeydir. Çünkü onların işini kolaylaştıran ve emellerinin gerçekleştirilmesini imkân dâhiline sokan kıvamdır. Bu kıvam ise süreç içerisinde sömürgeleştirilenlerin kişiliksizleştirilerek kendilerine ait olan değerler skalasına sırt çevirip, sömürgecilerinin değerlerini benimsemeleridir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş döneminde Kürdlük bilincinin en yüksek olduğu ve direnmelerin en fazla olduğu yörelerde bugün entegrasyonun en üst düzeyde olması bu manada çok anlamlıdır. Fırat’ın öteki tarafına düşen Kürd topraklarındaki görünüm bunun açık göstergesidir.

Sömürgeci egemenler için elzem olan egemenliklerine ilhak ettikleri bu toplumların herhangi bir alanda gösterebilecekleri toplumsal dinamiklerini önleyecek yapıyı oluşturmaktır. Bu anlamda Kürdistan sömürgecileri tüm güçleriyle Kürd toplumunu asimilasyona uğratarak kişiliksizleştirmeye yönelik çabalar ortaya koydular. Çünkü kişiliksizleştirme hem toplumda hem de bireyde aidiyet duygusunun yok olmasını beraberinde getirmektedir. İnsanlarda aidiyet duygusunun yok olması aynı zamanda vatan duygusunu körelterek sömürgecilerin elini güçlendiren verilere yol açmaktadır.

Bugün Bakur Kürdlerini zihinsel anlamda etkilemek ve kendi değer sklalarına yabancılaştırmak için dillendirilen tek millet, tek bayrak ve tek vatan söylemi kişiliksizleştirmeye yönelik bir çabadır. Ki bu bazı insanlarımızda karşılık bularak kendilerinden olanlara (Kürdlere) yönelik tutumların sertleşmesine yol açmıştır. Çünkü onlara göre ortaya konulan çabalar doğrudan doğruya kendilerini hedef almaktadır. Örneğin seçim öncesi Bingöl de yaptığım görüşmelerde bazı kesimlerin BDP’nin kazanması halinde var olan huzur ortamının yok olacağı endişesini dile getirmeleri buna yönelik bir tutumdu.

Sonuç:

Bakur Kürdistan’ının büyük bir kesiminde artık var olan durumun değişmeyeceği inancı hâkim hale gelmiştir. Hatta bu durumun artık kendileri açısından daha olumlu olduğu kanaati hâsıl olmuştur. Aslında bu durum sömürgecilerin yaşattığı trajedilerin oluşturduğu travmalar üzerinden onlarda oluşan zorunlu kabulün sonucudur. Oluşan kabulün zorunlu kader mantığıyla benimsendiği bilinmeli ve bunun değişmesi için de her kesimin ortak kabullerin ön planda tutulduğu bir tutumun alınması gerekir.

Öyleyse yapılması gereken öncelikle bu kesime yönelik güven duygusu sağlamaktır. Ki yapılanların doğrudan doğruya onların huzurunu bozmaya yönelik olmadığını ortaya koyacak veriler üretilmelidir. Daha doğrusu o kesimin öz değerleriyle uyuşmayan tutumların terk edilerek, onların değerleriyle buluşan bir eylem tarzı ortaya konulmalıdır. Böylece bozulmaya yüz tutan ve asimilasyon etkisiyle yok olamaya başlayan Kürdlük bilinci tekrar kazanılabilir.

Öğrenilmiş çaresizlik durumunun doğurduğu Kürdler arası güvensizlik sorununu aşmak zorunludur. Bunun için milli bilincin ön plana çıkartılarak farklılıklara yol açan öteki durumların ikinci plana atılması gerekir. Güncel olan İŞİD saldırıları karşısında Kürd kurumsal ve örgütsel yapılarının Kürdistan kazanımları için birlikte hareket etmeye hazır olduklarını vurgulamaları bu anlamda sevindiricidir.

Ancak bunun hemen başka noktalara tahvil edilmesi de doğru değildir. Ki bazı kesimlerin düşünsel ve eylemsel farklılıklarından dolayı bunun altında bit yeniği aramalarını da doğru bulmak mümkün değildir. Ama daha öncesinde ortaya konulan tutumların buna yol açacak verilerle dolu olduğu da unutulmamalıdır.

O halde bunu Kürdler arası birlikteliğe açılan yeni bir kapı olmasını umuyorum. Sömürgecilerin yok ettiği gelecek perspektifinin ve birlik anlayışının oluşmaya başladığı bir süreç olarak algılıyorum. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

12379 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:09:42

Yusuf Ziya Döger

Yazarın Önceki Yazıları

Bir İmzacı Tarih Kayıt Cetveliyse Sosyoloji Bunun Toplum Vicdanındaki Karşılığıdır İsmail Beşikci’nin Sosyolojik Yanılgısı Türkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler Kürdler ve 24 Haziran Seçimi Neden Demirtaş ama HDP değil? Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 2 Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 1 HDP Kongresinin Düşündürdükleri Şeytanın İşbirlikçilerine Ölüm… Kürdler Sosyolojilerine Yenildiler, Asla Düşmanlarına yenilmediler Batı Karşısında Çöküş, Öze Dönüş Çabaları ve Kudüs Meselesi Ruhumuzu Uyandıran Kerküklü Çocuk Alansal Egemenlik ve Felaket Senaryolarının Yazarlarıi Alansal Egemenlik ve Felaket Senaryolarının Yazarları Hewler Mitingi ve Arka Plan Mesajları Zihinsel Birlikteliğin Yolu: Güney Kürdistan Referandum Umarız Tarih Tekerrür Etmez Kürdlerin Sömürgecileri Başarılı, Kürdler İse Başarısızdır Kürdler Nereye Koşuyor? Bingöl ve Seçimlerdeki Tututmu - II Bingöl ve Seçimlerdeki Tutumu Kuzey Kürd Siyasetinde 'Vicdan Testi' Kürdler Hem Sağdan Hem de Soldan Eritildi Kürdler ve Referandum Devşirmelerin İşlevi/fonksiyonu Yakarak Öldürme (Katletme) Mantıksal Şaşılık Kürdler Birlik mi Olmalı, Yoksa Ortaklaşmalı mı? Yönetici Erdemli olmayınca… Kürd Gençliğinin Rol Modeli Dr Süleyman Ermeniler ve Kürdler Neden Kaybetiler? (III) Ermeniler ve Kürdler neden kaybettiler? (II) Ermeniler ve Kürdler neden kaybettiler? (I) Kürd Toplumsal Dinamiğinin Çökertilmesi -II- Kürdistan'da Türk Bayrağıyla Yapılan Yürüyüşler Kürd Toplumsal Dinamiklerinin Çökertilmesi İtibarsızlaştırmanın Psikolojisi Kürdler Egemenlik Mi Vatandaşlık Mı İstemeli? Türkiye İslamcılığı Neyi Amaçlıyor? Kürd Orta Sınıfının Çökertilmesi Erdemlilik Olmadan Olmaz Doğu ve Batı Ayrımı Karşısında Kürdlerin Özgünlüğü Türkiye İslamcılığının Riyakârlığı Kurdlerde Hukuk ve Hakkı Üstün Kılma Sykes Picot’çu Türkiye İslamcılığı Türkiye İslamcılarının Kürdü Olmak Siyasette İttihatçı Mantıkla İtibarsızlaştırma Çabası İstilacı Bozkır Türkleri ve Varlığını Koruyan Kürdler Kürdistan’daki Çatışmalı Ortam Neyi Amaçlamaktadır? İslam - İslamcılık İslamcıların Yanılgısı Sömürgeci ve Sömürülen İlişkisi Dört Ayaklı Minare Önünde Ansızın Gelen Ölüm! Ümmeti Bölen! “Kürd ve Kürdistan” Meşruiyet Dayanağı ve Kürdler Kürdlerin Haklı Mücadelesini İtibarsızlaştırma Arayışı Sömürgecinin Amacı Zihinsel Benzetme ve Aldatmadır - II Sömürgecinin Görevi, Aldatma ve Zihinsel Benzetmedir Kabristanımız Varsa Bilin ki Orası Bizim Vatanımızdır DAİŞ saldırılarında Şengal'de neler oldu? Şengal'in bilinmeyenleri... Toplumsal Anomi ve Yeni Arayış Seni Başkan Yapacağız, Karşılığı 'Federal Sistem' Militarist Devletler ve Kürdistan’ın Doğum Sancısı Kürdlerde Sosyal Genetiğin Psikolojik Bağlılığa Dönüşmesi Arayıştaki Kent, Bingöl Ortadoğu’da Reddi Miras Geleneği ve Talan Ekonomisi 7 Haziran’ı Doğru Okumak Kürdistan'da Seçime Kan Sıçratıldı Kürdlerin Egemenlik Anlayışı Allah, Yasin Aktay’ın dediğinin aksini söyler. Siyasetin Doğası ve Rasyonel Davranış Kürdistan Mefküresi ve Siyasi Aktörler (İslamcı Cenah) -2 Kürdistan Mefkûresi ve Siyasi Aktörler -1- Yokoluşu Engellemek!... İttihatçılığa Teslim Edilen Kürd Yapıları Kürdler Nasıl Eritildi Siyaset ve Düşüncede Etik Temsiliyet Sorunu ve Ortadoğu Kürdleri Sessizce Sağdan Eritmek - II Gedik Onarılmamalı, Bilakis Büyütülmeli Kürdleri Sessizce Sağdan Eritmek Hikmet Arayışında Fıtrat ve İrade Etkileşimi Hakikat Tek Olan Değildir, Tek Olan İblisçiliktir Kimliksel Varoluş ve Devletleşme Zorunluluğu Bariyere Dönüşen Öz Sosyal Genetik ve Kürd Siyaseti Duisburg Paneli Azadi Hareketinin Çözüm Önerileri Kürdistan Hakikatini İnşa Et Harekei / AZADÎ Bakur / Türkiye Kürdistan'ından Peşmerge Geçti Kürdler İçin Birlik Değil Birliktelik Anlamlıdır. Akil Adamlar Tiyatrosu Yeniden Sahne Aldı Kürdler Saha Eğemenliğine Oynamamalı Kürtlerin ayak bağı / PKK ve Hizbullah gerginliği Eylem Düşünceyi Şekillendirir. Hareketa Azadinin Rotası Ulus Devlet Mantığı ve Kürdistan Sorunu Kürd Ulusal Mücadelesinde ŞUŞAR TOPLANTISI Kürd Müslümanların Yüzyıllık Serüveni İnsanlığın Turnusol Kağıdı: FİLİSTİN - II Hakkâri’de(Cölemerg) Ne Oldu Ki İnsanlığın Turnusol Kâğıdı: FİLİSTİN Hatip Dicle Ne Dedi ki… Hamidiye Alayları / Devlet Aklının Zorunlu Yapıları Ümmetçi/İslamcı Kürdlerin Zihinsel Bakışı Birlikteliğe Evet, Ama Nasıl Olacak Evrensel değer mi, İdeolojik körlük mü? Tarihi nasıl okuyalım / Resmi ve yerel tarih Demokratik İslam Kongresi Kürd Hareketindeki Değişimi Nasıl Etkileyecek HDP Türklerle Kardeşlik Ya Kürdlerle... Hamidiye Alayları ve Şeyx Seid Harekatı - II
x