Oy dumanlı seçimler!...
Seçimin kazananı yok ama galipleri netleşti.
Dursun Ali Küçük
31.03.2014, Pts | 17:30
Seçimin kazananı yok ama galipleri netleşti. Yerel seçimlerden öteye siyasi çekişmeye dönük seçimlerdi.
AKP görüntüyü kurtardı. Yarattığı çekişme ve düşmanlık kavramları ve ayrıca söyledikleri ile devletçi, milliyetçi ve muhafazakar olan Türk toplum seçmeninin \%\ 44 nün desteğini aldı..
Kazananı olmayan bir seçim olarak görüyorum. Bu seçimde partiler hiç bir sorunun çözümünü önlerine koymadılar. Sorunlar çözümsüz kalmaya, hatta çeşitli alanlardaki kriz ve kavga, kutuplaşma, devletin içindeki sorunlar sürmeye devam edecektir.
AKP kendisini kurtarması açısından başarılıdır ve seçimin sayısal galibidir. Ayrıca MHP oy oranı ve büyük şehirlerde oylarının bir kısmını CHP ye vermesi nedeni vb sayarsak oylarını artırdı. Milliyetçilik bu çekişmede bir dereceye kadar para etti.
Türkiye’de seçimin sayısal galibi AKP olurken Kürdistan’da seçimin sayısal galibi BDP oldu. İlleri artırdı. Oyları düştü diye görünsede bana göre oylarını korumuştur. HDP faktörü olmasaysdı oylarının artışı net olarak görülecekti. Kürdistan’da AKP’yi dizginledi ama her yerde değil.
HDP ise bana göre hüsranı yaşadı. Olmayan duaya amin demek olmaz. Eskiden beri bana göre HDP gibi kuruluşların Türkiye de tutmayacağını belirtiyorum. Biraz daha fazla veya daha az oy alması bu gerçeği değiştirmez. Buna sonra döneceğim.
*****
Erdoğan seçimler akşamı yaptığı balon konuşması ile “tekler”e devam dedi. Cumhuriyetin temel felsefesi ve politikası sürecek denildi. Cemaate savaş açtı ve Cemaat üzerinden iç kamplaşma ve “ihanet odaklarını” temizleyeceğini belirti. Bu kavganın hız kaybetmeden devam edeceğini gösteriyor. Gerilim politikasına devam edecektir.
Bu seçimler Türkiye içi kutuplaşmayı artırdı. Çekişme ve kutuplaşma azalmadan devam edeceğe benzemektedir.
Cumhuriyetin kurucusu parti olan CHP iflas etmiştir. AKP çoktan aynı cumhuriyeti onarma görevini almıştır. “Yeni İstiklal savaşı” derken bana göre bunu kastetmektedir. O açıdan cumhuriyetin “teklerine” vurgu yaptı.
Türkiye’de sişyasi kriz var ama siyasi krizi giderecek bir parti yoktur. Varolan CHP, MHP, AKP; devletçi, milliyetçi ve muhazafakar partilerdir. Türk seçmeninin ağırlıklı onayı bunlaradır.
Türkiye’de demokratik seçimler şimdiye kadar olmamıştır. Demokratik olmayan sistem ve partilerle demokratik seçimler olamaz. Bu seçim demokrasi ve özgürlükleri geliştirmeye dönük olmadı ve olmamıştır.
Devletin şimdiye kadar oluşturduğu algı ve halkı hazırlama ve yönlendirme tarzları demam etmektedir. Gerçek anlamda sosyal*demokrat, liberal ve sosyalist partilerin eksikliği Türkiye seçimlerini daha çok sağ seçmen veya resmi partiler arası bir seçim yarışı olarak gündemleştirmiştir. AKP ‘de bu durumu perçinledi.
Sistemin, cumhuriyet ve devletin onarılması sorunları devam edecektir. İktidar kavgaları belki şiddetlenerek sürecektir. AKP, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri alırsa tek parti diktatörlüğü garanti edecek ve toplumun yaşantısına ve odalarına vb kadar müdahaleye başlayacaktır. Kasetler savaşı sürecektir.
AKP bölge politkasında kan kaybetmeye devam edecektir. Suriye’ye daha yoğun karışacak ve belkide başına iş alacaktır. Türkiye içi kriz ve bölge poltikasında ki kriz devam edecektir.
Ayrıca Kürdistan sorununun çözümüne şimdiye kadar olduğu gibi çözmeyecektir, kısmi çözümlere bile yanaşmayacaktır. Sorunun esasına PKK’nin silahsızlandırmasını koymaya devam edecektir. Bazı göstermelik rütuşlarla eskiden olduğuna yakın politikasını sürdürmeye devam edecektir.
Bu vb bir çok açıdan Türkiye’de seçimim kazananı ve sorunları önüne koyup çözeni yoktur diyorum. Görüntü kurtarılmıştır. Bununla oyalanıp benzer sorunlar devam edecektir.
***
Gelelim KÜRDİSTAN’a:
“Öz yönetim” ilan etme yerel seçimlerdeki iş değildir. Daha Önce “Demokratik özerklik” fiilen ilan edildi ve unutuldu. Bu da ona benziyor sanırım. Sorun statü ise öyle belediyecilikle salt açıklanacak bir olgu değildir. Bu konuda yanlış tanımlamalar bulunuyor.
Sayısal istatiklere göre BDP oyu düşmüş görünüyor, ben bunu düşüş olarak görmüyorum. Oylarını korumuştur.
Ama neredeyse 30 yıla yakındır oy oranı aşağı yukarı aynıdır.1-2-3 puan yükseliyor veya düşüyor. Bu konuda bir değişim ve patlama görülmüyor. Sorunun temelleri ve yetersizlikleri üzerinde durulmuyor.
Kürdistan’da seçim politikaları kendini yeniden üretemiyor. Bir tekrarlama yaşanıyor.
Türkiye metropelerindeki kürtleri de sayarsak Kürtlerin üçte ikisine hala ulaşılmış değildir. Başka bir deyişle üçte ikisinin oyları hala alınamıyor.
Belediye genel meclisi seçimlerine göre Kürdistan’da AKP oyları ve BDP oyları neredeyse birbirine yakındır. Kürdistan’da AKP’ye genel bir fark atılmış değildir. Kürdistan’daki oyların yarısından çoğu sömürgeci partilere gidiyor. Kürtler bu durumun üzerinde genelde durmazlar. Genelde sayısal istatiklere takılırlar.
Sömürgeci partilerin oy oranı Kürdistan’da Kürdistani partilerden fazlaysa oturp ciddi düşünmemiz gerekir. Bunun çareleri aranmalı ve çözümü üzerinde durulmalıdır.
Kürdistan da yerel veya genel seçimlerde çoğunluk sağlıyamıyorsak oturup düşünmelidir herkes. Tali sorunları öne çıkarmak ve bazı başarılarla yetersizliklerin üstlerini örtmek kurtarmaz. Bir sonraki seçimde aynı sorunlar ve yetersizlikler derinleşerek öne çıkar.
Ayrıca Antep, Adyaman, Sivas, Erzincan, Malatya, Maraş, Erzurum, Kars, Ardahan hattını, yani Türkiye ile Kürdistan çoğrafyasının bitiştiği iller bunlardır. Buralarda seçim sonuçları ise tam bir felakettir. Sanırım kimse buraları ciddi konuşmuyor ve tartışmıyor. Buralarda AKP ve sömürgeci partiler önemli bir çoğunluk sağlıyor. Kürdistan için utanç verici bir durumdur. Bu illerde hesaba katılırsa Kürdistan’daki oyların yarısına Kürdistani partiler yaklaşmıyor.
Oysa Kürdistani partiler Kürdistan’da sömürgeci partilere karşı büyük bir çoğunluk sağlamalıdır. CHP ve MHP nin içine girdiği duruma AKP’de girmeli ki, genel bir çoğunluk sağlanabilsin.
Kimileri Kürdistan’da kazandık diyor. Oysa sınırlara, sömürgeci devlet sınırlarının birbirine komşu olduğu illerde seçimler alınıyor. Kazandık algısı buna dayalı geliştiriliyor. Kürdistanın bazı illeri ise neredeyse gözden çıkarılıyor. Yani Mustafa Kemal’in Kürdistan için “İskenderundan Sinop’a kadar” sözlü çizdiği hat bile gözlerden kaçırılıyor.
Bakıyorum yazılan çizilenlerden ve değerlendirmelerden Doğu Perinçek’in “Fıratın ötesi” dediği hat kabul görüyor.
Buraya yazıyorum: Kürdistan’da Kürtlerin oylarının önemli bir çoğunluğu kazanılmadan kimse açıktan statü vb ilan edemez.
Demekki, demokratik olmayan seçimlerde bile hala sömürgeci partileri Kürdistan da çoğunluğa ve önemli çoğunluğa dayalı bi hezimete uğratmamışız. Düşünmek ve çözümlerini bulmak hayati önem taşır.
İkincisi: Türkiye sömürgeci partileri Kürdistan’da hala çoğunluk buluyor. Ama bir Kürdistan’i parti Türkiye’de genel çoğunluk bulamaz. Hele Kürtlere dayandığı izlenimini veren HDP gibi bir partiye Türkler oy veremez. Bazı yerlerde çalıştırmadılar. Oysa sömürgeci partiler Kürdistan’da çalışıyor veya çalışmalarını kanıksamışız. Sömürgeciler ve egemeni gibi çoğunlukla düşünen Türk toplumu içinde Kürdistan’dan veya Kürtlere dayandığı izlenimi veren Türkiyelileşme partisi tutmaz.
Bunun yerine Türkiye’de gerçek demokrat, sosyal-demokrat, liberal ve sosyalist partiler örgütlenirse bunlarla seçim ittifakları ve her tür işbirlikleri vb yapılabilir.
Kürtleri Türkiyelileştirme kaybettirmedir. Kürdistanileşelim. Sosyalistimiz, liberalimiz, soyal*demokrat ve demokratlarımız, feminislerimiz, anarşistlerimiz vb Kürdistani olsun.
Kürdistani seçim blokları olsun. Yaratılan sinerji ile sömürgeci partilere ciddi bir fark atalım. Ve seçimleri önemli çoğunlukla kazanmanın yollarını araştıralım. Daha doğrusu seçimlere işi bağlamaktan öte Kürdistan’da Kürdistani bir çoğunluk sağlıyalım. BDP ve diğer Kürdistan’i partiler neden Kürdistan’da sömürgeci partilere ciddi farklar atmıyoruz diye hesaplar yapmalıdır.
Hadi hayırlısı. Her seçimde üç aşağı beş yukarı artık tatmin edici olarak görülmemelidir. Hedefler büyütülmeli, Kürdistani çoğunluğu kazanacak politikalara ihtiyaç olduğu kesinleşmiştir.
Not: Çıkarabilirsem istatiki seçim sonuçlarını Kürdistan açısından ekleyebilirim.Genel tabloya baktım. Kesin sonuçları ile vermek en iyisi olur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
11841 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:05:15:29