HDP:ABD üsleri Türkiye’den kalksın, Türk ordusu Kürdistan’da kalsın
Dursun Ali Küçük
25.04.2014, Cum | 19:56
Hay anam hay. Ne günlere kaldık. Direnen Kürtler bu kez boyun eğiyor.
Türkiye bir ülkenin adı değil bir devletin adıdır. Ülkeler öyle bir kaç on yıllarda oluşmaz. Osmanlı dan sonra kurulan devlete Türkiye denmiştir. Bu da Rumlar, Ermeniler, Lazlar, Kürtler, Asuriler, Araplar vb halkların inkarı ve yokedilmesi üzerine kurulmuştur.
Bu halklardan günümüze kadar en diri kalan Kürtdistan ve Kürdistan halkıdır. Diğer halklar inkar edildi soykırımdan geçirildi ve önemli oranda güçten düşürüldüler. Sıra Kürtlere geldi, soykırımlar oldu ve devam ediyor. Şimdi Kürtleri Türkiye’ye katıyorlar.
HDP projesi Kürtleri ve Kürdistanın entegrasyonunu, erimesini ve asimilasyonunu kolaylaşlaştırma projesidir.
“Türkiyelelileşme” aslında Türkleştirme projesi ve süren Türkleştirme politikasını kolaylaştırmaya hizmet etmektedir.
-HDP bu kez kendi Türk halkını örgütlemekten yoksun olan ama Kürtleri kandırırp o güzel nasyonal görüşlerine kılıf olarak seçtikleri “enternasyonalizme”, eşitsizliğe dayanan “kardeşliğe”, Kürdistan’ı bir ülke ve vatan olmaktan çıkarıp zaten Türkiye nin sömürgesi olan güzel çoğrafyamızı kirletme projesidir.
-BDP kendisini feshediyor, Kürtlerin birliğine sırt çevirip HDP ye katılmış bulunuyor.
-HDP, Türk sömürgeciliğini Kürdistan’da meşrulaştırma hareketidir.
*HDP projesi Türk işgalini Kürdistan’da meşru görüp, Kürtleri teslimiyete çeken bir projedir.
Kürdistan ve Kürtler adına HDP projesini onaylamak kabul edilemez.
*****
HDP programı ve politikasının Kürdistan’daki işgali nasıl kabul ettiği, başka halklara bağımsızlık ve işgallerin son bulmasını isterken, Kürdistan’da ki sömürgeciliğin devamını nasıl savunduğuna geçmeden bir iki not geçmek istiyorum.
Daha sonra ise HDP program eleştirisine geçeceğiz.
Mücadele de yeni olan veya geçmişte yaşadıklarımızın tekrarı olsa da şunları vurgulamak istiyorum.
1-1970lerde Kürdistani hareketler Kürdistan da güçlenmeye başladı. Türkiye solu ile çeşitli tartışmlara yürütülüyordu.
Onların genelde hepsi ayrı örgütlenmek, ayrılmak ve bağımsızlık fikirlerine karşıydı.
Kürdistani hareketler Ulusların Kaderlerini Tayin hakkının Kürdistan için geçerli olduğunu, Kürdistan’ın sömürge olduğunu ve ayrılmak ve kendi kaderini tayin etmek gerektiğini genelde vurguluyorlardı.
Bağımsızlık ve federasyon genelde savunuluyordu. Ağırlıklı eğilim bağımsızlıktı. PKK’de bağımsızlık ve demokratik Kürdistan amaçlıyor ve Türk işgalinin kÜrditanda kaldırılmasını, sömürgeciliğe son verilmesini istiyordu.
2-Ayrılma olmadan birleşme sağlıklı olmaz diyorduk. Türk sömürgeciliğinin olduğu koşullarda Kürdistanın kaderini tayin hakkının gerçekleşmesi için mücadele edilmeden “birlik” dayatmak sosyal-şövenizmdir.
Zoraki evliliklere son verip boşanma hakkı sağlanmadan eski kurulmuş statüko üzerinden “birlikler” olmaz diyorduk.
Bunları söylemekte haklımıydık. Bana göre haklıydık. Kaldı ki bunlar bu gün hala fazlasıyla geçerlidir.
3- Demokratik Kürdistan savunuluyordu. Öyle sanıldığı gibi “demokratikleşme” bu günün icadı değildir. Kürdistanı demokratikleştirmek temel hedeflerden biriydi.
4- Türkiye solundan bazı hareketler federasyonu savunuyordu. Kimi devrimden sonra diyordu. Çok azı Kürdistan sömürgedir, ayrılma hakkı gereklidir derdi. İbrahim Kaypakkaya, Kıvlıcım gibi şahsiyetler Kürdistanın bağımsız devlet kurma hakkını savunuyordu.
5-Aydınlık ve Perinçek çizgisi ve buna yakın olanlar “her milliyetten Türkiye halkı” tabirini kullanıyordu. Kimileri Türkiye halkı diyordu. Yani Türkiyelileşme yeni ve özel bulunmuş bir icad değildir. Egemenlerde artık Türkiye halkı ve Türkiye milleti diyor. Bunları kullanmak kimseye demokrasi ve özgürlükten yana olduğu payası vermez.
6-Kürtlerin yoğun olduğu Newroz da “Türkiye halkı” diye seslenmek yukarıda eskiden beri eleştirdiğimiz görüşleri aşmayan bir görüştür. Tersine onların derekesine düşmektir.
7-İlk çıkışlardan on yıllar geçtikten sonra Türkiye sömürgeciliğini yaşadığımız koşullarda Kürdistanlı devrimci, demokrat, yurtsever, sosyalistlerin aklına “Türkiyelileşme” görüşü gelmemiştir. Kürdistanın bağımsızlığı, demokratikleiştirilmesi, sosyalistleştirilmesi tartışılıyordu.
Türkiye Misakk-i Milli ye konulan addır. Devlete bulunan isimdir.Misak-i Milliye baştan beri karşıydık.
8-BDP, Halkların Demokratik Kongresi, KCK, Türkiyelileşmeyi önüne koyduklarını belirtiyorlar. KCK ilk PKK nin savunduğu program ve amaçlarından uzaklaşmıştır.
PKK’nin kendisini aşması gerekiyordu. Demokrasi, özgürlük, bağımsızlık, kaderini tayin hakkının içeriğini vb konuları ileriye taşıyacak, aşacak düzeyde yeniden tartışabilirdi. Aşılması gerektiği doğrudur. Aşalım derken eski programın çok gerilerine düşmek tarifsiz statülerle uğraşmaya düşmek, belediyeciliğin biraz ilerisini “demokratik özerklik” olarak tanımlaması, “demokratik ulus” ile Türk ulusuna Kürt ulusunun entegrasyonunu sağlamak derekesine düşmesi ise kesinlikle bir ilerleme ve aşma değildir.
Eski sosyal-şoven dediğimiz Türkiye solundan bazı hareketlerin görüşlerine paratik olarak düşmesi anlamını taşıyor.
****
Şimdi HDP program eleştirisine geçelim.
HDP: ABD ÜSLERİNİN TÜRKİYE’DEN KALDIRILMASINI AÇIK YAZIYOR AMA KÜRDİSTAN’DA TÜRK İŞGALİ KALKSIN DİYEMİYOR
Türkiye’de ABD vb askeri üslerin kaldırılma açıkça savunulmasına rağmen Kürdistan’daki işgale değinilmemektedir. Türk sömürgeciliğine somut bir vurgu bulunmuyor. Türk ve Kürt kardeşliği işte buradan başlıyor. Büyük kardeş ne derse o olur hikayesi geçelidir.(1)
Kürdistan için bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşması savunulmamaktadır.
“Emperyalizmin ülkemiz halkları başta olmak üzere, bölgemiz halkları ve dünya halkları üzerindeki egemenlik ve baskı politikalarına, onların askerî üslerine, ekonomik, siyasi anlaşmalarına ve kurumlarına karşı mücadele eden Partimiz, sömürgeciliğe, savaşa, işgallere ve askeri müdahalelere ve darbelere karşı çıkar, işgallere son verilmesi için mücadele eder, ezilen halkların demokrasi ve özgürlük direnişlerinden yana tutum alır…”(2)
Burada “ülkemiz” Türkiye oluyor. “Ortak vatan” “ülkemiz” olarak formüle edilmiştir.
Emperyalist baskı ve savaşlara, bölge haklarına yapılanlar ve bunlar için ulusların kaderlerin tayin hakkı savunuluyor. Kürdistan için savunulmuyor. Sanırım formüle ettikleri gibi artık Kürdistan farklı bir ülke olarak görülmüyor.
Kıbrıs’ı tanıyor ve oradaki işgale son verilmesi isteniyor. Kürdistan federasyonu ise tanınmıyor. Kuzey Kürdistan’daki işgale son verilmesi istenmiyor.
Filistin’nin bağımsız devlet kurma hakkı açıkça tanınıyor. Tanınması doğrudur. İnsana sormazlar mı maden bağımsızlık ve ulusların kaderini tayin hakkı Kürdistan ve Kürtler için haramdır, diğerlerine nasıl hak oluyor?
Anlaşılıyorki mesele Kürdistan’a ait olan temel hakları reddetmektir.
HDP ve dolayısyla katılanlar başka halkların devlet kurması, kurtuluş mucadelesi, ulusların kaderini tayin hakkının yanında olunuyorsa somut olarak Kürdistan’a vurgu yapmaları gerekmez mi?
Üstelik HDP’nin asıl bileşeni Kürtlerdir.
HDP’nin program eleştirisine devam edeceğiz.
Dursun Ali Küçük-25.4.2014
(1), (2),(3)-Halkların Demokratik Partisi Programı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
13301 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:08:12:26