Son 3 yıldır Kürtler ulusal bilinçte bir patlama yaşadılar. İŞİD saldırıları, Irak’ın fiilen 3’e ayrılması, Kürdistan federasyonuna yapılan işgal saldırısı, Kobani ve buna karşı Kürdistanlıların direnişi ve başarısı ulusal bilinçte denilebilir ki bir patlatma yaşattı.
Kürdistan halkının birlik konusunda ilk defa olumlu yaklaşımları ve aşağıdan birlik talepleri güçlendi.
Kürdistan federasyonunun bağımsızlıkla yüz yüze gelmesi ve Batı Kürdistan’ın önemli oranda işgalden kurtulması ve bir fiili durum yakalaması Kürtler adına yazılacak ulusal bilinç gelişmeleridir.
Kürdistan Federasyonu Koalisyon güçlerinin gözde müttefiki durumuna geldi. Batı Kürdistan-Rojava en sonunda koalisyon güçleri ile ortak hareket edecek düzeye gelmesi başarıdır. Yine Doğu Kürdistan da ulusal başkaldırı ve direnişin yeniden şekillenmesi büyümeye başlıyor.
Kuzeyde Türkiyelileşme çağrılarına ne TC cevap vermedi ve kabul etmedi, ne de Kürdistanlılar bu projeye yattılar. Kürdistan\'ın diğer parçalarındaki direnişler ve başarılar Kuzey Kürdistan’ın köreltilmek istenen ulusal bilincini ve Kürdistaniliğini canlandırdı. KCK ve HDP nin söylemlerine ve İmralının ulusal bilinci aşağı çekme projelerine karşı pratik bence onları aşmıştır.
Ulusal siyaset, Diplomasi ve ittifaklar politikası geri...
Kürdistan halkı ve ulusu direnişçi ve savaşçıdır. Batı bile Kürtlerin savaşçılığından yararlanmak istiyor. Kürdistani politika olursa Kürdistan’da Batı ile doğru ittifak ve müttefik politikalarını geliştirir.
Kürdistan’ın bağımsızlığı ve devletleşmeye yer vardır. Doğru bir diplomasi politikası yürütülürse Kürdistan için her konuda başarıya ulaşma yolu açılmıştır. Açılan diplomasi yolu kullanılacağına bazı partiler sömürgecilerin diplomasi poltikasına endekleniyor. Kürdistan özgürlüğü ve bağımsızlığına zarar veren bir tutumdur bu.
Hala sömürgeci devletleri Kürdistan işlerine karıştırmak yanlıştır. Buradan bir yarar değil, zarar çıkacaktır. Bölge devletleri elinden gelirse Kürdistan mücadelesi ve kazanımlarını yok etmek ister.
Halkın fedekarlığına ve Kürtlerin savaşçılığına rağmen ulusal bir siyaset yani Kürdistani siyaset esas alınmayınca pratikte kazanılan ulusal kazanıma dönüşmüyor.
Kürdistani çıkarları ve amaçlarını hemen her partinin önüne koyması lazım. Bunlar her partinin uzlaşaçağı asgari müştereklerdir. Asgari müştereklerde anlaşmayan kimi partiler sözüm ona sanki önüne daha büyük hedefler koyduklarını söyleyerek boşa kürek çekiyorlar. Yani sen ilkin Kürdistan\'ı kuracaksın ve statü sahibi yapacaksın. Temel amacın bu olur. Bu yapılmadan özgürlük ve demokrasi için söylenenler boş bir hayal olmaktan öteye geçemez.
Halkın savaşçılığına rağmen Kürdistani siysetten hala uzak olanlar ve kaypak yaklaşan parti ve örgütler bulunmaktadır. Kürdistan’ın bağımsızlığı, özgürlüğü ve devletleşmeyi her partinin önüne koyması şarttır. Kürdistani amaçlar her partinin gündemine oturmalıdır. Bağımsızlık ve devletleşmeyi savunmayan ve bunun için çalışmayanlar köle olmaya mahkümdür.
Demokrasiyi özgürleşen bir Kürdistan\'da geliştireceksin, özgürlükleri statü sahibi bir Kürdistan’da gerçekleştireceksin. Devletleşmeni dayatacaksın. Bağımsızlık ve devletleşmeyi ve özgür toprakları halk istemektedir ve bunun için savaşmaktadır. Ulusal ve Kürdistani siyaset olmayınca birlikler zor olur ve çağrılar havada kalır.
Kürdistan federasyonuna saldırılarda ve Kobani direnişinde Kürdistan halkı fiilen ulusal birlik için birbirine yaklaştı. Bunun gereklerini yapmayan Kürdistan için yola çıktığını söyleyen partilerdir. Ulusal bilinçte son yılların patlamasını yaşadık dedim ya, işte bu birliğe ve ulusal siyasete dönüştürülebilirdi.
Partilerin ezici çoğunluğu yaşanan pratiğe ve başarılara göre işi geriye çekiyor ve soğutuyorlar. Partiler gelip geçicidir. Kürdistan\'a ve halkımıza hizmet ettikleri ölçüde varolurlar. İlla da yaşasın lider ve partiler diyeceksek; Yaşasın Kürdistan diyelim! Yaşasın bağımsız, birleşik ve demokratik Kürdistan diyelim! Başta yaşasın Kürdistan demeyen, yaşasın ben diyorsa, bu ulusal bir zaaftır.
Parçalanma parçacılığı hizmet etmemeli
Kürdistan’ın bölünmüşlüğü ve parçalanmışlığı ve farklı devletlerin sömürgesi olması Kürt ulusal bilinçlenmesine ciddi darbeler vurdu ve yaralar açtı.
Bundan kurtulmak için hiçbir Kürdistan partisi geri cephesini sömürgeci diğer devletin egemenlik alanında oluşturmamalıdır. Bu ister istemez geçici bir yararlanma olsada parçalar ve partiler arasında ulusal uzlaşmaya darbe vurur. Geçmişte bu tür ciddi hatalar çok yapıldı ve halada devam edenler var. Bu tür durumlar ulusal bilinci zayıflatır ve sömürgecilerin işine gelir.
Kürdistan Federasyonunun kuruluşu ve bağımsızlığı gerçekleştirecek gelişmeleri yakalaması önemli bir kazanımdır. Bu kazanıma her parçadaki Kürdistanlılar sahiplenmelidir. Batı Kürdistan Suriye işgalinden fiili olarak kurtulmuştur, fiilen statü sahibidirler ve federasyonlaşmaya gidebilirler. Bu kazanımı da sahiplenmeliyiz.
Genel bir ulusal birlik hala uzak görünmüyor, öncelikle parçalarda birlik sağlanırsa genel bir birliğin yolu daha kolay açılır. Partilerin genel birlik çağrılarını samimi bulmuyorum. Hele her parçaada birlik sağlayın sonra daha büyük hedefe genel birliğe yürüyelim.
Son söz:
Bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan amacına her Kürdistanlının kilitlenmesi önemlidir. Kürdistanın devletleşmesi, heralanda kendi iktidar ve yönetim organlarına kavuşması ulusal bilincin temel şartlarından biridir. Kürdistan ordusunun her parçada kurulması hayati önemdedir. Her parçada birlik ve her partinin özgürce ve kardeşçe çalışma hakkına saygı gösterilmesi, düşünce ve örgütlenme özgürrlüğünün de bir gereğidir. Her Kürdistanlı için Kürdistani amaçlar öncelikli olmalıdır. Bu ulusal bilincin ve ülke olarak özgürleşmenin temel şartıdır. Devletleşmesek köle olarak değişik biçimlerde yaşamaya devam edeceğiz. “
Demokratik sömürgecilik”in parçası olmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet, demokratik ve islami sömürgecilikleri kardeş olarak göremeyiz ve bunların insafına sığınamayız. Bu tür görüşler ileri sürmek ulusal bilinci zayıflatır. Demokrasi ve özgürlükleri Kürdistan da yaşamak ulusal bilincin bir gereğidir.
*** Yazarımız Dursun Ali Küçük\'ün bu yazısı, yazarımızın sitemizde yayınlanması için Zernews\'te Faruk Bedirxan tarafından gerçekleştirilen röportajdan derlenmiştir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.