*Bu savaşı AKP ve TC dayattı...
KCK pekte hazır olmadığı bir savaşın içinde kendisini buldu. Teknik olarak şüphesiz hazırlıkları vardı. Siyasal boyut ve iktidar açısından ise hazırlıksızdı.
AKP ve TC, amaç olarak Kürdistan’da silahlı güç istememe üzerine stratejisini kurmuştu. Tek amaçları gerillayı dağdan indirmekti. Bu strateji tutmayınca ve seçimlerde başkanlık güme gidince tek amaçları savaştı. Aslında istedikleri planlar yolunda gitseydi, gerilla silahsızlanmayınca yine savaşı başlatacaklardı.
KCK dayatılan bu savaşı mecburen kabul etti.
Kirli savaşa karşı Kürdistanlıların meşru direniş haklarını kullanmasını hiç kimse yadırgayamaz.
Sömürgeciliğin yok edilmesi ve işgal orduları ve güçlerinin Kürdistan’da çıkarılması, özgür olan her ulusun hakkı olduğu gibi, Kürdistan’ında hakkıdır.
*KCK savaşının amacı yoktur...
Amaçsız sürdürülen bir savaş kazanılamaz ve intihardır. Demokratik Türkiye amaç yapılınca Kürdistan’da ne için savaşırsın?
Kürdistan ve Kürtler açısından Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi tamamlanmadı. Barışçı, demokratik, sivil direniş ve meşru savunma içerikli her direnişle bu mücadelenin sonuca götürülmesi gerekir. Şüphesiz ki geçmişteki gibi ulusal kurtuluş hareketlerinin tekrarı biçiminde bu mücadele sürdürülemez.
KCK, TC’nin kirli savaşına karşı savaşıyor, bir dereceye kadar bu durum anlaşılırdır.
Ama bu savaşın amacı ve hedefini ise açıklayamıyor.
Demokratik Türkiye için savaş sürdürmek intihardır. Türkiyeli ve Türk olanlar demokratik Türkiye için savaşmıyorsa, bunun adına savaşmak Kürdistanlılara düşmez.
Bağımsızlık amacından vazgeçildi, devletleşmeye açık karşı çıkılıyor. Federasyon ve konfederal Kürdistan istenmiyor.
Demokratik Özerk Kürdistan’da açık olarak belirtilmiyor.
Geriye yuvarlak olan “demokratik özerklik” ve “özyönetim” kalıyor ki, belirsiz ve yuvarlak hedefler içinde savaş yürütmek, kazanılmayacak bir savaşa girişmektir.
Amacı belli olmayan savaş savaş olmaktan çıkar.
*AKP ve TC’nin minderinde güreşmek mi?
AKP ve TC’nin “çözümü” olmadığı netti. Bunu açıkça belirtmekten çekinmiyorlardı.
Siyasal ve ulusal ve iktidarlaşma hedeflerin ve düşüncelerin olmayınca devletin dayattığı savaşı veya yeniden alevlendirdiği savaşı kabul etmek zorunda kalırsın ki, kimi noktalarda onun minderinde güreşmek olur.
O zaman savaşılmak isteniyorsa en başta Kürdistan ve Kürtlerin kurtuluşu ve özgürlüğü, iktidarlaşması vb konusunda net düşünce ve politikalar ortaya koymak elzemdir.
Yoksa “yeni formatlar” yemek kaçınılmaz olur.
*”Demokratik özyönetim devrimi” ve özyönetimlerin ilanı;
Bir şeyi pratiğe geçirmek istersen açık belirteceksin.
Tarihte uygulaması yapılan özyönetimler, bir halkın kendi kendisini yönetmesi de iktadar içeriklidir. İktidarı hedefe koyar.
Lafa gelince “devlet ve iktidar istemiyoruz” diyorsunuz.
Üstelik özyönetimlerin ilanını seçilmiş belediye başkanlarına yaptırmak yanlıştır.
Özyönetim ilanını siyasi partiler ve siyasi kesimler yapar. İdari, siyasi, hukuki ve kültürel egemenliğini ilan eder. Herkesimde katılabilir.
Belediye başkanlarına yaptırıp uygulaması olmayınca da belediye başkanını hedef durumuna getirmiyor musunuz?
Duran Kalkan; “demokratik özyönetim devrimi”nden söz ediyordu. Savaşın amacını böyle açıklamak istiyordu. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi terkedilince Kürdistan devriminden vazgeçildiğini sanırım herkes farketmiştir.
*Botan-Behdinan Savaş hükümeti
Botan-Behdinan savaş hükümeti ilan edildi. Bu durum tutmadı. Şehir ayaklanmaları ve halk ayaklanmaları planlandı, gerçeğe uygun olmadığı için yürümedi. KUM ilan edildi ve hemen dağıtıldı. Kürdistan sürgün parlamentosu ilan edildi ve kaldırıldı. DTK adına Aysel Tuğluk “demokratik özerklik” ilan etti, ilan edişi ile bitişi bir oldu.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Geçmiş pratikten ders çıkarılmadan özyönetim ilanına gidişin altı boştur ve bu gidişle tutmaz.
Kürdistan halkının kendi kendini yönetmesi ve kendi iktidarına ve meclisine sahip olmasının yanındayım. İktidar hedefli olacaksa adına özyönetim denilen şeyin gerekleri yapılacak duruma gelmişse bundan da yana olurum.
“Görünen köy kılavuz istemez”. Özyönetim ilanlarının boşa çıktığını şimdiden söyleyebilirim. Ciddi değilseniz halkı ezdirmenin bir anlamı yoktur.
Ciddi bir stratejik hata içindesiniz. Ve Bir bakıma ilanlarda tekrarı yaşıyorsunuz.
Şehir gerillacılığı hala ortada yok. Savaşta kullanılan teknik vb. artmıştır. Savaşta ağırlıklı olarak tekrardır. Üstelik kontrol edilmeyen şeylerde vardır.
*Savaş devletleşmek ve bağımsızlık için olur...
İşgalci güçleri tasfiye etmek, sömürgeciliğe son vermek meşru savunma haklarından biri olan savaşta gerekli olabilir. Federasyon, Konfederal Kürdistan vb içinde ihtiyaç durulabilir. Kürdistan’a ve Kürtlere, Türklerin ne hakları varsa onu sağlamak için denenebilir.
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ile önemli bir noktaya gelindi. Gerilla gerektiği kadar rolünü oynadı. Kır gerillacılığını aynen tekrarlamak olmaz. Savaş olacaksa yeni farklı strateji ve taktiklerin kullanılması gerekir.
Üstelik TC savaşı yeniden alevlendirdiğinde KCK de karşı eylemlere başladığı bir sırada KCK konseyi yaptığı açıklamada “savaşla Kürt sorununun çözülmeyeceğini” belirtiyordu. Kısa bir dönem önce “silahlı mücadelenin miadını doldurduğunu” söylüyordu.
*Düşünce ve politika, strateji net olacak...
Sadece savaş konusunda değil, Kürdistan ve Kürdistan’ın kurtuluşu, toplumumuzun özgürleşmesi için düşünce ve politikalarınız, stratejinizi değiştirmeye ihtiyacınız vardır. Müttefiklerinizi yeniden belirlemeye ihtiyaç vardır.
Gerillanın silahsızlandırılması amacına ilan etmeseniz de tavır koydunuz. Bu olumlu bir yaklaşımdır. Ama bu “çözüm süreci” altında politika ve düşünce alanında bir dizi çözülmeyi yaşadınız. Asıl bu konularda kendinizi düzeltmeniz gerekmez mi?
15.9.2015
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.