Tarihi fırsatlar kaç on yılda bir gelir. Bunları tepersen Türk, Fars ve Arap sömürgecileri seni ayakları altında ezerler.
Kürdistan-Güney Kürdistan fiilen bağımsızlaşmıştır. Geriye bunu bir statüye bağlamak ve uluslarası meşruiyet kazandırmak kalıyor.
Güney Kürdistan başkanı ve partileri bağımsızlık için referanduma gideceklerini ve bunu halkın onayına sunacaklarını belirtiyorlar. Bu, doğru bir karardır. Halka sorulmalıdır. Halk bağımsızlık kararını verirse uluslararası kamuoyu ve demokrasiden yana güçler eğer demokrat ve halkın oyuna saygılıysa buna “evet” diyeceklerdir.
İran; Kürdistan’ın bağımsızlığını katiyen tanımayacağını belirterek tehditlerde bulundu. Maliki aynı bağlamda konuşuyor ve referanduma gidemezsiniz demektedir. Türkiye karşıdır ama diğer yandan enerji yollarını garantiye almak istemektedir. Esad hala zor durumdadır ve Bağımsız Kürdistan’ı tanımayacağı çok açıktır.
****
GÜNEY KÜRDİSTAN FİİLEN KOPMUŞTUR
Irak denilen eski devlet kalmadı ve fiilen üçe bölünmüştür. Şii ve Sunni Arapları birleştirmek zordur. Güney Kürdistan’da artık Irak devlet birliğini sağlamak için çalışmayacaktır. Doğrusu Güney Kürdistan’ın Kerkük vb “tartışmalı” sayılan yerlerin katılmasıyla savunmasını güvenceye alması kalmıştır.
Irak’ta Arap partilerinde demokratik sayılan bir güç yoktur. Şii ve Sunni İslamı kullanmaktadırlar ve bu eksende Arap milliyetçiliği yapmaktadırlar. Devrimci ve demokrat güçler zayıftır ve ciddi bir örgütlülüğü bulunmamaktadır.
Salih Müslim ve bazı Kürtler , Irak’tan ayrılmayı doğru bulmuyor. Salih Müslim Rojava Kürdistan’ın savunmasını güvenceye almalıdır. Kendilerinin kaçırdığı fırsatları başkalarının da kaçırmasını istiyorlar. Üç kanton kurulmuş. Fiilen bir statü olsada açıklama ve ilan edilen ciddi bir statü değildir.Üç kanton Suriye’nin demokratikleşmesini bekleyecek.
Unutmayın, Esad mezarlıklar ve harebeler üzerinde oturmaktadır. Tıkanmıştır.Oradan demokrasi çıkacağını bekleyenler avucunu yalar. Ben, bazı arkadaşlarla konuşuyordum. Esad zor durumdadır. Böyle bir durumda PYD statü için anlaşma yapmalıydı. Niye yapamadıklarını anlamış değilim. Esad düze çıksın, mecburen bazı şeylere katlanır. Güçlenince Kürtlere yüklenir. Şimdi Güney Kürdistan’a kendi siyasetsizliğini salık veriyorlar. Bu durum, Güney Kürdistan’ın yararına değildir.
Güney Kürdistan fiilen kopmuştur. Yeniden onu Irak’a yamalamak Kürtlere hiç düşmez.
***
ABD, AB ve hatta Rusya sonuçta Kürdistan’ın bağımsızlığını tanıyacaktır:
Irak’ı birleştirmek demeçleri ve görüşmeleri olsa bile Irak’ı birleştirmek zordur. Arap partileri açısından insanın bir değeri yoktur. Çok kötü uygulamalar ve politikalar izlemektedirler. İŞİD daha şimdiden ne kadar kötü amaçlı olduğunu göstermiştir. Maliki ve Şİİ İslam siyaseti Saddam’ın yaptığının tersini yapmaya başladı.
Irak birleşemeyince ABD ve AB, Rusya vb bu duruma razı olmak zorunda kalabilirler. Bu arada Ortadoğu’un en sakin ve güvenlikli yeri Kürdistan’dır. Kaçınılmaz olarak ABD ve AB hatta Rusya vb Kürdistan’ın bağımsızlığına saygı göstermek zorunda kalırlar.
ABD ve Batı açısından en önemli müttefik Kürtlerdir. Sanırım yaşanan gelişmelerden sonra bunu görmemezlik yapamazlar.
Koşullar ve politik gidişat Kürdistan’ın bağımsızlaşması ve tanınmasını güçlendiriyor. Kerkük vb yerlerin katılması ile Kürdistan dünya petrol satışlarında ilk sıralara yerleşecektir.Kim olursa olsun bu petrolü uluslararası alanda değerlendirir.
Türkiye Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı olmakla birlikte fazla gürültü koparmıyorlar. Enerji hatlarını önemsiyorlar. Bunlar olmadımı TC ekonomisi çok kötüleşebilir bir anda.
***
Görev ve sorumluluk duymak; Kürdistan’ın bağımsızlığının yanında olmaktır. Destek vermeyenler ise hiç değilse köstek olmasınlar.
Fiilen bağımsızlığı yakalayan ve Irak’la ilişkileri kopan Güney Kürdistan’ın bağımsızlığına kavuşmasını teşvik etmeliyiz. Bu konuda yetersiz davranan Güney Kürdistan partileri ve kesimlerini uyarmalıyız.
Şii veya Sunni Araplardan birinin yanında yer almak ve Irak’ın bütünlüğü için çalışmak Kürtlere ve her siyasi görüşten Kürtlere düşmez. Bunu yapan sömürgecilerin oyununu oynar. Koşulları tepen siyasi bir körlük yaşar.
An yakalanmıştır.
Haydi iş başına demeliyiz. Herbirimiz Kürdistan’ın bağımsızlık kazanması ve devletleşmesi için bir yerlerden tutmalıyız.
Şimdi iki “çizgi” yarışmaktadır. 1. Dünya savaşında Kürdistan için fırsat doğmuştu. O zaman zayıf olsada bazıları bağımsızlık ve ayrılmak istiyordu. Bir kesimde belkide çoğunluk egemen sömürgeci devletin birliği için çalıştılar. Neticede fırsatlar kaçtı. Kürdistan kötü bir cendereye alındı.
Şimdi durum aynı. Kürdistan hayali ve bağımsızlık, ayrılmak çoğu Kürtlerin hayalidir. Ayrılmayalım diyenler tam hak eşitliği olmadan sömürgeci devletle birliği savunuyor. Bu görüş tarihte kazık yemiştir. Ders çıkarmamıştır. Bizi yeni hayal kırıklıklarına ve tarihi kazıklar yemeye devam etmeye çağırıyor.
“Birlikçi” görüşler işbirlikçidir.Cidi bir statü ve tam hak eşitliği ve hatta ciddi temel bir talep kazanmadan bunu yapıyorlar ve bu, esirliğe devam etmek çağrısıdır. Uğursuzluğun yeni bir sesidir.
Bana göre Kürdistan’ın kaderini tayin hakkını ve bağımsızlık hakkını çöp sepetine atanlar, çöp sepeti olmuştur. Herkesi çöplüğe çağırmaktadır.
Hatip Dicle’ye geçmişte saygı duyardım. Şimdi bana göre çöp sepetindedir. Ciddi bir tavır değişikliği yapmazsa çöp sepetinde kalmaya devam edecektir. Kimse bir halkın ayrılma hakkını elinden alamaz. Sömürgeciler ancak bunu yapmaya çalışır, onlar bile Kürdistan’ı tarihe, mezara gömmeyi ve çöp sepetine atmayı başarmadılar.
Bağımsızlığa karşı çıkılamaz. O bir ülkenin ve ulusun hakkıdır. Yeri ve zamanı geldiğinde bunu kullanabilir.
Ya bırakın bizi karılaştırmayı. Ayıptır, günahtır. Kadınların başanma hakkı hemen hemen bütün anayasalarda var. Kürdistan’ın boşanma hakkı BM, uluslarası çeşitli antlaşmalarda var. Boşanma hakkına bile karşı çıkan Kürdistan’a hiç bir statü istemeyen kişidir. Hakka bile karşı olan fiiliyatta bağımsızlığın tam karşısında yer alır.
Tam hak eşitliği yakalanmadan birliği savunanlar işbirlikçidir. Türkler ve Kürtler aynı haklara sahip olsun, bu koşularda tam hak eşitliğine dayanan birliklerden yana olurum. Bu olmadan birlikçi kesilenlerin Güney Kürdistan’ın bağımsızlığına burun kıvırmalarını gayri ciddi buluyorum.
Kimileri, Barzani’yi kötüleyerek bağımsızlığın önüne geçiyor. Kürdistani partiler güneyde bağımsızlık istiyor.Buna neden burun kıvırıyorsunuz?
Kimileri, Güney Kürdistan ABD işbirlikçisi felan diyor. Buradan kalkarak bağımsızlığı kıötülüyor. Bu dünyada kurulan bütün yeni devletlere bakınız, tarihi fırsatlar yakalandığı koşularda destekler bulmuştur. Filistin devletini destekleyenler Filistin’in küresel güçlerle bağlarını keseceğini mi sanıyor?
HDP programında Filistin’in bağımsızlığı tanınıyor. Şimdi Kürdistan yönetimi ve partileri bağımsızlık çağrıları yapıyor, bağımsızlık için referanduna gideceklerini belittikleri halde HDP’den çıt çıkmıyor. Ne aymazca tutum. Dünyanın başka bir yerinde yeni bir devlet doğsa veya kurulsa tanırlar.Sıra Kürdistan’a geldimi üç maymmunu oynarlar.
Kimileride hücreye girmiştir. Uzunluğu ve genişliği bellidir. Herkesi kendi odalarına uydurmaya çalışırlar. “Sende benim gibi ol, benim gibi yap veya benim gibi düşün” demektedirler. Buna uymayanı kabul etmezler.
Bu türden veya benzer düşünceler Kürdistan ve halkımızın yararına değildir.
***
Bağımsızlığı halka sunsunlar:
Bağımsızlık kararını halk almalıdır ve halka sorulmalıdır. Halkın kararına ise içte ve dışta herkesin saygılı olmasını beklerim.
Hatip Dicle’yi bir kez daha anayım: İMC TV e yaptığı açıklamda siyasiler bağımsıslık kararını halka sunmasınlar demiştir. Çünkü halka sunulursa bağımsızlık çıkar.
Hani çok demokrattınız. Siyaseti halk için yapıyordunuz. Burada şu sonuç çıkıyor: Kendileri halka sunmadan herşeyi yapıyor. Siyasetçileri Güneyde basiretsizliğe çağırıyor. Bunlarda çöplük siysetine girer.
Birde İran’ın Kürdistan adında bir eyaleti varmış. Herhalde orada çok şey olduğunu sanıyor. Sadece adı var.Hiç bir yetkisi yok.Eğitimden tutalım tüm şeyler Farsçadır. Gerisini zaten yazmayayım. Erdoğan İran’ın yaptıklarını yapıyor; Kürtler var ama hakları yok.
Son söz: Kürdistan bağımsızlığı kapıya dayanmıştır.Geriye kapıyı açmak ve içeri girmek, inşa etmek kalıyor.
Adamın biri cennete gitmek için dünyada hiç bir günah işlemez.cennete gitmek için yanıp tutuşur. Sonra sıra cennete gitmek için gelip çatar. Her gelen kapıyı açıp içeri giriyor. Cennete veya ceheneme gönderiliyor. Bu adam ise kapının önünde cennete gitmeyi beklemeye devam ediyor.
Eh sonuçta niye gidemediğini merak ediyor. Azraile sorunca, oda “sen kapıyı açıp içeri girmiyorsun ki” diye cevap verir.
Kısaca kapıyı açmak veya kapatmak bizim elimizdedir.
Dursun Ali Küçük-10.7.2014
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.