Düşüncelerimi kısa ve net yazıyorum.
[*]Erzurum da HDP’ye miting yaptırılmadı.
Arabalar yakıldı, galeyana getirilen kitle HDP destekçilerine saldırdı ve yaralılar oldu. Polis müdahale etse de tezgahlanmış bir saldırı olduğu ortaya çıktı.
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erzurumda ırkçı ve faşist kitlenin saldırılarına “demokratik tepkilerini kullanmışlar” dedi.
Erzurum’daki saldırganların hiç biri tutuklanmadı.
Buda gösteriyor ki, bu işi yaptıran devlettir.
[*]Amed Mitinginde Demirtaş konuşmaya hazırlanırken iki bomba patlatıldı, epey yaralı ve şehit düşenlerinde olduğu haberi geliyor.
Bence buda devlet işidir ve uzmanlaştırılmış piyonlarına yaptırdılar.
[*]Devlet HDP ne derse desin ve ne kadar şirin görünmeye çalışırsa çalışsın Türkiyelileşme biçimini bile kabul etmiyor.
[*]Çözüm ve barış süreci denilen şey sürece yayılmış bir tasfiyenin adıdır.
AKP ve devlet hiç bir zaman barış ve çözüm için adım atmamıştır.
[*]HDP’nin barajı aşmaması için her tür oyun düzenleniyor.
Devlet HDP’nin barajı aşmasını istemiyor.
AKP iktidar olduğuna göre hiç istemiyor. Türkiyelileşmiş barajı aşan bir HDP’de görmek istemiyorlar.
HDP’ye yönelik eleştirilerimi tekrarlamayacağım. Bu gün yeride değildir.
Erdoğan, kendi hukuk kurallarını bile ayaklar altına alıyor. TC cumhurbaşkanı sıfatı ile partizanca meydanlara çıktı. 400 milletvekili ile tek başına diktatörlük istiyor.
Tabi AKP, CHP, MHP, Gülen cemaati arasında iktidar kavgası sürüyor. Bu kavgada HDP’yi kullanmak isteyenler var, bu oyuna gelmemek önemlidir.
HDP bunlara karşı dikkatli olmak zorunluluğuyla yüz yüzedir. Unutmasın ki, kendisine verilecek oylar çoğunlukla Kürtlerden gidecektir. Bu oyların bir bölümü HDP projesini onaylamadığı halde verilecektir, Kürt kimliği için verilecektir.
[*]Ortada “çözüm ve barış” olsaydı, HDP’nin barajı geçmesinde rahatsızlık duymayacaklardı.
Ne devlet rahatsızlık duyardı, nede AKP ve diğer resmi partiler.
CHP, MHP ve Cemaatin sessizliği AKP’yi iktidardan düşürmek sonra HDP ile hesaplaşmaktır.
HDP’nin barajı geçmesi korkusu devleti ve AKP’yi sarmaya başladı. Çünkü marjinal düzeyde ve barajı geçmeyecek şekilde idare etmek gayreti içindedirler.
Barajı geçmesi iktidar dengelerini sarsacaktır.
Erdoğan, bırak başkan olmayı, Cumhurbaşkanlığı tartışılır hale gelecektir. AKP için ciddi bir iniş başlayacaktır.
CHP ve MHP ve Cemaat yeniden kolları sıvayacaktır. İç iktidar kavgası ve pastadan pay alma iktidarı güçsüzleştirmeye yol açar. Çelişkileri ve kavgaları yeni boyutta devam edecektir.
[*]Kürdistani bir mücadele için yeni fırsatlar ortaya çıkar, Kürdistani statü bilinci ve destekçileri artacaktır.
[*] SÖMRÜGECİ PARTİLERE OYUNUZU VERMEYİNİZ..
AKP, CHP, MHP ve Milli-ittifaka verilecek her oy soykırımcınızı ve celladınız desteklemektir.
Devletin resmi partilerine oy vermeyiniz. Bunların hangisi iktidar ve hükümet olsa Kürdistan politikası ve Kürtlere yaklaşımı benzer olacaktır. Kürtler üzerindeki zulümlerini sürdürecektir. Aslında hepsi denenmiştir. Sorun Kürdistan olunca bu devlet partilerinin hepsi aynıdır ve birleşirler. Çünkü Kürdistanı sömürge ve işgal altında tutma politikası devlet politikasıdır. Gelen bu partilerde uygulayıcısı olurlar.
AKP, CHP, MHP ve Milli ittifak’a vereceğiniz her oy size katliam, zulüm, baskı, işkence, yoksulluk, ezilme, sömürülme olarak geri gelecektir.
Tercih şüphesiz ki sizindir. AKP, CHP ve MHP oy vermeyiniz demem bir ricadır.
Bunlar devletin partileridir. Birbirlerine atıp tutmalarına ve seçimlerdeki vaatlerine bakmayınız. On yıllardır bizlere, Kürdistan ve Kürtlere, Alevilere, yoksul kesimlere, Türkiye halkına, öteki halklara benzer politikalar uyguladıklarını biliyoruz ve yaşıyoruz.
Vitrin ve lafları değiştiriyorlar, biraz ilerliyormuşlar gibi gösteriyorlar, yerlerini sağlamlaştırınca eskiyi aratmıyorlar.
Oylarınızla bu ırkçı, faşist, resmi devlet partilerine bir ders verebilirsiniz..
Seçimler ve parlamento değerlendirilir ve bir mevzi olarak kullanılır ama çözüm ve kurtuluşu TBMM’sinde beklemekte saflık olur.
Bunu gözeterek Kürdistan’da sömürgeci partileri mezara gömmenin zamanı çoktan gelmiştir ve geçiyor bile. Öyleki bu işgalci partiler “biz Kürtlerin de temsilcisiyiz” demesinler.
[email protected]
Dursun Ali Küçük-5.6.2015 Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.