Ortadoğu’da taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor…
Ama öte yandan Ortadoğu’nun dizayn edilmesi sanırım uzun bir zamanı alacak.
Kürtler açısından söylersek, altın fırsatları ve koşulları yakaladıkları bir dönemi yaşıyorlar.
IŞİD ile her alanda Kürtlerin yürüttüğü savaş onları dünya gündemine oturttu.
Fırsatlar ve koşullar; eğer kullanırsan altın değerinde kıymeti vardır.
Ama koşullara baktığımızda Kürt siyaseti ve partileri bir dağınıklığı hatta tarihi sorumsuzluğu sergiliyorlar.
Birlik yapınız derken, kimse kendi amacından ve hedefinden vazgeçin demiyoruz.
Kürdistan’ın asgari koşullarında dayanışma ve ittifak kurunuz ve birbirinizin aleyhine çalışmayın diyoruz.
Böyle sürerse fırsatları nasıl değerlendireceksiniz?
Büyük olana değil, küçük olan ve benim olana tenezzül etmek, “küçük olsun benim olsun” demek bir gafletin öyküsüdür.
Bu öyküyü tarihte çokça yaşamışız.
Bir parça başka parçanın kazanmasına yardımcı olmalıdır.
Başka türlü peşmerge ve gerillanın, YPG vb silahlı kuvvetlerin ve gençlerin canlarını ortaya koyarak ortaya çıkardığı siyaset malzemelerini tepe tepe harcarsınız.
Kürtlerin önünde iki büyük tehlike vardır.
Çokça vurguladığımız gibi biri TC ve diğeri İran’dır. Irak ve Suriye Kürtlerin sorunlarını istedikleri gibi çözmelerini istemezler. Ama mevcut durumda kendilerine çare olmadıkları için pusuları beklemektedirler.
TC, IŞİD’i kullandı ve Rojava Kürdistanı ve Kürdistan Federasyonunda Kürtlere karşı sürdü. Kuzey Kürdistan’da ha keza kullanmayı sürdürüyor. TC, Stratejik derinlik ve Yeni-Osmanlıcılığı Kürtlere karşı savaşarak elde etmek istedi. Kürtlere her yerde savaş içindedir. Bu savaş bazen dolaylı, bazen doğrudan ve Kuzeyde soykırım uygulayacak, Kürdistan’ı insansızlaştıracak şekilde devam etti.
Stratejik derinlik çöktü. Davutoğlu’nun harcanması bunun işaretiydi. Bölge gücüde olamadı. Denile bilirki, bir yönüyle klasik TC ‘ye dönüş yaptı.
İsrail ve Rusya ile anlaşması, Kürtlere karşı savaşına destek arayışıdır. Öte yandan ekonomi dibe vuracaktı. Ekonominin iyice kötüleşmesi Erdoğan ve AKP’ni sonu olacaktı.
Velhasıl uzatmadan, TC asıl pozisyonunu Kürtlere karşı her yerde açık ve gizli savaş biçiminde almıştır. Buna devam etmektedir.
Düşünün TC devleti bir yerde yapamadığını bir diğer yerlere taviz vererek, hatta diz çökerek elde etmek istiyor.
Aynı şekilde İran’da Kürtlere karşı benzer bir savaş içerisindedir.
Kürt siyasetleri bir dizi gelişme ve olumlu koşullara rağmen ne birbirlerine taviz veriyorlar, ne de dayanışma ve işbirliğine yanaşıyorlar. Bazıları Kürdistani amacı bıraktığı için bunu yapmıyor, bazıları da dar parti ve lider çıkarları için yapamıyor.
Hey hayat gelde bunları bu siyasetlere anlat. Siyasette esneklik ve uzlaşmalar şarttır. Devletler işine geldi mi bunu yapıyor.
Kürt siyasetinden bazıları özellikle hiç esnemiyor. Birbirleriyle uğraşıyorlar. Kürtlerin birliğinden çok sömürgeci güçlerden veya egemen uluslardan bazı kesimleri tercih etmek tam siyaset iflasıdır.
Ne derseniz deyiniz, Kürdistan ve halkına karşı aslında bilerek veya bilmeyerek suç işliyorsunuz.
Tarihe de böyle geçecektir.
Hala fırsatlar elden kaçmamışken gelin bu talihsiz konumlanmadan vazgeçiniz.
Kötülüklerinizi başka bir Kürt partisini suçlayarak aklayamazsınız.
Hatta öyle davranışlar var ki, Kürtler için en büyük iki tehlikeli gücün pozisyonu kolaylaştırılıyor.
Kürtlerin başarıya istenilen düzeyde gitmemesinin başka bir nedeni de iç tehlikedir
“Ah anam ahhhhhhhhhhhhhhhhhh
Çevresindeki komşularını kurtaran kendini kurtaramayan Kürtler.....
Kapıları başkalarına açan kendine açmayan Kürtler...
Açılan kapıları hatta tekmeleyen Kürtler....”
Evet bu gün açılan bazı kapıları tekmeliyoruz. Örnekleri vermekle bitmez.
ABD ve batılıların Kürtler için sıkça tekrarladıkları bir söz vardır:
“Kürtler birlik olursa istediklerini alırlar”
“Kürtler birlik olursa devlet kurarlar”
Bence bu sözü yabana atmamak lazım. Türkiyeci, Irakçı ve İrancı davranan Kürtlerin hoşuna gitmez bu söz.
Kimileri de “emperyalistler bizim birliğimizi mi ister” derler.
Evet, kimse kimsenin kaşına gözüne hayran değildir. Bu işin bir yanı.
Ama, size tarihi bir örnek vereyim:
ABD, Güneyli güçlere ‘DP-YNK’ bir zaman şunu demişti: “Birlik olursanız yardım ederim, birlik olmazsanız yardımları keserim” demişti.
Evet, KDP ve YNK bundan sonra uzun sürecek birlik ve ittifak oluşturdular. C.Talabani Irak cumhurbaşkanı, Mesut Barzani Kürdistan başkanı oldu. İmkanlara kavuştular.
Şimdi Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı kapıdadır. Kürt partileri birlik olursa hemen bağımsızlığını ilan ederler. Birlik oluşturmada kim ne kadar hatalı ayrı bir yazının konusudur.
Ama en başta Kürdistan’ın bağımsızlığı ve bağımsızlık referandumu için anlaşacaklar. Goran bu konuda oyunbozanlık rolünü üstlendi, YNK gereken önemi vermedi. KDP bağımsızlık dedi ama birliğe giden yolda gereken adımları atmadı.
Birlik olunup bağımsızlık ilan edilirse bence dünyaca da tanınır. Irak ile birlikte yaşamanın koşulları kalmamıştır artık.
O zaman tek şart Kürdistan’ın bağımsızlığı için birlik. Başka hikayeler doğru olsa da onları şimdilik bize anlatmayınız. Yemeyiz. Ve yutmayız. İran ve Irak’a kulaklarınızı kapatacaksınız. TC’ye kulaklarınızı kapatacaksınız.
Kuzeyde KCK’nin hiç birlik anlayışı yoktur. Kendi tekelinde birlik istiyor. Zaten birlikleri de Türkiye’nin demokratikleşmesi için kuruyor. HDP ve HDBC buna somut örnektir. Bunlarında Türkiye de ciddi bir karşılığı yoktur. Türkiye cephesindekiler de Kürtleri kendi dar politikaları için değerlendiriyor.
Rojava Kürdistan’ın da Araplarla ve diğer halklarla birliğe açıklık fazlasıyla vardır. Kürtlerin birliği ise yoktur. Herşey PYD de toplanmak isteniyor. Hiç bir parçada tek partiyle işler yürüyemez. Toplum doğasına ve insan doğasına aykırı bir durumdur bu...
ABD, burada çeşitli Kürt kesimleri ile PYD’yi bir arada görmek istiyor. Kürtlerin önemli bir çoğunluğu da bunu görmek istiyor. Eninde sonunda bu noktaya da gelinecektir. Bana göre PYD gelişmeler karşısında esnemek zorunda kalacaktır.
Her parçada Kürtlerin birliği değişik kapıları açmanın anahtarıdır.
Bunu unutmayınız. PYD birçok kapıyı açabilir, ama her kapıyı açamaz.
KDP ve Mesut Barzani Kürdistan federasyonunda ve uluslararası diplomaside çok kapıyı açar ama her kapıyı açamaz.
Rojava ve Kürdistan federasyonunda umutluyum. Umarım çabuk partiler toparlanır ve koşullarında dayatması ile olumlu adımlar atarlar.
Doğu Kürdistan’da birlik çabaları var ama yeniler bazı açılardan.
Kuzeyde birlik ve gelişmeler açısından kısa süre için bir umudum fazlaca yok.
Umarım beni yanıltsınlar, bunu da sevinirim.
Türkiye-İran-Irak-Suriye’nin birliği ve bütünlüğü beni ilgilendirmez. Sömürgeci devletlerdir. Birlik ve bütünlük adına hep canımıza okudular.
Ben, Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğünü savunuyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.