I- Kürdistan’ın doğal hakkından vazgeçmek: Biz, PKK olarak ortaya çıktığımızda Kürdistan’ın kendi kaderini tayin hakkı üzerinde ısrarla duruyorduk. Bağımsız devlet kurmayı doğal hakkımız olarak savunuyorduk.
1970’lerdeki bütün Kürdistani hareketler aşağı yukarı bu konu üzerinde ısrarla duruyordu.
Şimdi ise bir erozyona uğrama söz konusudur. Öncellikle bu konudaki ciddi erozyon ve yozlaşma TC’nin uniterliğine katılma adı altında yapılıyor. Burda görünürde devlet kötüleniyor.
Aslında küçümsenen Kürdistan’ın demokratikleşmesi ve devletleşmesidir. TC ise Misak-ı Milli ile ödüllendiriliyor. Kemalistler, İttihatçılar, İslamcısından solcusuna kadar hepsi Musul ve Kerkük dahil TC’ye katılmasını savunuyordu.
Misak-ı Milli yani TC devletinin büyütülmesi savunulurken Kürdistan devleti tu kaka ediliyor.
Bu tamı tamına Türkçü ve sömürgeci bir görüştür. KCK’nin bunu benimsemesi Türkiyecilik ve Türk milliyetçiliği hemde yayılmacı ve sömürgeci Türk milliyetçiliğidir.
Soruyorum?
“Bu dünyadaki bütün devletler ulus-devlet midir?
Eğer hepsi ulus-devlet ise hiç birinde yaşamayı kabul etmemeliyiz. Kökten devlete karşı bir tavır almalıyız.
Bu durumda Kürdistan devletine karşı çıkarken TC, İran, Suriye ve Irak devleti ile birlikte veya onların hükümranlığı altında yaşamak tam bir işbirlikçiliktir.
Demokratik Kürdistan devletine hayır, Demokratik-sömürgeci-işgalci Türkiye, İran, Suriye, Irak devletine “evet” demek tam entegre olmaktır. Sömürgeci ulus milliyetçiliğine katılmaktır.
Eğer dünyadaki bütün devletler ulus-devlet değil ise biz ulus-devlet yani tekçi olmayanı tercih edelim. Bana göre çok kültürlü demokratik toplumlarda var. Kürdistan devleti, çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı, çok çeşitli renklerden oluşmalıdır.
İlahide bizi ulus-devlet cenderesine sıkıştırmaya ne gerek var?
TC şimdi ulus-devlettir, ben bununla yaşamak istemiyorum.
TC’nin ulus-devleti ile yaşamayı kabul edip, Bağımsız Kürdistan’a tavır almak asimilasyoncu politikayı onaylamaktır.”(Facebook sayfamdaki bir yorumum).
Söylemek istediğim ulus-devlet dışında iktidar ve devletler vardır.
O halde neden Kürdistan’ın bağımsızlaşması ve devletleşmesine tavır alıyorsunuz?
Kürdistan Federasyonunu boşa çıkarmak için bu kadar çaba neden yürütüyorsunuz?
*Kürdistan Federasyonu Amerikancıymış ve uşağıymış!..
Bütün yeni kurulan devletler ve son olarak Rusya ile bağlarını koparmak isteyen Ukrayna ABD ve AB’ye yanaşıyor. 1990’lardan bu yana kurulan bütün devletler bunların desteğini ve onayını aldı.
Soruyorum sizlere; bunların hepsini tanımadınız mı?
O zaman Kürdistan Federasyonunun devletleşmesini niye tanımıyor ve desteklemiyor ve teşvik etmiyorsunuz?
Türk milliyetçi solcuları, Kürdistan Federasyonunun ABD ve AB tarafından desteklenmesini Amerikancılık ve Amerikan uşakları olarak değerlendiriyor.
Mustafa Kemal İngiliz yanlısıydı ve hepsi Türk ulusal mücadelesinin yanında yer alıyor ve övüyor.
Türk İslamcıları da aynısını yapıyor. Kendileri ABD yanındadır ama Kürtlerin ABD ile ilişkilerini tehlikeli buluyorlar.
Türk sömürgecileri de Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi her parçada dış destek ararken bunu “ajanlık, vatanı satmak, uşaklık” vb olarak değerlendiriyor.
*****
II- Ulusal Kurtuluş Mücadelesini gözden düşürüp ve bastırmak
TC, Güneyde Kürdistan Federasyona giderken bu durumu “ağaların ve aşiret reisleri devlet ve yönetim kuramaz, kendi kendini yönetemez” diye açıklayıp aşağılamak isterken, asıl amaçları da kurulan federasyona son vermek olduğunu hepimiz gördük ve yaşadık.
İŞİD patronu TC ve Arap sömürgeciliği Kürdistani güçlere Kürdistan federasyonu ve Rojava Kürdistan’ında saldırırken, İŞİD ve benzerlerini aktif devreye koyarken Kürdistan federasyonunun ABD ve Batı ile ilişkilerinin ileri bir noktaya taşınmasında ve Rojava Kürdistan’ına koalisyonun desteğine hepsi rahatsız oldular.
Türk solcu sömürgeci takımı da İslamcıların korosuna farklı bir biçimde katıldı.
TC sömürgeciliğinin Kürdistan’ın dış desteklerden yoksun kalmasını ve bunun için yıllardır çalıştığını yadırgamıyoruz. Ümmet ve enternasyonalizm (siz bunu Türk milliyetçiliği olarak okuyunuz) İslamcı ve solcuların önemli bir bölümünün farklı biçimde devletlerinin korosuna katılmasını da yadırgamıyoruz.
Ama Kürdistan için çalıştığını söyleyip Kürdistan federasyonunu Amerikancılık, ağacılık ve aşiretçilikle suçlayanlarda sömürgeciliğin korosuna ne yazık ki Kürdistan’ı çıkış yaparak katılıyorlar.
*****
III- Bir not daha düşeyim:
Birinci dünya savaşında Kürtlerin çoğu “birlikçiydi” ve “gavur”a karşı TC’nin yanında yer aldılar. Üstelik bu Kürtlerin önemli bir bölümü Musul ve Kerkük’ün TC’ye kalmasından yanaydı. Yusuf Ziya, Hasan Hayri ve o zaman TBMM’inde bulunanların tavırları bu şekildeydi. Hepsi Kürdistani hakları geri plana itip TC’nin zaferi için çalışmalarına rağmen sonradan önemli bölümü idamlara gönderildi. Fırsatları TC’ye çalışarak kaçırmışlardı.
İslamcılık şemsiyesine Kürtler kandılar. Ümmetten Kürtlere idam çıktı. İnkar ve yasak çıktı.
Kemalist sömürgecilik Kürdistan’ı yeniden işgal edip sömürgeleştirirken Kürt ağa ve beylerini tasfiye ediyorum, Kürtleri ağalıktan kurtarıyorum yalanına sarıldı.
O zamanın Türk sosyalistleri ve Komünist enternasyonal vb hepsi bu koroya katıldı.
*****
IV- Şimdi farklı bir aşamadayız.
Kürtler tarihinin en parlak dönemlerinden birini yakalamış bulunuyor. Peşmerge ve YPG-Gerilla cephelerde İŞİD ve benzerlerini yenilgiye uğratıyor. Kobanê’den Kerkük’e kadar alanların çoğu neredeyse kurtarılmış bulunuyor. Gerisi de kurtarılacak. Koalisyon güçlerinin çeşitli düzeylerde destekleri ve onayları sağlanmış bulunuyor.
Bizimkilerin bazıları ne yapıyor?
Habire devletleşme ve bağımsızlık yolunda adım atmak isteyen Kürdistan federasyonunu aşağılıyor. Hala ilkel- milliyetçilik, ağa, bey, aşiret yaftası vurup sömürgeci mantık gibi aşağılıyor.
Gerekçeleride “biz küçük devlet istemiyoruz”, “ikinci israil istemiyoruz” vb oluşuyor. Devletleşmenin gelip kapıya dayandığı bir süreçte Irak için bile ayrı ayrı kantonları kurdurup bölmek ve parçalamak ve tabi sonradan kurulacaksa demokratik Irak’a katmak istiyorlar.
Tıpkı birinci Dünya Savaşındaki “birlikçi” “gavura karşı birleşelim” sloganı gibi “hakların birleşmesine” sarılmış gibiler.
Neymiş efendim Barzani ağaymış... Petrolü yiyorlar... Aşiretler yönetiyor... Ben Barzani’ci değilim ama böyle diyenlerin Barzani kadar taş düşsün kafalarına... Belki kendilerine gelirler.
Birincisi Kürdistan federasyonu Barzani’lerden oluşmuyor. Etkili olan KDP olsa bile farklı partiler ve güçlerde bu konfederasyonda yer alıyor ve hepsi bağımsızlık ve devletleşmeyi savunuyor. Güneyin ulusal kurtuluş mücadelesi ortak kesimlere ağırlıklı dayanıyor. Burjuvalaşmak isteyenlere dayanıyor. Son 20-30 yılda kurulan devletlerin sistem olarak karakteri aşağı yukarı böyleydi.
Diğer yerler bağımsızlaşıp devlet olunca tanınıyor ve ilişkiler kuruluyor. Ortadoğu ve Yakındoğu’da Kürtler söz konusu olunca TC, İran, Irak, Suriye karşı çıkıyor. Arap, Fars ve Türkler karşı çıkıyor. Sağı, solu ve İslamcısıyla (genel çoğunluk) hemen kötülemeye başlıyor.
Aynı argümanlara Kürtler içinde bazılarının katılması bu egemen zihniyet ve politika ve ideolojiden kaynağını alıyor.
Şimdilik Ortadoğu da sosyalizm gündemde değildir. Böyle bir devrim havasıda bulunmuyor. Kürdistan demokratik, özgür ve bağımsız yapılabilir. Ha ayrıca mümkün olduğu kadar paylaşımcı politikalar devreye konulabilir ve savunulabilir.
*****
V- KÜRDİSTAN’DAKİLERİ GÖRMÜYORSUNUZ VEYA GÖRMEK İSTEMİYORSUNUZ
*Kürdistan federasyonunun anayasası federal bir anayasadır. Katı merkeziyetçi değildir.
*Güneyde partiler arasında stratejik anlaşma var. Hemen hepsi bağımsızlık ve devletleşmeyi savunuyor ve bunun için mücadele ediyor
*Kürt dili, kültürü, eğitimi her düzeyde gelişme imkanlarını yakalamıştır.
*Çok kültürlülük esas alınıyor. Kürtçe resmi dil olması yanında nüfusun Yüzde 20 olduğu bütün yerlerde Asuri, Ermenice, Arapça, Türkmence de resmi dildir.
*Kürdistan federasyonu inançların serbest yaşayabileceği bir yer haline geliyor. Hristiyanlık, Ezidilik, Kakailik vb gelişme imkanlarını buluyor veya kendilerini ifade edebiliyor.
*Kürdistan ordusunun kuruluşuna gidiliyor. Devletleşmenin önemli temellerinden biridir.
*Kürdistan maliyesi ve parası bulunuyor.
*Yer altı ve yer üstü ve özellikle petrol ve gazda dünyanın sayılı ülkeleri içinde yer alıyor. Kerkük petrolleri ve Musul petrolünün küçümsenmeyecek bir bölümü Kürdistan federasyonunun eline geçti.
*Topraklarının çoğunu özgürleştirdiler.
*İktidarı, hükümeti ve bürokrasisi vb vb var
*Her görüş ve politikadan partiler var.
*Dahada sayabilirim. Yarı-devlet statüsünü yakalamış bulunuyor. Irak birliği artık zor görünüyor. Yeniden sanırım kimse yapıştıramaz.
Kürdistan bağımsızlaşır ve devletleşir ve uluslararası tanınmayı sağlarsa kısa sürede kendisini toparlayacak potansiyele sahiptir.
Bunların yeni bir zihniyetle değiştirilmeye, toparlamaya ve düzeltmeye, düzenlemeye, ekonomiyi derli toplu hale getirip Kürdistan’ın hizmetine sokmaya ihtiyaç vardır. Demokratikleştirmeye ihtiyaç vardır. Özgürlükleri ilerletmeye ihtiyaç vardır.
Size soruyorum? Sahi siz ne istiyordunuz?
İkide bir Barzani ve Güney Amerikancıdır, işbirlikçidir, ihanetçidir gibisinden küçümsemeye ve kötülemeye ne gerek vardır?
Eğer bu işbirlikçilik ve ihanet vb ise Türkiyelileşmek, Iraklılaşmak, İranlılaşmak vb sömürgeciliğe ajanlık yapmak olmaz mı?
Veya şöyle soralım Türkiyelileşmek en iyi işbirlikçilik değil mi?
*****
Küresel sistemde yaşıyoruz. Dünya küçüldü. Ekonomik sistemler içe içe geçmiştir. Kürdistan mücadelesi dünyadaki küresel egemen tekelleri kaldıramaz ve kaldıracak gücüde yoktur. İşbirliği kaçınılmazdır.
Kürdistan bunca badire vb içinde kuracağı işbirliğinin zaafları kaçınılmaz olacaktır. Hatta bazı konularda “işbirlikçi” denilecek noktalara bile varabilir. Buna karşı mücadele vermek şarttır.
Sen küçük, yırtık ve dökülmüş olanı yeniden inşa ile karşı karşıyasın. Üstelik etrafındaki devletler seni boğmaya çalışır. Bütün bu açmazları ve zaafları göreceksin. Gerektiğinde daha iyisini kurmak için önemli tavizler vermek zorunda kalabilirsin.
Bütün bunlardan kaçıp kötüler ve olumlu olanı geliştirmek için teşfik etmezsen tipik sömürgeci mantık veya sömürge psikolojisi gibi hareket edersin. Kendini hep farkında olmadan aşağılarsın.
Gerektiğinde en kötü Kürdistani yönetimi sömürgeciliğe tercih edeceksin. En kötü ekonomik gidişatı sömürgeci ekonomiye yeğlersin. Belki bunları tercih ettiğinden değil, hani an gelir mecbur kalabilirsin.
Ama Kürdistanlılar birbirlerini buna mahkum ederlerse bu suçtur. Kürdistani bir suçtur. Bilerek veya isteyerek kendinden olanı aşağılarken sömürgeciye ait olanı tercih etmeye götürür.
Örneğin Kobanê’nin yıkılmış ve harabeye çevrilmiş halini PYD’ye karşı kullanan bir Kürt ancak vicdansız olabilir. Bunu ancak RTE söyledi, sömürgecidir ve düşmandır, Kobanê’yi harabeye çevirir ve döner sana karşı kullanır.
Sahte gündemleri öne çıkarmayalım. Gündemleri Kürdistan’ın kurtuluşu, bağımsızlaşması, kendini yönetmesi, her konuda kendi kaderini eline alması üzerine kuralım.
Kobanê’den Kerkük’e kadar süren savaşın ve savaşan güçlerin kazanımlarını siyasi ve ulusal kazançlara dönüştürmek için çalışalım. Bunun siyasal ve ulusal birliğini oluşturalım...
[email protected]
Dursun Ali Küçük-6.2.2015
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.