Rojava Kürdistanı Kurtuldu mu?
Rojava Kürdistanı 1. Kurtuluş sürecini yaşadı. Bu, uygun hale gelen koşullarda Kürdistan Kurtuluş Mücadelesinin başarı kazanması ve kendi topraklarını özgürleştirmesi ve yönetimlerini, kurumları kurmaya başlamasıdır.
Şimdi sıra 2. Kurtuluş sürecine gelip dayanmıştır.
Bu nedir?
Rojava Kürdistan’ı hala kurtulmadı. 1. Kurtuluşu 2. Kurtuluş eşliğinde güvenceye almasıdır.
Başka bir deyimle yaşamasını ve tanınmasını resmileştirmedir.
Diyebilirim ki bu 2. Kurtuluş, 1. Kurtuluş devriminden daha önemlidir.
Bu Batı Kürdistan federasyonunun yaşaması ve yaşatılmasıdır.
Peki nasıl yaşayacak?
ABD ve Rusya sahada etkindir.
İlk olasılık: ABD Esad rejimini kabul edecek mi?
Bu soru işaretleriyle doludur.
Rusya ve rejim güçleri Halep’in büyük çoğunluğunu ele geçirdi.
Şam-Halep- Lazkiye üçgeninin Esad rejimine kaldığını gösteriyor. Büyük ihtimalle anlaşmalarda bu netleşecek.
Rakka ABD ve Kürtlere kaldı. Diğer hat Rojava Kürdistan’ın Afrin ile birleşeceği hattır.
1-ABD Rusya ile Suriye’nin geleceği için federasyonda anlaşırsa Rojava Kürdistan’ına geçmişte Güney Kürdistan ile Irak’a uygulanan modelin benimsenmesidir. Ve Rojava’ya Esad ordusunun sokulmamasıdır. ABD’nin Rojava’nın güvenliğini üstlenmesi ve burayı savaş uçaklarına yasaklamasıdır. Bu durumda Kürtler, Suriye ile federal devlet biçiminde “birlik” görünecektir.
Bu Rojava’ya devletleşmenin yolunu açar. Esad’ın hileli davranarak Rojava Kürdistan’ına saldırısını engeller.
2-Suriye’nin birliği temelinde Kürtlere özerklik sağlanır ve yerel güçler olarak YPG’nin kalması temelinde Suriye ordusunun Kürdistan’da üstlenmesi sağlanırsa, anayasal haklar ile sorun geçiştirilir ve PYD de bu oyuna gelirse tehlikeli bir yola girilmiş olur.
Suriye Rusya, Esad ve İran’a ve onların militer güçlerine bırakılmış olur. Bir süre sonra bunlar Rojava’da elde edilen haklara saldırır ve ortadan kaldırırlar. Rojava’yı ezerler.
Aman bu yola girmeyiniz ve onay vermeyiniz.
3-Üçüncü bir yol ise güvenlikli bir bölge olarak Rojava’nın ilan edilmesidir. 1992’deki Güney Kürdistan’a benzer şekilde uçuşa yasak bölge ve Esad uçakları ve helikopterlerinin vurmayacağı, Rojava hükümetinin olduğu bir geçici model. Ucu açık yarı-devlet ve devletleşmeye gidecek bir süreç. ABD ve Batının destek verdiği ve kabul etti bir bölge...
Bu, Afrin’e uzanır mı orası net değil. Türkiye çıban başı gibi Cerablusa dalmış. Habire diğer yerleri işgal ederim diyor. Afrin ile Kobani arasında başka hangi yerler dahil olabilir, denklemler tam çözülmediği için bu hala netleşmedi.
Ama ABD’li iki yetkilinin bu 3. Yolu örnek vermesi ve ABD’nin bunu tercih edeceğini söylemesi önemlidir.
Asıl kördüğümün çözüleceği nokta...
Bu 1 ve 3. Yolun gündemleşmesidir. En önemlisi iktidarı ABD tek başına Rusya ve Esad teslim etmemesi ve Kürtler için güvenlikli bir bölgenin güvenceye alınmasıdır.
Salih Müslüm: Avrupa parlamentosunda “ulus-devlet aşılmalı, Kürt devleti istemiyoruz” demiştir.
Aptalca bir teoridir bu.
Ya kardeşim sen şimdide yarı-devletsin ve Rojava Kürdistan’ında iktidarsın. Bu paspaye ve sizi de gölgeleyecek konuşmaların zamanımı. Orada hiçbir Avrupalı teori konuşmuyor. Bu boş teorilere ne kadar meraklısınız.
Ulus-devlete karşıyız demek Kürdistan devleti ve iktidarına karşıyız demektir. Devletini kuran kuruyor ve size de sormuyor. Daha başka devletlerde kurulacak.
Siz devlete karşıyız deyip sadece Kürtlerin devletleşmesi önüne takoz koyuyorsunuz.
Eğer strateji amaçlardan anlıyorsanız, Kürdistan federasyonun devletleşmesi her hâlükârda Rojava Kürtlerinin işine yarayacaktır. Unutmayınız sizin tek kapınız olacaktır.
Ha buraya yazıyorum. Bir dönem sonra bu dediklerinizi yutacaksınız.
Sende, PYD yani Rojava şimdi yarı-devlettir. İktidarsınız.
Bir anlayınız yani.
Bırakınız boş teorileri akılcı strateji seçiniz. Eğer seçenek olarak gündeme gelirse, Güney Kürdistan’a benzer uygulanacak yolu seçiniz.
Rusya, Esad ve İran’a oynarsanız hapı yersiniz.
Bunu hiç unutmayınız.
Ha, ABD’de sizi satabilir mi?
Oda zayıf bir ihtimalde olsa gündemdedir.
Arada oyalanacak zaman değildir. 1ve 3 yolu seçeceğinizi görüşmelerde beyan etmelisiniz. Buna uygun bir diplomasi ve hazır olduğunuzu göstermelisiniz. Siz buna hazır olamazsanız, 1. veya 3. yolu veya buna benzer yolu ABD ve Batı kendi başına yapamaz.
İstiyorsanız Rojava’da demokrasiyi oluşturunuz
Suriye de Esad rejimi canı çıktığı halde bile Rojava Kürtlerine hiçbir statü tanıma yoluna gitmedi. İktidarını güvenceye aldı mı tanıyacak?
Ayrıca rejim ve Esad demokrat falan değildir. Muhalif terörist İslamcılarla birlikte Suriye’yi mezarlığa çevirdiler. Ne iktidarında nede muhalefetinde demokrat patiler yoktur. Çok az sayıda demokrasi güçlerinin olması bu gerçeği değiştirmez.
Demokratik Suriye laflarını unutunuz, gömünüz. Bırakın hayalciliği. Mevcut gerçeklere göre hareket ediniz.
Rojava Kürdistan’ın bütün Kürtler bir araya gelsin. Kavga gürültü olmasın. ENSK’yide çağırın “buyur Rojava’ya gel anlaşalım” deyiniz. Kürtler olarak az bir nüfussunuz. Kendi aranızdaki husumetleri çözünüz.
ENSK’de Ankara’dan çıksın. Oralarda Kürdistani siyaset yapılamaz.
Ha orada çok partiler kurulacak. Siz buna tahammül göstermeniz de bir süre sonra yola gelirsiniz. Çok partileriniz olacak.
Muhtemelen “birlik” görünsenizde Suriye’den bir bakıma ayrı olacaksınız.
Buna hazırlıklı olunuz.
Ulus-devletin aşılması zamanı daha gelmedi, öyle kısa sürede hiç gelmez. Teoriye göre değil, çok ilerde belki. Bununla uğraşmayı bırakınız. Ulus-devlet istemiyoruz dediğinizde başınızda sömürgeci devletler kalır.
Şu demokrasi nurunu ilkin bize sürünüz. Sonra Araplara sürersiniz.
Sonsöz: Umarım ABD ve uluslararası güçlerin güvenliğini sağladığı, yerel güvenliğin Kürtlere dayandığı, Suriye’den biraz ayrı bir Rojava Kürdistan’ının kurulmasıdır.
Bütün Kürtler Rojava’ya destek olsun. Şu anda Kürdistan ve Kürtler için önemli kazanımların sağlanacağı yer Rojava Kürdistan’ı ve Kürdistan federasyonu’dur.
Yazılarımda en çok buraları işlemememin nedeni buna dayanmaktadır.
Umarım Rojava’da Kürtler kazandıklarını, yaşamak ve güvenceye alma başarısına ulaşsın.
Sizinleyiz.
[email protected]
Dursun Ali Küçük -8.12.2016
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.