Ezber Bozan Bir Yazı

Bu başkaldırının üzerinden tam 99 yıl geçti. Kürtler her yıl yaşanan bu başkaldırının acılarla dolu trajediye ağlıyorlar. Artık bu miskinliği bırakmalarının zamanı geçiyor. Ortadoğu da 40-60 milyon Kürdün dünyada neden statüsüz kaldıklarına kafa yormalı, çağı, konjonktürü, bölgenin aktörlerini, en önemlisi de konjonktürel dost ve düşmanlarını iyi tanımaları gerekir. Hatalara, cehalete ve yanlışların yeri ve zamanı değil.

Gencettin Öner

11.08.2024, Paz | 19:23

Ezber Bozan Bir Yazı
Makaleyi Paylaş

İnsanoğlunun tabiatı gereği mi yada genetik bir refleks mi bilinmez? Kendisine, yakınlarına ve duygu birliği içinde olduğu kesimlere yönelik yapılan haksızlık ve kötülüklere şiddetle tepki vererek bu tür haksızlıklara karşı çıkmanın aynı zamanda bir insanlık erdemi olduğunu tekrarlayıp duruyor. Oysa, kendisinin, yakınlarının, aynı inancı ve ideolojiyi paylaştığı kesimler ile mensubu olduğu etnik kökenindeki kesimlerinin başkalarına yaptıkları haksızlık ve kötülüklere "ama" "fakat" "lakin" demek suretiyle nasıl zıtlarına dönüştükleri gerçeğini de hemen hayatın her alanında bu durumları yaşıyoruz. Günümüzde bunun en güncel örneğinin mihenk taşı İsrail-Filistin savaşıdır. Yaşatılan bu trajik katliamlara insani bir bakışla değil, aidiyet, din ya da ideoloji penceresinden bakıyor. Karşı tarafın ölümlerine sevinirken, aidiyet bağıyla bağlı oldukları diğer tarafın kayıplarına "Katliam" "soykırım" diye yırtınıp dururlar. Ellerine geçse karşı tarafın çocuk, kadın yaşlı herkesi bir kaşık suda boğarlar. Buna da rahatlıkla "hakketmişlerdi" diyerek işin içinden çıkarlar.

Özet felsefi ve ahlaki bir girişten sonra çoğunuzun ezberlerini bozacak bir konuya değinmek istiyorum. Konuyu sağa-sola çekmeden oraya-buraya bükmeden sizlerle paylaşacağım. 1925 başkaldırısı ve Şeyh Said olayı. Şeyh Said Efendinin bu başkaldırışın lideri olarak amacı, başarırsa neyi arzuladığı ve samimi düşünceleri üzerinde duracağız. Şeyh Said Efendi sorulduğu bütün sorulara içinden geldiği gibi samimi cevaplar vermiştir. Siyaseti, iki yüzlülüğü ve "köprüden geçinceye kadar" riyakarlığı hiç bir zaman yapmamıştır. Bunları da mahkeme tutanaklarında dile getirmiştir. Adı geçen tutanaklar herkese açık olduğu için biz sadece bu başkaldırının Kürt toplum açısından ve liderinin başarılı olması durumunda hayal edilen devletin çerçevesinin çizilmesinde nasıl bir yol izlendiğini anlamaya çalışacağız. Şeyh Said Efendinin kullandığı ifadelerin tamama yakını mahkemedeki soru-cevap şeklinde olduğunu da unutmayalım

Peki biz Kürtler bu başkaldırıya nasıl bakıyorduk? Objektif olarak nasıl bakmamız gerekiyor. Burada o ne demiş, bu ne demiş, hareket bir ulusal hareket miydi, dinsel temelli bir hareket miydi? En önemlisi gerici miydi? İlerici miydi? Bu kavramlar çağın gerisinde kalmış kavramlardır. Bir başkaldırı var ortada, başkaldıranlar, temel insan hakları gasp edilmiş mazlum bir halk, Karşı tarafta bu hakları vermemekte direnen işgalci-sömürgeci bir devlet var. Dönemin koşullarında bilmemiz gereken bir kaç realite var.

Kürtlerin içinde bulundukları somut durum. Müslüman halkların 900 yıllık İslami geleneklerin ve içtihatlarının katı bir şekilde uygulandığı bir imparatorlukta, Müslüman toplumları iliklerine kadar işlediği bir ortamda -Ki bırakın Kürtleri, Türklerin tamama yakını %10 askeri ve sivil bürokrasi kesimlerinin Avrupa'da gördükleri eğitimi saymazsak Türklerin de tamamı kendilerini İslam şeriatı ile ifade ediyorlardı. Balkanlardaki halklar gibi seküler ve ulusal sürece daha adapte olmamışlardı. Osmanlının bu savaşta yenilmesi, üç kıtaya yayılmış sömürgelerinin paylaşılması, Kürtleri ulusal açıdan hazırlıksız yakaladı. Seküler ve Kürdistan ulusal bağımsızlığını benimseyen Azadi örgütü, henüz yeni kurulmuştu. (Lideri Miralay Cibranlı Halit Bey) Herkes bilir ki ulusal kurtuluş savaşlarında, o ulusun güvendiği bir liderin arkasında toplanılması bir elzemdir.

Burada hemen bir parantez açalım (Mustafa Kemal asla bir Türk halk lideri değildi. O son Osmanlı padişahının Anadolu’da eski bürokrasiyle, terhis edilen muvazzaf subaylarla görüşüp istişare etmesi için Padişah tarafından görevlendirilmiş, mühürlü bir belgeyi cebinde taşıyordu. O bu mührün etkisiyle güç toplamış biri. Bu gücü sonra iktidar rantı için kullanacaktı. Kemalistlerin öyle dediği gibi kıçı kırık bir vapura atlayarak vatanı kurtarmış değil. Mustafa Kemal'i kim tanırdı ki? Alt düzeyde bir Osmanlı subayı.) Azadi hareketini sıradan Kürtler tanımıyordu. Şeyh Said Efendinin mahkemedeki ifadesi ile "Bu işi kucağımda buldum" diyecekti. Şeyh Said Efendi, İç ve dış politikadan, dünyanın ve bölgenin içinde bulunduğu konjonktürden doğal olarak uzak bir insandı. O bir din Alimiydi. Kürdün ulusal kurtuluşu ve bağımsızlığı da dikkatini çekmiyordu. Kemalist rejimin İngiliz ve Fransızlara verdiği taahhüt gereği (Bu devletin uluslararası meşruiyetine onay verilen kriterler)

A) Devletin adı cumhuriyet olacak

B) Sosyal hayat ta laik (jakoben) bir yaşam tarzı topluma dayatılacak

C) Olası dinsel bir kalkışmada bu gücü kırmak için tekke ve zaviyelerin yasaklanması dinin devlet kontrolüne alınması (Diyanet işleri başkanlığı) gibi işgalci emperyal devletlere vaad edilen diyetlerin bir kaçıydı.

bir kısım saf Kürtler, çıkıp hala "1925 başkaldırısı zamansız patlak vermişti" Yani 15-20 sene daha bekleseydi başarılı mı olurdu? Mümkün değil. Başkaldırı biçimi, liderlik vasfı, başkaldırı amaçları konjonktürün ve dönemin şartlarının çok gerisindeyiz. Bir söz var, "herkes gider Mersine, o gider tersine." Bu işi kökünden hal etmek için bütün güçlerini seferber etmiş güçlü emperyal devletler, kendi kültür ve medeniyetlerine tehdit olarak gördükleri İslam şeriatının önünü kesmek için yıktıkları koca imparatorlukta adına yola çıktığın şeriatı sana kurdurturlar mı? Kuzeyde Şeyh Said, Güneyde Şeyh Mahmut Berzenci direnişinin başarıya ulaşma şansı yüzde sıfırdı. Sömürgeciler, Kürtleri din ve ideoloji ile kör ve sağır etmiştir. Kimliği, ulusal varlığı, yasaklanmış dilini, çocukları ve torunları artık bu dili bilmiyor, bu dile yabancı kalmış. Sen kalkmış 21. yy da hala bütün sorunların temeline İslam şeriatını koymaya çalış. Kürtlerin sorunu, inanmış oldukları dinleri ve mezheplerini yaşayamama sorunu değil ki. Öyle olsaydı amenna hep beraber seve seve mücadele ederdik. Uğruna kendini paraladığın, toplu katliamlarda öldüğün din olduğu yerde duruyor. Ya atalarının dili ve kültürünü yaşama durumun ne alemde? Neo-Osmanlıcı rejim, son zamanlarda dinin dozunu daha da artırarak gereksiz yere her yeri camilerle doldurmuş durumda. Camiler, boş bir şekilde ortada duruyor? Neden? Artık bir sorgula bakalım.1990 larda din kılıfı adı altında devlet adına tetikçilik yaparak binlerce masum Kürdün kanına girmiş fundamentalist örgütün devamı olan yasal parti, bir kez bile özür dilediler mi? Hayır. Üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen Kürtlerin içinde bulundukları bu onur kırıcı durumlara, Kürtlerin yarısı hala "Kürtleri ancak bir şeriat devleti kurtarır" diyorlarsa geriye söylenecek hiç bir laf kalmıyor.

Biz yine 1925 başkaldırısına geri dönelim. Araştırmacı Tarihçi Kerem SERHAT'lı Osmanlıca olan mahkeme tutanaklarını yeni Türkçeye çevirmiş, kendisini yürekten kutluyorum.

-Mahkeme üyelerinden biri Şeyh Said Efendiye soruyor: "Bu kıyam müstakil bir Kürt devleti için mi? yoksa şer'î için miydi?

-Şeyh Said: "Allah bilir ki bu kıyam Şer'î içindi'

-Soru; ‘İsyan harekatını siz nasıl tasavvur ettiniz, nasıl buldunuz, sizi teşvik eden veya bir ilham vaki oldu mu?

Şeyh Said; ‘Haşa, ilham vaki olmadı. Kitaplarda gördük ki ‘İmam-ı vakit şeriatın ahkamını icra etmezse üzerine kıyam vaciptir. Hükümete şeriat meselesini anlatmak istedik. Hiç olmazsa bir kısmının icrasını talep edecektik. Allah Teala'nın kaderi beni bu işe düşürdü. İçine düştüm bir daha çıkamadım' (Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları s.24),

Bu başkaldırının üzerinden tam 99 yıl geçti. Kürtler her yıl yaşanan bu başkaldırının acılarla dolu trajediye ağlıyorlar. Artık bu miskinliği bırakmalarının zamanı geçiyor. Ortadoğu da 40-60 milyon Kürdün dünyada neden statüsüz kaldıklarına kafa yormalı, çağı, konjonktürü, bölgenin aktörlerini, en önemlisi de konjonktürel dost ve düşmanlarını iyi tanımaları gerekir. Hatalara, cehalete ve yanlışların yeri ve zamanı değil.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
7342 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:08:42

Gencettin Öner

Yazarın Önceki Yazıları

Kürd/Kürdistan Sorunu Ve Demirtaş'ın PKK/DEM Ekseninden Kopuş Emareleri Ortadoğu Ve Dünyadaki Son Gelişmelere Paralel Olarak Kürtler Özgür Ve Onurlu Gelecekleri İçin Ne Yapmalı? Karartmalar, Dezenformasyonlar Ve Olgusal Gerçekler Hep Karıştırılan İki Sorun Ve Olgu; Ulusal Sorun Ve Demokrasi Sorunu 'Hafıza-i Beşer, Nisyan İle Maluldür' Anayasalar, İkiyüzlülükler ve Niyetler Aklın ve Ferasetin Durduğu An Sıradan Kötülük, Bağnaz Bir Dinsel Veya İdeolojik Vicdansızlıkla Birleşince Ortaya Çıkan Manzaralar 'Derin Dewlet Nedır Abê?' Komedilerden Komedi Beğenin Çend Dimên Li Ser Jîyana Rewşenbir, Lêkolinvan û Entelektuelê Kurd Dr. Tarıq Ziya Ekinci Toplumsal Hafıza, Org. Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun Olayı Riyakarlık, Yalan, Aldatma ve İnanç Adına Yaşatılan Barbarlık Diyarından Seçmeler İki Fotoğrafın Düşündürdükleri Diamond Tema, İnanç-İnançsızlık ve Agnostizm Demokrasi ve Özgürlüklerin Kağıt Üzerinde Kaldığı Ülke ve Toplumlarda Aforizmal Bir Bakış Bir Ulusa ve Onun Değerlerine Dayatılan Onursuzluk Selahattin Demirtaş ve Seher’in Dramı İnsanlık Değerlerinin Yerle Bir Edildiği, İnsanlık Erdeminin Çöktüğü Nokta; Soykırımlar 2024 Seçiminin Patolojik Siyasal Anatomisi Üzerine Bir Kaç Söz? Kürt Siyasetçilerin Aymazlıklarına Kim Dur Diyecek? Mertliğin, Onurun ve Yiğitliğin Timsali; Yılmaz Güney Toplumlara 'Hakikat' Diye Dayatılan Sosyal Psikoz ve Sosyal Halüsinasyon Handikaplarından Kurtulmaları Mümkün Olabilir mi? Sekülerlik, Laiklik, Komünizm ve Sosyal Darwinizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Kavramları Nasıl Algılıyor? (2) 3 Olgu, 3 Sonuç ve Toplumun Çok Hazin Aymazlığı Sekülerlik, Laiklik, Komünizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Süreçte Ne Yapmalı (1) Tarihten Hiç Ders Çıkaramama Sarı Hoca(İsmail Beşikci) Hakkında Birkaç Hayat Anekdotu Aptallığın Resmi Var Mıdır Acaba? Yalanlarla Zihinlere Kazınmış Ezberlerin Bozulması ve Hakikat 'Xwedê Mırov Kor Neke, Kor Bikejî Kerr Neke' Sosyal Psikoz ve Hakikat 'Cumhuriyet' Nedir? Ne Değildir? 'İlericilik', 'Gericilik', 'Faşizm' ve 'Demokrasi' Kavramları Üzerinde Felsefi Bir Beyin Fırtınası Sivil Katliamları İdeoloji ve Din Kisvesi Altında Savunan Barbarlık 'Göz Bebeği' 'Göz Ağrısı' 'Göz Dikeni' Katliam, yağma, fetih ve işgalleri kutsama, bu kötülüklerin mağdurlarının torunlarının aymazlıkları üzerine Bayramlar; Kimilerine Sevinç ve Mutluluk Vesilesi Olurken, Kimilerine Neden Hüzün ve Yok Sayılma Vesilesi Oluyor? Tabuları Yıkmak Değerli Hukukçu, Hakperest İnsan, Hacı Akyol’un Anısına Saygıyla Toplumsal Hafıza, Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun olayı Sivas Katliamı Üzerine Tekrarlı Bir Hatırlatma Hakikat ve Vicdanla Bağdaşmayan Rutinleşmiş bir İnanç Ezberi; Kurban İnsanlığın Erdemli Olma Yolundaki Uzun Yürüyüşü; Evim mi? Devrim mi? İki Yüzlülük, Riyakarlık ve Yalanlarla Nereye Kadar? 2023 Seçim Sonuçları Üzerine Birkaç Söz… Kaybedenler ve Kazananlar; Neden? Nasıl? Niçin? Yüz Yıldır Kürtlere Dayatılan 'Kırk Katır mı? Kırk Satır mı? ' Anlayışına Ne Zaman Dur Denilecek? Faşist Nobranlıkla Nereye Kadar? Bir Seçimin Sosyolojik ve Siyasal Anatomisi 'Denizler'in Yolu' ve Gerçekler Dersim Katliamı Olguları, Kavramları Çarpıtma Ve Türk Toplum Algısında Karşılık Bulmuş Politik-Şoven Psikoz 23 Nisanı Bayram Havasında Kutlayan Türkler, 24 Nisan Trajedisini de Unutmamalılar Toplumu İnanç Ve Bayrak Dayatmasıyla Terbiye Etmeye Çalışılan Oyunlar Ve Erdemlilik Tarihte yaşananlardan ders çıkaramama ve son hazin siyasi aymazlık Kılıçdaroğlu'nun 'Halil İbrahim Sofrası' Temennisi ve Gerçekler Spor centilmenliği, seri katilleri kutsama ve faşistleşen toplum Coğrafyamızda meydana gelen deprem felaketi üzerine birkaç söz Riyakarlık, makyaj ve yalanlarla nereye kadar? Etnik nefretin aramızdan aldığı güzel insan; Hrant Dink 'Öteki'ye Olan Düşmanlık ve Nefret, Empati ve Erdemliliğe Dönüşebilir mi? 100. Yılına girecek olan otoriter ve tekçi rejimin kalıcı otokrat bir rejime evrilmesine karşı mağdurlar ne yapmalı? 'Kimseye Verilecek Bir Çakıl Taşımız Yoktur' Veya ‘Ya Sev Ya Terket!' Metaforu Üzerine Birkaç Söz Nasıl Bir Anayasa? Sedama bındestîya Kurda azlû bu! Neo-Osmanlıcılık ile Neo-İttihatçılığın 100 yıllık ezeli düşmanlıktan, iktidar ittifakına geçmeleri ve 10 kasım üzerine birkaç söz Cumhuriyet mi, Demokrasi mi? 2023 Seçimlerinde 'vatandaş bekası' için kime ve neye göre oy verilmeli?
x