Dünya milletlerinin tümü ulusal devlet sistemine ve düzenine sahiptir. Milletlerin, halkların, toplumların her birinin ayrı ayrı tarih boyunca yaşam bulduğu coğrafyalar üzerinde siyasi yapılanması ve kurumları olmuştur. Bu kurumlar süreçlerden ve gelişmelerden etkilenerek içeriği düşünsel, kuramsal ve yapısal değişimlere ve dönüşümlere uğramış ve günümüz modern ulus-devlet modeli oluşmuş ve doğmuştur.
Ulus-devleti tanımlamak için şüphesiz devleti oluşturan ulustan ne anlaşıldığı net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Genel olarak dil birliği, tarih birliği, coğrafi birliği kurgusu olan ulusu topoğrafik unsurlara ve tek etno-kimliğe dayandırmak 1945 yılı öncesi siyasi ideoloji için mümkündü. Ancak günümüz değerlerine göre ulus-devlet; Üzerinde yaşadığı coğrafyada özgür bir topluma ve bağımsızlığa sahip olması gerektiğini düşünen, inanan veya bir şekilde düşündürten, milletin, halkın, toplumun özgürlüğü ve bağımsız geleceği için özel bir sorumluluk taşıyan bir ya da birden fazla farklı etnisite/kültürel yapıların, farklı inançsal grupların, farklı sosyal sınıfların, farklı siyasi ideolojik grupların aynı amaç etrafında birleşmesi ulusu meydana getirmektedir. Böylece günümüz modern ulusu, modern ulus-devlet olgusu tarihsel süreçlerden ve değişik aşamalardan sonra bu değerler etrafında oluşmuş, tarihsel bir kategori ve siyasal toplumsal örgütlenme biçimi şeklinde meydana gelmiştir.
Milletler, halklar ve toplumlar adına ulus; üzerinde yaşadığı coğrafya, ülke, vatan topraklarında örgütlenmesi, kurumsallaşması, savunma ve güvenlik iradesine sahip olmasıdır. Modern ulus-devlet süreçleri 17. yy’ da krallıklar ve elitist tekelci aristokrasiye karşı ‘ulusal egemenlik’ adına hareketlenmelerle başlamıştır. Yanlış anlaşılmalara neden olmaması için 17 yy. Öncesi ulus-devlet krallıklar, şahlıklar, padişahlıklar, derebeyleri şeklinde örgütlüdür. Yani ulusun siyasi ve toplumsal örgütlenme biçimi her dönemin farklı amaç ve özellikleri olabilir, ancak öz itibariyle birbirine benzerlikler taşımıştır. Modern ulus-devlet 17. yy'daki hareketler Avrupa ve Amerika kıtalarındaki rejimlerin değişim ve dönüşüm süreçleri ile başlamıştır. Kral, din, soy gibi yapılara dayanan egemenlikler, cumhuriyet, laiklik, millet/ulusal devlet yapılanması şeklinde doğmuştur.
1945 öncesi Avrupa'da görüldüğü gibi modern ulus-devlet sürecinin başlangıcında kimi coğrafyalarda ulus-devlet tek ırk ideolojisi egemenliğine dayanmaya çalışarak ortaya çıkmıştı. Tek ırk ideolojisine dayanan bu tür ulus yapıları, üzerinde yaşadığı coğrafyanın dışında kalan, farklı coğrafyaları da zora dayalı egemenlik hesapları ile özellikle Avrupa kıtası kanlı savaşlara sahne olmuştur. Bu yıkıcı ve imha edici savaşlar 1945 yılına dek sürmüş, tek ırk ideolojisine dayalı ulus-devlet modeli hesapları 1945 yılında Avrupa kıtasında yenilgiye uğramış ve son bulmuştur.
1945 yılı sonrasında Avrupa kıtası ulus-devlet modeli cumhuriyet ve coğulcu demokratik değerlere dayanarak çağdaş bir sistem şeklinde değişim ve dönüşümle günümüz modern ulus devlet modelini inşaa etmiştir. Amerika ulus devlet modeli inşa süreci itibariyle cumhuriyet ve çoğulcu demokrasiye dayalıdır. Avrupa kıtası 1945 yılı sonu itibariyle oluşan cumhuriyet ve çoğulcu demokratik sisteme dayalı ulus devlet modeli Amerika'nın ulus devlet modeli sistemi ile paralel ve uyumludur.
1917 ile 1990 yılları özellikle Rusya ve doğu Avrupa coğrafyaları üzerinde tekçi siyasi ideolojik ulus devlet modeli egemenlik mücadelesine sahne olmuştur. Doğu Avrupa ve Rusya'daki tekçi siyasi ideolojik ulus devlet yapılanması farklı dil ve kültürlerin haklarının (tek ırk ideolojisine dayanan sömürgeci ırkçı ulus devletlerin etkisi altında kalarak Kızıl Kürdistan halkının ulusal haklarını gasp etmiştir) korunduğu ancak farklı sosyal sınıfların, farklı inançların ve farklı siyasi düşünce ve fikirlerin zorla yok edildiği katı bir sürece sahne olmuştur. Doğu Avrupa ve Rusya coğrafyalarındaki tekçi siyasi ideolojik ulus devlet modeli yapılanması 1990'lı yıllarda son bulmuş ve yıkılmıştır. Doğu Avrupa ve Rusya'nın geniş coğrafyaları üzerinde yaşayan farklı milletler, halklar ve toplumlar tekçi siyasi ideolojik ulus devlet modelinin yıkılmasıyla birlikte kendi özgür iradeleriyle özgürlüklerini ve bağımsız geleceklerini güvence altına alacak modern ulus-devletlerini ilan etmiştir. Doğu Avrupa ve Rusya coğrafyaları üzerinde yeni oluşan bu ulus devletlerin yönetim sistemleri çağdaş evrensel temel değerler ve çoğulcu demokrasi ile tek ırk ideolojisine dayalı katı ulusçu ulus-devlet modeli arasında bocalamakta ve sancılı geçiş sürecini yaşamaktadır.
Görüldüğü gibi dünyamızın tüm milletleri, halkları ve toplumları modern ulus-devlet modeline sahiptir. Bu milletlerin, halkların ve toplumların tümü ulus devletlerine bağlıdır, ulus devletlerine her koşulda sahip çıkmaktadır. Dünyamızın bütün milletleri, halkları ve toplumları için modern ulus devlet modelini cazip hale getiren olgular çok önemlidir. Bunlar milletlere, halklara ve toplumlara sağladığı güvenlik, savunma, korunma, ekonomi, özgürlük ve bağımsızlıktır. Milletlere, halklara ve toplumlara böyle bir düzeni sağlayacak başka bir alternatif model henüz teorik olarak bile bulunmamaktadır. İnsanlar modern ulus devlet modelinde güven içinde yaşadıkları, savunma tedbirlerinin alındığı, özgürlükleri ve bağımsızlıkları güvence altında olduğu evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokrasiye dayalı devlet yapılanması olarak değerlendiriyor.
1916 yıllarında Ortadoğu coğrafyasını dönemin tekçi ırkçı ulus-devletleri Fransız, İtalya ve İngiltere tekçi ırkçı ulus-devlet ideolojilerine göre şekillendirmiştir. Ancak Ortadoğu coğrafyası milletleri, halkları ve toplumları çok kültürlü, farklı inançların barış içinde yaşadığı toplumlara sahiptir. Bölgeye tek ırk ideolojisi bulaşmadan önceki barış ve huzur durumu ile tek ırk ideolojisi egemenlik hastalığı bulaştıktan sonraki toplumsal süreçler, farklılıkları ret etme, zorla imha etme trajedi dolu kanlı bir tarihtir.
Dünyamızın modern ulus-devlet modeli evrensel temel değerleri ve çoğulcu demokrasi medeniyetine dahil olan milletleri bir arada refah, barış ve huzur içinde yaşıyor.
1945 öncesi tek ırk siyasi ve ideolojiye göre şekillendirilen ortadoğu ırkçı katı ulusçu devletleri ise farklılıkları ret etme, imha etme hesapları ile kanlı ve yıkıcı bir süreç yaşıyor.
Dünyanın modern ulus-devlet modeline sahip milletleri evrensel temel değerleri ve çoğulcu demokratik sistemi bünyesine katarak gelişiyor ve değişiyor ve ilerliyor. Ortadoğu'un tek ırk ideolojisine dayanan çağdışı ırkçı ulus devletleri yıkıcı ve kanlı bir süreç bekliyor. Elbette ki ırkçı rejim sahipleri gelmekte olan bu tehdidi görüyor, güçlerini ortaklaştırma, tekçi dinci ideolojiyi ırkçı rejimlerine payanda yapma sürecini hızlandırıyor. Böylece ırkçı rejimler ırkçı ve dinci rejimlere dönüşüyor. Böyle bir süreç bölgeyi yakıp yıkacağı gibi insanlığın geleceği için de en büyük tehdidi ve tehlikeyi oluşturuyor.
Ortadoğu sömürge milletleri, halkları ve toplumları ortadoğunun sömürgeci tekçi ırkçı ulus-devletlerin önünde engel oluşturmaması için planlar hayata geçiriliyor. Herşeyden önce sömürge milletlerin, halkların ve toplumların özgür ve bağımsız gelecek düşüncesini zihinlerde yok etme siyasi ideolojik süreci başlatılmıştır. Ulus-devlet dönemi birmiştir, ulus-devlet sistemi gericidir, ulus devlet sistemi yerine devletsiz demokrasi siyasi ideolojik teorisine bu hedefler için ivme kazandırılmıştır. Sömürge milletlerin yüzyıllar boyunca yüreklerinde ve zihinlerinde taşıdığı özgürlük ve bağımsızlık düşüncesi yok edildiğinde tek ırk ideolojiye dayanan ortadoğunun sömürgeci ırkçı ulus-devlet modeli rahat bir nefes almış olacaktır. Bu siyasi ideolojik süreçler sömürgecilerin sosyo-psikolojik uzmanlarının kontrolünde geliştiridiğinden kuşku duyulmamalıdır.
Özetle dünya milletleri, halkları ve toplumları evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokrasiye dayanan modern ulus-devlet modeli sisteminde güven, refah, barış ve huzur içinde yaşıyor.
Ortadoğudaki tekçi, ırkçı ve çağdışı değerlere dayalı katı ulus-devletleri ise evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokrasiye direniyor. Modern ulus-devlet modeli henüz dünya insanlığının alternatifi olmayan günümüz koşullarında asla vazgeçemeyeceği tek sistemidir. Modern ulus-devlet modeli bitmiştir diyenler gerçeği ters yüz eden tek ırk ideolojisine dayanan sömürgeci ve çağdışı değerlere dayanan ırkçı ulus-devletlerin planlarının en önemli araçlarıdır. Böylece sömürge halkın özgürlük ve bağımsızlık fikri yok edilmesi, güvenlik ve savunma kendilerine mahkum edilerek iradesiz kılınması hesaplanmıştır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.