Gerçekçi olabilecek miyiz?
Ulus olarak, halk ve millet olarak kendi gerçeğimizi anlayacak mıyız?
Kürdleri son 70 yıldır Marksist Leninist radikal sol ideoloji felsefesi etkisine sokmuşlar ve radikal sol sınıfsal mücadele verdiriliyor.
Sol ideoloji nedir? Emek-sermaye çelişkisinde işçi iktidarını hedefleyen rejim modelidir, sanırsınız ki Kürdler fabrika işçisi ve sorunu ulusal statü, ulusal değerler değil de ekonomiktir.
Kürdlerin bir kısmına da son bin yıldır radikal Dinci İdeoloji, metafizik felsefe etkisine sokmuşlar ve dinci rejim modeli mücadelesi verdiriliyor.
Sanırsınız ki tek meseleleri radikal dinci rejim modelidir, sanırsınız ki ümmeti kurtarma onlara kalmıştır.
Halk olarak gerçekliğimizden kopartılmışız, üstümüzde hile oyun ve entrikalar çevriliyor.
Bu gerçeği görmeden ve oynanan oyunların farkına varmadan, edinilen ezberleriniz sizleri ancak bataklığa kadar taşır.
Gerçekliğimizi, olayları, hile, oyun ve entrikaları görüp ona göre mi hareket edeceğiz? Yoksa kafamızı kuma gömüp, kendi evimizde sığıntı gibi mi taşıyacağız?
İnsan nasıl olurda kendi gerçeğine sırtını döner, o da ayrı bir handikap ve sorundur.
Bu kadar olay herkesin gözleri önünde cereyan ederken, yaşanırken, olurken, insan ulusal değerlerinden ve tarihinden kopuktur veya görmek istemiyordur.
Bu trajedidir, aynaya bakmaya korkmak, kendinden, ulusal değerlerinden, gerçekliğinden kaçmaktır.
Yalanların, dolanların arkasına sığınma, özellikle başkasının, yani derin güçlerin uyduruk, ütopik İdeolojik yalanları etkisi altında ulusal geleceğini karartmaktır.
Gerçekler acıdır, yanlış değerlerle edinilen ezberlerin etkisi altında kabullenmek zordur.
Ama dünyanın evrensel temel değerlerine bağlı sistemi vardır. Eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkması kaçınılmaz ki ulusal başarıya sadece o gerçekler taşıyacaktır.
Ulus, millet, halk olarak yaşadığımız gerçekleri kabul etsek veya etmezsek eninde sonunda yüzümüze vuracaktır.
Dünyadaki bütün uluslar, milletler kendi gerçekliğini kabul edip, ona göre yaşamış, mücadele vermiş ve özgürlüğünü kazanmıştır.
Artık ulus, millet, halk olarak kendi gerçeğimizle yüzleşme zamanı çok geldi, geçiyor.
Ulusal ve ekonomi politikalarını insanlığın ortak evrensel temel değerler gerçeği ile hareket eden toplum ve devletler başarılı olmuş, refah seviyesine ulaşmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinin sahip olduğu değerler toplumları refaha taşımış, örnek alınması gereken değerlerdir.
Yoksa kendi içine kapanık, evrensel temel değerlerden kopuk, kısır döngüsü içine girerseniz, batar gidersiniz.
Bu nedenle millet ve ulus olarak kendi gerçekliğimizi görerek ve insanlığın ortak evrensel temel değerlerine dayalı gerçekçi bir şekilde neden, niçin ve kimlerle nasıl mücadele edilecekse öyle mücadele edilir.
Başkasının kasıtlı, art niyetli, ütopik siyasi İdeolojik yalanları ile değil.
Ulus, millet olarak halkları, tüm ezilenleri ve ümmet kurtarma savsatalarını bir an önce bırakmak, terk etmek zorundayız, ulus, halk millet olarak üstünüze vazife değildir.
Her insan hayatın her alanı ile ilgili başarılı olamaz, Eğitim, Bilgi, Emek ve Deneyimin yanı sıra yetenekleri vardır. Her insan sahip olduğu vizyon ve yeteneklerine göre mücadele etmelidir.
Herkes kendi gerçekliğini görürse, ulusal gerçekliğini görebilirse başarıya ulaşmak mümkündür.
Gerçekçi yaşayan toplum ve uluslar, kendi gerçekliğini görür ve başarıya ulaşırlar.
Başka kişi, grup, örgüt, parti ve ulusların size dikte ettiği siyasi ideolojik ütopik argümanlar başarısızlık, yıkım ve ihaneti getirir.
Toprağının mineral, organik, biyolojik gerçekliğini görüp ona göre ekerseniz verim alırsınız, yoksa verim alamazsınız.
Başkasının sizin ölçü ve değerlerinizi anlamadan size diktiği elbise size uymaz, sırıtırsınız.
Maalesef ulus, millet halk olarak yaşadığımız trajedi budur. Ulus, millet, halk olarak bizlere dikte edilen teoriler, dike edilen yöntemler ve soktukları yol ayrıdır, ulusal gerçekliğimiz ayrıdır, ters yöne götürüyorlar. Ters yöne gidiyorsunuz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.