Kuzey Kürdistan coğrafyasının tamamı son kırk yıllık süreçteki yanlış siyasi ideolojik ve askeri hesaplardan dolayı militarist güçlerin işgali altına sokulmuştur. Kuzey Kürdistan'ın dağları, ovaları, yaylaları, vadileri, köy ve kentleri sömürgeci militarist güçlerin işgali altına girmesine yönelik her türlü zemin oluşturulmuştur. Bu sürecin geçmişten günümüze seyri ile ilgili gelişmeler sömürgeci militarist güçlerin yayılmasına ortam hazırlamak üzerine planlı çalışmalarla hayata geçirilmiştir.
Güney Kürdistan bölgesi de gününüzde kuzey Kürdistan bölgesi coğrafyasındaki gerekçelere benzer aynı gerekçelerle militarist güçlerin işgali altına sokulması için zemin oluşturulmaktadır.
Güney Kürdistan bölgesine yönelik başlatılmış bulunan işgal girişimleri uluslararası terörist ilan edilmiş örgütler ile mücadele gerekçesi öne sürülerek kapsamı genişletiliyor. Şimdiye kadar belli bölgelerde militarist güçlerin bir kaç tane askeri üs şeklinde başlayan işgal faaliyetleri artık dağları, ovaları, vadileri, yaylaları, köyleri ve kentleri kapsayarak genişlemeye başlamıştır.
Güney Kürdistan bölgesi sömürgeci devletlerin planlı militarist işgalleri ile zorunlu bir çatışma zeminine çekilmek istenmektedir. Güney Kürdistan'ın Kerkük, Xaneqin, Şengal gibi güneyini Irak rejimine bağlı güçler tarafından benzer gerekçelerle sömürgeci İran ve Türkiye ile belirlenmiş bir plan çerçevesinde işgal edilmiştir. Güney Kürdistan bölgesinin doğu bölgelerini de İran rejimi aynı gerekçelerle dolaylı güçlerle işgal faaliyetlerini hızlandırmıştır. Güney Kürdistan'ın Kuzey bölgelerini Türkiye devleti terörist örgütler ile mücadele gerekçesiyle adım adım işgal etmeye devam etmektedir.
Her üç ülke ve uluslararası güçlerin terörist örgüt ilan ettikleri PKK'nin ve siyasi ideolojik paydaşlarının faaliyetlerini bahane ederek militarist işgali genişletmekte, kapsamını büyütmektedir. Göreceli hedef PKK'nin silahlı faaliyetleri bahanesidir, ancak kuşkusuz esas hedeflenen ise Kürt halkının yeryüzündeki tek yasal ve anayasal meşru yönetimi ve Kürt halkının oluşmaya başlayan bu meşru iradesini kırmaktır.
Kürdistan'ı paylaşan ömürgeci devletlerin birlikte ve planlı hareket ettiği görülmektedir. Asıl hedefleri, amaçları Kürt halkının meşru, yasal ve anayasal yönetimini ve oluşmaya başlayan ulusal iradesini kırmak ve tasfiye etmektir. Bu amaçlarını uluslararası ve bölgesel güçlerden gizlemek, tepkilerini çekmemek uzere terörist örgütlerin silahlı faaliyetleri bahane edilerek asıl niyetlerini saklı tutmaya çslışmaktadır.
25 Eylül 2017 tarihinde güney Kürdistan'ın bağımsızlık referandum gerçekleştirmesi ardından İran'ın, Irak'ın ve Türkiye'nin ortak tutumu esas hedeflerinin ve amaçlarının Kürt halkının meşru, yasal ve anayasal iradesi olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Referandum sürecinin geride kalması, Irak ile sorunların uluslararası güçlerin aracılığı ve desteğiyle diyalog yoluyla çözüm yoluna sokulması sömürgeci devletlerin tüm işgal planlarını bozmuştur. Güney Kürdistan bölgesi halkının demokrasi içinde bağımsız bir gelecek inşasını savaş zeminine çekmeye çalışan sömürgeci güçler böylece başarısızlığa uğramıştır. Bu süreçlerde sömürgeci devletlerin oluşturmaya gayret ettikleri kriz ve kaos planlarının aşılması, boşa çıkartılması ardından işgal için planlandığı düşünülen başka gerekçeler harekete geçirilmiştir.
Güney Kürdistan bölgesel yönetimi ve halkı uzun yıllardan bu yana bütçesi merkezi Irak yönetim tarafından kesintiye uğrayarak ve ödenmeyerek ekonomik olarak militarist işgaller kadar insafsızca ekonomik baskı altına alınmıştır. Kürt halkı açlığa mahkum edilmek istenmiş ve ekonomik sıkıntılar belli planlar kapsamında kimi örgütler tarafından istismar edilmektedir. Sömürgeci devletlerin her dört parça Kürdistan'da fiili işgal gerekçesi yaptığı bu örgütler kasıtlı ve amaçlı oluşturulan ekonomik sıkıntıları kriz ve kaos projesine dönüştürmektedir.
Dikkat edilirse güney Kürdistan'ın kuzeyden, güneyden, batıdan ve doğudan sömürgeci devletlerin işgaline gerekçe yapılan PKK'nin silahlı faaliyetleri aynı zamanda güney Kürdistan'ın ekonomik sıkıntılarını krize ve kaosa dönüştürme projesinin de önemli bir tarafıdır ve harekete geçmiştir.
PKK, sahip olduğu tüm basın, yayın ve iletişim araçları üzerinden ve bölgedeki örgütlenmiş yapıları ile güney Kürdistan halkını yönetime karşı hareketlendirme, ayaklandırma, zor, baskı ve şiddetin içine çekme mücadelesi yürütmektedir. Bir yandan sömürgeci güçlere fiili işgal gerekçesi sunarken diğer yandan da meşru, yasal ve anayasal Kürdistan bölgesel yönetimini içerden çökertme mücadelesi eş zamanlı yürütülmektedir.
Siyasi ve ideolojik hedef ve hesapları Kürt halkının ulusal taleplerini kapsamayan PKK ve onun savunduğu değerlere dayanan yapıların Kürdistan coğrafyası üzerinde zora dayalı faaliyetlerinin sonuçları görüldüğü gibi bütün açıklığı ile ortadadır.
Kuzey Kürdistan bölgesinde zora dayalı faaliyetlerinin sonuçları bütün bölgeyi militarist güçlerin coğrafyanın tamamına yayılması gerekçesini oluşturmuştur.
Güney Kürdistan bölgesinde zora dayalı faaliyetlerinin sonuçları bütün bölgeyi militarist güçlerin coğrafyanın tamamına yayılmasına gerekçe oluşturmaktadır.
Batı Kürdistan bölgesinde zora dayalı faaliyetlerinin sonuçları bütün bölgeyi militarist güçlerin coğrafyanın tamamına yayılmasına gerekçe oluşturmuştur.
Doğu Kürdistan bölgesinde zora dayalı faaliyetlerinin sonuçları bütün bölgeyi militarist güçlerin coğrafyanın tamamına yayılmasına gerekçe oluşturmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası güçlerin terörist örgütler listelerinde yer aldığı için tüm bu güçler sessiz kalmayı tercih etmektedir. Uluslararası güçlerin bölgenin sömürgeci devletlerinin Kürt halkına yönelik imha temelindeki saldırıları karşısındaki sessizliği sömürgeci devletlere cesaret Kürt halkına ise hayati derecede zarar vermektedir.
Kürt halkı, uluslararası güçlerin desteği olmadan özgürlük, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek inşaa etmesi mümkün değildir. Uluslararası güçlerin desteğinin önündeki en büyük engel, sorun bölge Devletlerinin ve uluslararası güçlerin terörist ilan ettiği, ancak Kürt halkının haklı ve meşru talepleri arkasına gizlenen örgütler ve yapılardır.
Ülkenin ve ulusal taleplerin uğruna mücadele vermenin değerleri ve ilişkileri ayrıdır, bunlar doğru hedeflenmiş ise ulusal mücadeledir.
Sömürgeci devletlerin rejimlerini değiştirmek uğruna mücadele vermek ise ayrıdır, sömürge Kürt halkının sorunu değildir, bütünüyle egemen ulusların enternasyonalist mücadelesidir.
Kürt halkı haklı ve meşru ulusal haklarına kavuşmamış bir halk olarak önceliği, olmazsa olmazı ulusal talepleri uğruna bir mücadeledir.
Bağımsız devlet sahibi egemen ulusların ise mücadele önceliği sistemlerini değiştirmek uğruna enternasyonalist bir mücadeledir.
Mazlum ve mağdur, sömürge Kürt halkının mücadele öncelikleri ile egemen ulusların mücadele öncelikleri birbirinden farklı olmaktadır.
PKK bu noktada egemen ulusların mücadele etmesi gereken rejimlerini, sistemlerini dönüştürme mücadelesini mazlum ve mağdur Kürt halkının üstüne yıkmaktadır. Bu mücadeleyi de zor, baskı ve şiddet araçlarına dayandırmaktadır. Bölgesel ve uluslararası güçlerin terörist örgüt ilan etmesi de bu yanlış mücadele biçimi, yanlış araçlar, yanlış siyasi ideolojik değerlerden dolayıdır. Bu değerlerin, hesapların, ilişkilerin, kullanılan araçların kimlere hizmet ettiği de coğrafyalardaki somut gelişmelerden anlamak mümkündür, olasıdır.
Bugün tüm Kürdistan coğrafyasının sömürgeci militarist güçlerin işgal gerekçesi yapılmasının önüne geçmek mümkündür. Bunun için PKK'nin hem siyasi, ideolojik, hem araçsal her açıdan Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, uluslararası ve bölgesel güçlerin terörist örgütler listelerinden çıkmasına bağlıdır. PKK bunu sağlamak zorundadır, bu gereklidir ve zorunludur. Bunu hem değerlerde, hem de kullandığı araçlarda sağlayamıyor ve karşılayamıyor venuluslararası güçleri ikna edemiyor ise Kürt halkının haklı ve meşru ulusal taleplerini kullanmayı bırakmalı veya kendisini fesh ve tasfiye etmelidir. Bundan ayrı, bundan başka bir çıkış yolu bulunmamaktadır. Bunu sağladığı taktirde Kürdistan'ın her dört parçasında sömürgeci devletlerin militarist güçlerin işgaline gerekçe olmaktan çıkacaktır.
Çünkü Kürt halkının haklı ve meşru ulusal taleplerine kavuşması için uluslararası güçlerin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Kürt halkının Amerika'nın Avrupa Birliğinin uluslararası güçlerin terörist ilan ettiği bir örgüt ile anılması uluslararası güçlerin desteğine engel teşkil etmektedir. Bu da sömürgeci devletlerin militarist güçlerin coğrafyanın tamamına yayılmasına gerekçe ve zemin oluşturmaya devam edecektir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.