Hastalıklara uzmanı doktorlar çare bulabilir, tedavi edebilir ve hastanın iyileşmesini sağlayabilir, hasta ancak bu şekilde sağlığına kavuşabilir.
2008 yılında Hakkari'de toplumumuz, sendika, dernek ve kamu kurumları ile Hakkari'nin sosyal kültürel ekonomik çevresel kentsel tarımsal ⁶ihtiyacı olan doğru hizmet projeleriyle ilgili toplantılar yapıyordum.
O dönem şahsımı tanıyıp güven duyan çok kişi yalnız kaldığım anlarda yanıma yanaşıp "ne olursunuz bizi kurtarın" diyen hemşehrimiz ile karşılaştım.
Konuyu tam olarak anlamaya çalıştım, toplumdaki bu endişe, bu korku nedir?
Doğrusu toplumun bu denli zayıf hale geldiğine, Korkunun pençesinde kıvrandığına ihtimal veremedim.
Maalesef toplumun üstüne çökmüş yapıların türediğini, bunların toplumu ya bizdensin ya da ajan ve ihanetçi ikilemi arasına sıkıştırdığını, sosyo psikolojik bir baskının, toplumsal mobbingin devreye sokulduğu gerçeğini fark edemedim.
Toplumun hiç benimsemediği dar radikal İdeolojik rejim modelci bir tercihle baş başa bırakıldığı, başka da bir çıkış yolu bırakılmadığını o gün göremedim. O sürecin yarattığı sosyo psikolojik etkilerini günümüzde toplumsal yaşamın her alanında görmek mümkündür.
Bildiğiniz gibi çoğulcu demokrasi farklı fikir ve düşüncelerin, farklı inançların, farklı sosyal sınıfların kendisini özgürce ifade imkanı bulduğu rejim modelidir.
İnsanlar özgürce, ben farklı düşünüyorum özgüvenine ve düşüncesini özgürce açıklama imkanına sahip olmalıdır.
Belli bir grubun fiziksel ve sosyo psikolojik, sosyo mobbing etkilerle oluşturduğu ortamların ürünü toplumun kendisini özgürce ifade etme koşulları ortadan kaldırılmış ve yok edilmiştir.
Toplumda oluşturulan bu tür etkileşimlerle farklı fikir ve düşüncelere eleştiri ve özeleştiri kuralları dışında küfür ve hakaretlerle saldırılar yapılıyor. Aslında ben bu psikolojiyi çok iyi bildiğimi, bu küfürbaz ve hakaretbaz zavallıların bir yerlere mesaj vermeye çalıştıklarını düşünüyorum.
Mesaj vermeye çalıştıkları dar radikal İdeolojik yapılara şunu demek istiyorlar, "bakın ben sizdenim, sizin ideolojinize karşı olanlara saldırıyorum"
Ne kadar çok ağır küfürler ve hakaretler ederse karşı tarafta o denli kendisini ve ailesini güvenceye aldığını düşüyorlar.
Sosyal ve ekonomik çıkarlara böylece daha kolay erişebileceğini, oluşan ranttan böylece daha kolay pay alabileceğini düşünüyorlar.
Bu bilinçaltına yerleşmiş sosyo psikolojik somut bir ruh hali gerçekliğidir.
TOPLUMUN kahır ekseriyetinde bu çirkin sosyo psikolojik durum, duygu hakim hale gelmiştir.
Toplumda bu duyguyu oluşturan gruplar böylece topluma her açıdan egemen hale geliyorlar. Maalesef toplum içine sokulduğu ve kendisini, değerlerini kemiren ve içten içe çürüten şey oluşturulan korkudur.
Belli bir çevrenin oluşturduğu sosyo psikolojik korku toplumun bilinç altına yerleşmiştir.
Kişiler bireyler baskın diye düşündüğü çevrelere kendilerine ne kadar sadık, ne kadar bağlı olduğunu ispatlamak gibi bir sosyo psikolojik baskı altında görüyor. Şöyle kısaca özetlersem ne yazık ki psikolojik hasta bir toplum oluşturulmuştur.
Yazık ki toplumun içinde yaşadığı gerçeği budur.
Toplumun sosyo psikolojik etkiler altında bırakıldığı ve üstüne serilen ölü toprağı atıp sıyrılması, doğrulması, yanlış değerlerden oluşan yanlış ezberlerinden korkutulması zamanı çoktan geldi geçiyor.
Sevgili halkım sizlerden farklı fikir ve düşünceye sahip olup bunları özgürce paylaşanlara küfür ve hakaretle cevap verenlerin ruh ve psikolojik hali kısaca budur.
Statükodan, dar radikal İdeolojik rejim modelci gruptan farklı fikir ve düşüncelere sahip olan kimse elbetteki ne ajandır ne de ihanetçidir. Öyle kişiler onurlu yürekli yurtseverlerdir, dayandıkları değerler insanlığın ortak evrensel temel değerleridir. Dayandığı değerler insanlığın ortak rejim modeli çağdaş çoğulcu demokrasi modelidir. Şimdi o güruh küfürler edecek, hakaretler edecek böylece toplumun yüreğine korkuyu sabitleyecek, korku üzerine inşaa ettiği varlığını sürdürecek öyle mi? Öylesi bir toplum çürümüş ve kokuşmuş bir toplumdur, öylesi bir toplum evrensel temel değerlerden koparılmış hiçbir geleceği olmayan ve hiçbir geleceği olmayacak zavallı bir toplumdur vesselam.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.