ABD ve AB gibi çağdaş dünya PKK\'yi terör örgütü görüyor. Terör örgütü görüldüğü için PKK\'nin siyasi İdeolojik ve pratik her hareketi Türkiye\'ye terör ile mücadele gerekçesi ve müdahale etme hakkını kendinde görüyor. PKK kuzeyden bir şekilde Güney Kürdistan federal bölgesi içlerine doğru Türkiye\'yi çekiyor, PKK Güney\'in içlerine doğru girdikçe Türkiye de peşinden Güney\'in içlerine doğru gidiyor.
Siyasi, İdeolojik ve pratik gelişmeler doğru çözümlendiğinde PKK\'nin amacı Güney\'in kurumsal yapısı henüz oluşmakta ve filiz iken Federal Bölgeyi Türkiye ile çatışmanın içine sokmak olduğu anlaşılabilir.
Türkiye PKK\'nin sunduğu terörle mücadele gerekçesi sayesinde Güneyi adım adım işgal ve ilhak ediyor. Güney Kürdistan federal bölgesi Türkiye\'ye karşı çıktığı anda terör örgütüne destek veriyor anlamına gelecek ve hem çağdaş dünya bunu böyle görecek hem de Türkiye\'nin hedefi hâline gelecektir.
Güney Kürdistan federal bölgesi sessiz kaldıkça derin bir proje olan PKK Türkiye\'yi ilhakçı hedefi doğrultusunda sunduğu gerekçelerle Güneyin içlerine doğru taşımaya devam edecektir.
Güney yönetimi böylece karanlık derin labirentlerin planlı ve projeli olma olasılığı yüksek bir çıkmaz ve çözümsüzlük ile karşı karşıya bırakılmış, karanlık bir denklemin içine sokulmuş ve endişe verici bir geleceğe doğru sürüklemektedir.
Saddam yönetimindeki üniter devlet yapısıyla Irak Kürd halkına karşı ret inkâr ve imhacı bir zihniyete sahipti. Federal sisteme geçiş yaptırıldı ancak tekçi ırkçı zihniyeti yerinde duruyor üstüne ayrıca tekçi radikalist mezhepçi zihniyet de eklenmiştir.
Tekçi radikalist mezhepçi yapısıyla İran Kürd halkına yönelik ret inkâr ve imhacı zihniyet ile yayılmacı bölgesel politikalar yürütmektedir.
Tekçi mezhepçi üniter devlet yapısıyla Suriye rejimi varlığını başta Kürd halkı olmak üzere tüm farklılıkları yok sayarak sürdürme politikalarına dayandırmıştır.
Türkiye tekçi üniter devlet yapısıyla ret inkâr ve imhacı politikaların ana aktörü konumunda bölgesel bir role sahiptir.
Güney Kürdistan federal bölgesi üstünde bir taraftan Irak\'ın siyasi, askerî ve ekonomik baskısı var. Bir taraftan İran\'ın mezhepçi siyasi, ekonomik paramiliter çeteleri ve terör örgütleriyle baskısı ve saldırısı var. Bir taraftan PKK\'nın güneyi güya kantonlara ayırıp içten paramparça etme siyasi, İdeolojik ve pratik kirli hesap, hedef ve eylemler var.
Güney\'in üstünde Irak\'ın , İran\'ın, paramiliter çetelerin, terör örgütlerinin bu yıkıcı saldırıları, politikaları ve Türkiye\'nin PKK\'yi gerekçe göstererek güneyi işgal ve ilhak projesi adım adım hayata geçmektedir.
Bütün bunların birbirinden kopuk hatta karşıtı gibi görünmesi aldatıcı ve yanıltıcıdır. Bunlar derin labirentlerde birbirini tamamlayan planlı ve projeli politikalar olduğu Kürd halkının tarihinden, bölgenin tarihsel gelişmeleri çözümleyenler bu gerçeği rahatlıkla görülebilir. Net görülmesi gereken husus Kürd halkı üstünde bölgesel güçlerin danışma, dayanışma ve ortaklaşa yürütülen ret, inkâr ve imhacı politikalara hizmet eden, yasal ve anayasal statüyü tasfiye amacı taşıyan sürecin yapıtaşlarının döşendiği gerçeğidir.
Ret, inkâr ve imhacı politikalar Güney Kürdistan federal bölgesinin yasal, anayasal ve uluslararası kurumsal haklı meşru varlığı sayesinde hükmünü yitirmekle karşı karşıyadır.
Bölgesel sömürgeci güçler bu sürecin farkında ve bilincinde hareketle süreci hile oyun ve entrikalarla tersine çevirmenin çabaları içindedir.
Bunu yaparken bölgede ve dünyada haklı ve meşru noktada kalmayı esas almaya çalışmaktadır.
Her ne kadar İran bölgede ve dünyada totaliter tekçi radikalist dinci ideolojik rejimin etkisiyle çağdaş dünya nezdinde sıkıntı yaşıyorsa da diğer bölge güçleri bu açığı kapatmanın peşindedir. Bölge sömürgeci güçler ya birlikte ret, inkâr ve imhacı statükoyu koruyup sürdürecekler, veya hak yerini bulacak, başta Kürd halkı olmak üzere bölgedeki her halk insanlığın ortak evrensel temel değerlerine dayanarak kaderini tayin etme hak ve imkanına kavuşacaktır.
Bölge sömürgeci güçlere işgal ve ilhak gerekçesi ile hizmet eden sürecin kanseri taşıyıcı unsuru, çağdaş dünyanın da terör örgütü gördüğü ve bölge güçlerinin işgal ve ilhak gerekçesi yaptığı PKK ve diğer terör örgütleri üstünden süreç ilerletiliyor ve yürütülüyor.
Güney Kürdistan federal bölgesi yönetimi bölgenin tüm sosyal ve siyasal gerçeğini doğru çözümlemesi önemlidir. İnsanlığın ortak evrensel temel değerlerine bağlı çağdaş çoğulcu demokrasiye bağlı kalarak Kürd halkının bölge halklarıyla hak ve hukukta eşitliğini savunmalı, birlik içinde haklı meşru yasal ve anayasal ulusal statüyü ve ulusal barışı güvence altına almalıdır. Bunu Amerika ve Avrupa Birliği çağdaş dünya ile dayanışma ve birlik içinde yapmalıdır. Bölgenin gelecek akıbeti özellikle İran\'ın tekçi radikalist mezhepçi rejimini paramiliter çetelere ve terör örgütlerine dayanarak bölgeye yayma ve egemen kılma siyaseti ve politikaları, Rusya\'nın bölge üzerindeki hesap ve hedefleri nedeniyle karışık ve bulanık görünüyor. Bölge sömürgeci güçlerin ortaklaştığı yegâne konu Kürd halkının hiçbir meşru ulusal statü sahibi olmaması üzerinedir. Bu zihniyeti tasfiye etmenin yegâne yolu Kürd halkının insanlığın ortak evrensel temel değerlerine, çoğulcu demokrasiye, bölgesel barışa bağlı kalarak ve çağdaş dünya ile danışma ve dayanışma uyum içinde süreci doğru yönetmesine bağlıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerinaazad\'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.