Hendek siyasetinin mağdurları olan, Kürt halkının en yurtsever ve ulusal dinamizmine sahip kentleri; Sur, Silvan, Lice, Hani, Hazro, Bismil, Dicle, Bağlar, Kayapınar, Yenişehir, Kocaköy (Diyarbakır) Nusaybin, Dargeçit, Derik (Mardin), İl merkezi, Silopi, Cizre, İdil (Şırnak), Varto (Muş) Sason, Kozluk (Batman), Arıcak (Elâzığ) Yüksekova (Hakkari)....
Bu kentler sadece hendek siyaset savaşlarını hatırlatmıyor, aynı zaman Kürt halkının diriliş ve dinamizmini oluşturan bu kentlerin nasıl hainane tuzaklarla ezildiğini, sindirildiğini gösteriyor.
Hainane tuzaklar nelerdir?
Kürt halkı ve bileşenleri sömürge statüsüne bile sahip değil, Kürt halkına sömürge bir milletin, halkın, toplumun hakları bile reva görülmüştür. Sosyal ve siyasal durumu böyle olan bir millet, bir halk ve bir toplum öncelikle evrensel hukuktan kaynaklanan, haklı ve meşru tüm ulusal hakları için mücadele etmiştir. Tarihte durumu böyle olan milletler, halklar ve toplumlar da tarih boyunca haklı ve meşru ulusal özgürlük ve bağımsızlık, hak ve hukuk önünde eşitlik için mücadele vermiştir.
Ancak Kürt halkına günümüzde siyasi ideolojik olarak dayatınlanlar incelendiğinde sömürge statüsüne bile sahip olamayan halkın tüm bileşenleri ile birlikte egemen ulusların solunun genel çıkarları için tekçi sol ideolojik bir tuzağın içine sinsice çekildiği görülüyor.
Kürt halkı ve bileşenleri sosyal, siyasal, sınıfsal, kültürel, düşünsel ve inançsal yapısına bakıldığında halkın tümü sağcı değil, tümü liberal değil, tümü muhafazakar değil, tümü sosyal demokrat değil, tümü sol-sosyalist değil ve tümü komünist değildir. Kürt halkı ve bileşenleri, farklı sosyal sınıflardan, farklı inançlardan, farklı sosyo-kültürlerden, farklı düşünce ve fikirlerden oluşmuş, tarih boyunca bir arada ve barış içinde yaşayan oldukça çok renkli bir ulustur.
Dünyadaki milletlerin, halkların ve toplumların sosyal yapısında hangi sınıfsal farklılıkları, siyasi ideolojik farklılıklar, sosyo-kültürel farklılıklar, inançsal farklılıklar varsa Kürt halkı ve bileşenleri için de aynısı ve hatta daha fazlası vardır.
Sömürgeci egemen ulusların, devlet yapılanmasını şekillendiren tekçi, ırkçı, dinci siyasi ideolojik ve çağdışı yapılarına benzer bir değere sahip olmamıştır, sahip değildir ve taşımamıştır. Kürt halkı tarih boyunca böylesi tekçi, ırkçı, dinci bir yapıyla uzaktan yakından bir bağlantısı olmamıştır.
Tarihte dünyadaki milletlerin, halkların ve toplumların ulusal özgürlük ve bağımsızlık mücadeleleri hangi toplumsal farklılıkları kapsamış ise ve hangi kriterlere göre verilmişse Kürt halkının ulusal özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi de aynı veya benzer kriterlere, kurumlara, siyasi ideolojik düşünce ve fikirlere göre ulusal özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi verilmelidir.
İdeolojik tuzak; Sahada zorla etkin olmaya çalışan mevcut siyasi ideolojik hareket Kürt halkı ve bileşenlerini egemen ulus solcularının genel çıkarları doğrultusunda ve egemen ulusun sol ideolojiye bağlı grupların toplumsal alanda kazanım elde etmeleri için kullanmaktadır. Egemen ulus solu kendi toplumsal katmanlarında tıkanmıştır, solun bu tıkanıklığını Kürtlerle aşması hedeflenmiştir. Toplumlarıyla sorun yaşayan, toplumlarıyla bir türlü buluşamayan, toplumlarından bir türlü destek alamayan, toplumsal tabandan ve kitlelerden kopuk egemen ulus solunun bütün yükünü Kürt halkının sırtına bindirmek için mücadele derinleştirilmektedir.
Kürt halkının ulusal özgürlük ve bağımsızlık taleplerini mevcut siyasi ideolojik hareket de bir dönem savunmuştur. Bu değerleri savunduğunu ileri sürerek kitleselleşme mücadelesi başlatmıştır. Böylece Kürt halkı içindeki özgürlük ve bağımsızlık düşünce ve fikrine, siyasi bir bilince ve hedefe sahip binlerce yurtseveri saflarına çekmiştir. Halkının ve ülkesinin özgürlük ve bağımsızlığı hedefine sahip, böylesi değerlere bağlı binlerce insanın, binlerce yurtseverin mevcut harekete katılımından sonra hiç birinin akibetinin ne olduğu, başına nelerin geldiği, akibetine ne yapıldığı hala meçhuldür.
Kürt halkı için özgürlük ve bağımsızlık talebi ile yola çıkan sol siyasi ideolojik hareket, geldiği noktada Kürt halkı ve bileşenlerini adım adım evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokratik değerlere karşıt, tekçi sol siyasi ideolojik bir noktaya sürüklemeye başlamıştır. Acıdır ki Kürt halkını egemen ulusların tekçi sol siyasi ideolojik hegemonik hesaplarının deneği haline getirmeye başlamıştır.
Bu bağlamda öncelikle özgürlük ve bağımsızlık uğruna yola çıktığını ilan eden mevcut sol siyasi ideolojik hareket böylesi düşünce ve fikirlere sahip halkı yoğun biçimde saflarına gel gel yapmıştır. Toplumda özgürlük ve bağımsızlık hedef ve iradesine sahip olanlar, bu hedef için mücadele verdiği sandığı mevcut harekete katılım sağlamıştır.
Bu yurseverlerin tümünü karanlık ve meşhul bir akibet beklemiş, katılım sağladıktan sonra bir daha bu yurtseverlerden haber alan olmamıştır. Böylece özgürlük ve bağımsızlık düşüncesine, iradesine sahip ve katılım sağlayan tüm yurtseverler etkisiz hale getirilmiştir. Bu sürecin ardından oldukça planlı bir şekilde ve kademeli olarak derin siyasi ideolojik hesaplarla önce konfederasyon, ardından federasyon en sonunda özerklik Kürt halkı için yeterlidir denilerek ulusal bağımsızlığın gericilik ve çağdışı olduğunu ilan etmiştir.
Türkiye'de Avrupa Birliği tam üyelik kriterleri etkisiyle çoğulcu demokrasi kırıntıları işleyince Kürt halkı adına hareket ettiğini iddia eden siyasi hareket yerelde iktidar imkanı elde etmiştir. Yüzün üzerinde Belediye kazanarak halka kendisini özgürce yönetme, geleceğini ilmek ilmek dokuma, örme imkanı vermiştir. Bu vesile ile Eğitimden Sanata, Kentsel hizmetlerden, Sanayi, Tarım ve Hayvancılık gibi bütün sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, çevresel, siyasal hizmet alanlarında halkımıza kendisini doğru yönetme, geleceğini ilmek ilmek inşa etme imkanı vermiştir. Bu süreç boyunca halkımız çoğulcu demokrasi kriterlerine bağlı, haklı ve meşru alanın içinde kalarak geleceğinin temellerini doğru inşaa edebilirdi.
Bu noktadan itibaren çift taraflı karanlık eller hendek siyasetini, demokratik özerklik iddiasıyla ve halkı savunma bahanesi arkasına gizlenerek şiddet araçlarını sivil toplumun içine taşıyarak mevcut haklı ve meşru mücadeleyi sabote etmiş ve demokrasi alanı dışına çıkartmış, haksız ve hukuksuz bir alana taşımıştır. İsmi, adı uluslar arasında terörist örgütler listesine alınmış bir yapının adı ve bayrağı altında gayrı meşruluk devreye sokulmuştur. Ülkede çoğulcu demokrasi kırıntıları işlerken ve yerelde iktidar imkanı elde etmişken bu kazanımların tümünü hendek siyaseti ile zorun, şiddetin, gayrı meşruluğun ve hukuksuzluğun bayrağı altına alarak toplum, halkımız karanlık bir sürecin içine çekilmiştir.
Hendek siyaseti ile sivil, mazlum ve mağdur halkımız zorun ve şiddetin her türlüsüne maruz bırakılmış, zor ve şiddetin altında Kürt dinamizminin tarihten günümüze sembolü bütün kentler yerle bir ettirilmiştir. Zor ve şidet araçlarını halkımızın sivil yaşamının içine taşıyan yapının uluslar arası alanda gayrı meşru bir yapı olarak görülmesi, adının uluslar arası terörist örgütler listesinde yer alması nedeniyle halkımızın tüm dostları zor durumda bırakılmıştır. Zor günde halkımızın yanında olması gereken tüm dostları terörist damgası yememek, çirkin iftiralara maruz kalmamak için susmak zorunda kalmıştır.
Hendek siyasetinin yegane gerekçesi tarjikomiktir, şöyle ki; egemen ulusuyla birlikte ve sol siyasi ideolojik eksende tüm sömürgeci devlet mazlum ve mağdur Kürt halkına zorla güya demokratikleştirilecektir. Kürt halkı böylesi ağır bir yükün altına sokulmuş, ulusal dinamizmi olan halk ve kentler sömürgeci devletin ağır saldırı ve savaş araçları altında ezilmesi hedeflenmiştir. Deneyimsiz ve eğitimsiz yurtsever gençlerin ellerine tutuşturulan basit savunma araçları ile ağır saldırı ve savaş araçları ile karşı karşıya bırakmış ve bilinçlice kitlelerin ezilmesi hedeflenmiştir. Hendek siyasetinin başlama zamanı, dönemi, iklimsel koşullar herşey halkın ağır saldırı ve savaş araçları altında sindirilmesi üzerine planlanmış olduğu kuşkusuzdur.
Güç dengeleri açısından herşey doğanın tabiatına aykırdır sömürgeci ordu tarafı eğitimli, deneyimli, donanımlı ağır saldırı ve savaş araçlarına sahiptir. Olaya bulaştırılan yurtsever halk basit savunma araçları ve eğitimsiz, deneyimsiz, adeta her türlü zorun, şiddetin içine çekilmiş ve imha ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Sürecin en acılı tarafı siyasi ideolojik yanıdır ve sömürgeci ülkeyi sol adına demokratikleştirme hedefidir. Sömürgeci ülkeyi sol adına demokratikleştirmek Kürt halkının Hiçbir şekilde sorunu, işi, görevi, yükümlülüğü değildir. Egemen ulusun solcuları kendi ulusal tabandan kopuktur, halktan kopuktur, kitlelerden de kopuktur. Egemen ulusun solcularının tüm yükü mazlum ve mağdur Kürt halkının sırtına bindirilmek intenmektedir.
Halbuki tarih egemen ulusun solcularına ''sömürge halkın ulusal özgürlük ve bağımsızlık'' mücadelesinde bir nefer olarak yer almaları devrimci bir görev, bir sorumluluk zorunlu kılınmıştır. Tarihi gerçekleri, ilkeleri, değerleri ters yüz eden, mazlum ve mağdur halkın sahte siyasi ideolojik hesapların içine çekilerek imhasını ve sindirilmesini hedefleyen karanlık bir süreç işletilmektedir. Tüm bu süreçler tek taraflı olmadığı derin siyasi, sosyal, psikolojik hesaplara dayanıyor olabileceği görülmelidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.