Suriye coğrafyasında 2011 yılında büyük güçler taşeron terörist örgütler ve diğerleri üzerinden başlattıkları korkunç bir savaş giderek daha korkunç bir hal alarak devam ediyor. Taşeron örgütler üzerinden süreç kirli savaş artık belli bir aşamaya gelmiş bulunuyor.
Esas aktörlerden Rusya Suriye'deki bu korkunç ve kirli savaşın bir tarafını temsil ediyor, Amerika Birleşik Devletleri de bu kirli ve kanlı savaşın diğer tarafını temsil ediyor.
Savaşın asıl gerekçesi Rusya'nın tüm Akdeniz bölgesine hitap eden yegane askeri üsleridir. Rusya devasa Akdeniz coğrafyası çevresine sadece Suriye coğrafyasındaki askeri üsleri ile varlık gösterebiliyor. Amerika Birleşik Devletleri ise Rusya'nın Akdeniz bölgesinde askeri güç bulundurmasını genel çıkarlarına ters buluyor. Rusya Akdeniz bölgesindeki askeri üsleri dünya gücü olması iddiasını sürdürmesi için zorunluluk olduğuna inanıyor ve bu üslerini korumak adına her şeyi göze aldığı görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri ise Rusya'nın Akdeniz bölgesinde ve Ortadoğu coğrafyasındaki varlığına tahammül edemiyor. Rusya'yı bu bölgelerden çıkarıp, söküp atmak istiyor ve Rusya'yı Akdeniz bölgesinde barındırmak istemiyor. Ortadoğu coğrafyasının alt üst oluşunun tüm gerçekliği bundan ibarettir ve diğer argümanlar sadece var olan gerçeği gizlemeye yöneliktir.
Bu kirli ve kanlı savaşta Rusya'nın yanında saf tutan, yer alan İran ise yayılmacı rejimindeki özelliklere bağlı olarak bölgesel gücünü daha geniş alanlara yaymaya, taşımaya çalışıyor. Amerika'nın yanında 60'ın üzerinde ülkeden oluşan uluslararası koalisyon güçleri yer alıyor. Her iki dünya gücü ölümüne kanlı bir savaşı taşeronlar üzerinden dolaylı biçimde yürütüyor.
Gelişmekte olan son olaylara bakılırsa Rusya tüm güçleriyle doğrudan Suriye rejimine yardım ederek sürecin içinde doğrudan yer almaya başlıyor. Amerika ise hala taşeron güçler üzerinden bu savaşı yürütüyor.
Türkiye ve İran gibi bölge devletleri ise bu kirli ve kanlı savaşta farklı hesaplara ve misyonlara sahiptir. İran'ın yayılmacı Şii siyasi, ideolojik ve askeri gerçeği onun rolünü belirliyor. İran Suriye'de tıpkı Lübnan'da olduğu gibi siyasi, ideolojik ve askeri açıdan yerleşmeye çalışıyor.
Türkiye, tekçi dinci egemenlik hedefleyen bir takım örgütler üzerinden bölgeyi dizayn ediyor. Amerika'nın hedefleri, Rusya'nın hedefleri ise İran ve Türkiye'den siyasi ideolojik ve askeri farklılık gösteriyor. Amerika ve Rusya Türkiye ve İran'ın hedeflediği sistemlere, rejimlere karşıt duruyor.
Rusya'nın tercih hakkı kısıtlı, çünkü Rusya rejimi değerlerden ziyade lidere dayanıyor.
Rusya genel çıkarları açısından İran'ı kullanabildiği kadar yaralanmak istiyor. Türkiye'yi Amerika'nın karşısına dikebildiği kadar faydalı görüyor.
Türkiye ve İran aynı zamanda Kürtlerin bu süreçten yararlanmasının önünü kesmek istiyor.
Türkiye dinci terörist örgüt IŞİD'in Amerika'nın demokratik Suriye güçlerine destek vererek tasfiyesi sürecinden pay kapmaya çalışıyor. IŞİD terörist örgütün tasfiyesinden pay kapmayı hedefleyen bir güç oluşturuyor. Bu süreçte tekçi dinci örgüt artıklarından, tekçi dinci egemenlik hedefleyen örgütleri toparlayıp önüne katarak doğrudan Suriye sahasında savaşa giriyor. Türkiye bu hamlesiyle tasfiye edilmiş tekçi dinci egemenlik hedefleyen grupları etkin kılmak, onlara karşıt güçleri zayıflatmaya çalışıyor. Amerika ve uluslararası koalisyonu da bu hamlesiyle bölgede etkisizleştirmek ve paydaşları yerel güç Kürtlerin önünü kesmeyi hedefliyor.
Türkiye'nin hamleleri Rusya Cerablus-Al-Bab hattında görüldüğü gibi mümkün olduğu ölçüde kolaylaştırıyor. Rusya Afrin hattında olduğu gibi doğrudan destek veriyor. Rusya'nın hesapları Türkiye'yi Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslar arası koalisyon ile karşı karşıya getirmek mümkğnse çatışmasını sağlamaktır.
Türkiye'nin Suriye sahasına operasyon gerekçesi, dayandığı bahanesi ise oldukça ilginçtir. Operasyonun gerekçesi Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük'ün uzun süren teorik, siyasi ve ideolojik çalışmasının ürünü siyasi ideolojik yapılara karşı olmasıdır. Türkiye bu siyasi ideolojik yapıları terörist örgüt ilan ediyor ve bunların önemli bir kısmını Amerika ve Avrupa Birliği uluslararası güçlere de terörist örgüt ilan ettiriyor. Kürtlere, ulusal devlet egemen bu dünyada zorla devletsiz bir gelecek dayatan bu grupların provakasyonu sayesinde Kuzey Kürdistan coğrafyası kentlerine hendekler, batı Kürdistan coğrafyasına Şengal ve kamışlo, şimdi de Afrin imha operasyonları yapılıyor. Gelecekte de büyük olasılıkla güney Kürdistan'a, Musul ve Kerkük'e operasyon yapılması için bahaneler ve gerekçeler hazırlanıyor. Bu siyasi ideolojik proje görünen yüzüyle Doğu Perinçek ve Yalçın Küçün ve görünmeyen karanlık taraflarııyla derin labirentlerde hazırlanmıştır. Bu siyasi ideolojik proje tek taraflı yürümediği ortadadır ve birden çok taraf ile birlikte yürütülüyor.
Böylece Amerika, Avrupa Birliği, uluslararası koalisyon ve bölgesel güçler Kürt halkını sahada denek haline getiriyor. Amerika'nın, Avrupa birliğinin, uluslararası güçlerin, Rusya'nın, bölgesel güçlerin herkesin siyasi ideolojik ve askeri bir hesabı var ve siyasi ideolojik bu gruplar tüm bu hesaplar için Kürt halkını sahada kullanılan denekler haline getiriyor.
Afrin sivil masum halkıyla birlikte ağır saldırı ve savaş araçları altında imha operasyonlarına maruz bırakılıyor. Tekçi, ırkçı sömürgeci rejimlerin ve bölgede egemenlik hedefleyen tekçi dinci ve ırkçı paramiliter gruplarla birlikte mazlum ve mağdur Afrin halkına dünyanın gözü önünde ağır savaş araçları altında imhaya çalışıyor. Afrin'de ağır savaş araçları bulunmuyor, Afrin halkını ağır savaş ve saldırı araçları altında imhaya sürükleyen siyasi ideolojik yapıları sevk ve idare edenlerin halkı koruma gibi bir sorunları da bulunmuyor. Elinde savunma araçları tutuşturulmuş binlerce yurtseverin ağır savaş araçları karşısında imha olmaktan başka çaresi olmadığını dost düşman herkes zaten biliniyor. Yurtsever devrimci olmak, kahraman olmak, fedakâr olmak başarı getirmiyor. Karşı karşıya bırakıldıkları ağır savaş araçları karşısında savunma araçları ile durmanın, başarmanın şansı ve imkanı bulunmuyor. Yaşanmakta olan siyasi ideolojik ve askeri gerçekler etraflıca çözümlendiğinde Kürt halkı ile trajik bir oyun oynanmakta olduğu görülüyor. Düşmanların hava gücü tepelerinde imha etmeye yönelik bombalıyor, karada imha etmeye yönelik ağır bombardıman araçları ve tüm bu imha araçlarına karşı sadece canı ile fedakarlık isteniyor.
Bu halka kurulmuş bir tuzak, bir oyun ve korkunç bir trajedidir.
Rusya Ortadoğu bölgesinde kalması uğruna bölge rejimlerine çalışıyor. Bölge rejimlerinin en büyük ve hayati zaafı Kürt sorunu olduğu bilinciyle hareket ediyor. Bölge rejimleri Amerika, Avrupa Birliği ve uluslararası güçlerle birlikte ise Rusya Kürtleri destekliyormuş gibi yapıyor. Bölge rejimleri böylece Ruslardan korkuyor ve boyun eğmek zorunda kalıyor. Amerika, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri Rusya'nın bu yöndeki kirli, ihanet dolu siyasetine engel olamıyor.
Amerika Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon bölge rejimlerini Rusya'nın etkisinden kurtulmak için Kürt halkını feda ediyor, gözden çıkarıyor. Rusya her iki yönü dikkatli biçimde kullanıyor. Bölge resimleri Amerika Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyona yanaşmaya çekiniyor, Rusya ile birlikte hareket etmek zorunda kalıyor. Amerika, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon her dört bölge rejiminden Türkiye'yi karşılarına almak ve kayıp etmek istemiyor.
Çözüm süreci bugünün siyasi, politik, diplomatik ve askeri gelişmelerini kontrol altında sürdürmek için çok önemliydi. Amerika Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon çözüm sürecine bu nedenle önem veriyordu. Çözüm süreci doğru ve başarılı sonuçlanmış olsaydı Türkiye'nin Kürt halkıyla bir sorunu kalmayacaktı. Türkiye, Rusya'nın Suriye bölünüyor, PKK devleti kuruluyor iddiasını ciddiye almayacaktı. Ancak çözüm süreci bizzat Rusya'nın bugünlerin farkında olduğu için doğrudan ve dolaylı müdahalesi ile ortadan kaldırıldı.
Rusya Ortadoğu bölgesinde Kürt halkına yönelik bölge rejimlerini kullanacak boyutlarda oldukça kapsayıcı siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri hesaplarına kurban ediyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.