Sosyal ve siyasal mühendislik büyük bir hesaptır, derin ve kapsamlı toplumsal ve psikolojik bilgi donanımı gerektiriyor.
Halkın sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve çevresel istemlerini, özgürlük ve demokratik taleplerini dikkate alarak bütünüyle varlığının kontrol altına alınması projesidir.
Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) 1990\'lı yıllara kadar dünyanın ikinci süper gücüydü. Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği sistemini hedefleyen uluslar arası egemen güçler sosyal ve siyasal mühendislikle devasa devlet gücünün dayandığı halkları ilmik, ilmik işlemişti.
SSCB\'de sosyal Mühendisliğin başarılı olabileceği her türlü alt yapı, done, çelişkiler sosyal ve siyasal mühendislik yapanların elini güçlendiriyordu. Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği halkları, toplumları, insanları mutlu ve refaha dair yaşamını olumsuz etkileyen ve ilgilendiren herşey mühendisliğin araçları yapılmıştı.
Bu yapı dünyanın süper gücü karşısında durabiliyor, Hiçbir gücün bu yapıyı eğip bükebileceğine ihtimal verilmiyordu.
Sosyal ve siyasal mühendislikle halklar içten içe işleniyor, yoğuruyor, şekillendiriyor ve bu gücün çöküşü için halkın olgunlaşması bekleniyordu. Günü gelmiş, halkın olgunlaştırıldığına inanılmış, bu devasa gücün çöküşü için halka sinyal verilmişti.
Halk devasa bloğun içinden çıktıktan sonra bu korkutucu güç savrulmuş ve yerle bir olmuştu. Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kısa sürede onlarca ulus devlete dönüşmüş, bugün varlığını ulus devlet paradigması üzerinden sürdürüyor.
Dünyanın bugünkü düzeni bağımsız ulus devlet sistemi üzerinde şekillenmiştir. Bu devlet düzeninin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve çevresel kurumları, kuramları kökleri üzerinde sağlam temellere oturtulduğunu herkes görüyor ve akılda tutulmalıdır.
Kürt halkının önüne teorileri olgunlaştırılıp konulmaya çalışılan değişik paradigmalarla karşılaşılıyor. Bunlardan en ilginci ulus devleti ret etme projesidir. Bu paradigma projesi kapsamlı ve derin hesaplara dayanan sosyal, siyasal mühendislik olarak tarihteki yerini almaya adaydır. Ulus devlet kötüdür, geridir, faşizmdir, ret edilmelidir şeklinde özetlenebilen bu paradigma işlenerek Kürt halkının hafızasına oturtuluyor.
Gerekçelendirilirken \'\'ulus devlet\'\' kurulduğunda diğer uluslara düşman olacaktır. Daha da açarsak, sunni mezhebi diğer mezheplere, İslam dini diğer dinlere, bağımsız devlet diğer bağımsız devletlere düşmanlık yaparlar. Bundan dolayı devletsiz bir toplum, devletsiz bir dünya hedeflenmelidir. Halkların kardeşliğine dayalı devletsiz bir paradigma hedefi halkın önüne konulmuştur.
Böylece Kürt halkını devletsiz bir dünyaya inandırılması hesaplanıyor, hedefleniyor. Kürt halkının bir grubu dışında dünyada başka da Hiçbir halkın ve hiç kimsenin inanmadığı, hedeflemediği, hayalci ütopik gördüğü bu paradigma maalesef Kürdistan\'da yeni özgür yaşam modeli olarak Kürt halkının ruhuna olgunlaştırılarak işleniyor. .
Bu paradigmanının gerçekçi görülmesi için Kürtlerin dünyayı, dünyanın mevcut sistemini, düzenini değiştirmesi gerekecektir. Kürt halkının Amerika Birleşik Devletlerini, Avrupa Birliğini, Rusya\'yı, Çin\'i yıkması ve yeni paradigmayı kurması gerekecektir. Kürt halkının böyle bir gücü olsaydı tarihten bu yana çevresindeki sömürgecilerin imhasından öncelikle kurtulmaya bakardı. Tabii ki Kürt halkının böyle bir gücü ve imkanı bulunmuyor.
Bu paradigma ile Kürt halkı üzerinde sosyal ve siyasal mühendislik yapılıyor. Bu paradigma sömürgecilerin oluşturduğu, olgunlaştırmaya çalıştıkları bir sistem teorisi ve düşüncesidir. Kürt halkını bağımsız devleti ret etme noktasına getirme ve sonrasında mücadele gerekçelerini ortadan kaldırma hedeflenmiştir. Mücadele gerekçesi ortadan kalktıktan sonra Kürt halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele etmesine gerek kalmayacaktır.
Bu ütopik hayallerin süslü kelimelerle topluma aktarılması, ezilmiş, tüketilmiş, kişiliği düşürülmüş bir halkta karşılığı maalesef olabiliyor. Yani bu ütopik hayalden de öteye olan paradigmaya inananlar da olabiliyor. Hatta kendisini Donkişot sanan ve Amerika Birleşik Devletlerini bile değiştirmeye, yıkmaya da inandırabilirler.
Yüzyıllardır ezilmiş, tüketilmiş, kendisini ifade etme olanakları elinden alınmış Kürt halkının önüne konulan ve inanılmaz derecede büyük, dünyayı kurtaracak, insanlığı kurtaracak bir ütopyaya inandırmak çok zor değildir. Ta ki birileri Kürt halkına dönüp \'\' öncelikle derdine derman olmaya bak, bul, derdine derman ol, sonra dünyayı kurtarmaya bakmalısın\'\' deyinceye kadar bu sürebilir.
Kürt halkının içine sokulduğu, kendisini bütünüyle imhayı hedefleyen bu sürecin farkına varması da zaman alacaktır. Çünkü içine düşürüldüğü girdapta sanki kendisi için mücadele ediyormuş algısı işleniyor, sistem o algı üzerine oturtulmuştur.
Sosyal, siyasal mühendisliğin kapsamı, boyutları hedefleri mümkün olduğunca bilimsel verileri kullanır. Toplumun sahip olduğu her türlü değerleri dikkate alınarak teorileştirilir ve toplum beynine kazılırcasına işlenir. Özgürlük dedirtir ama maalesef özgür olamaz, var olanlar da elinden alınır, demokrasi dedirtir maalesef demokrat olamaz, eşitlik dedirtir kişiler, sınıflar, değerler arası uçurumlar oluşur.
Bu tanımlamalar görüldüğü yerde üzerine gidilmeli, eleştirilmeli, öz eleştiri alınmalı ve gerçekçi hesaplar, hedefler ortaya konuluncaya kadar mücadele yükseltilmelidir. Sizlerin aklını, düşüncesini, sosyal ve siyasal yapısını birileri şekillendirmeyi hedefliyorsa doğru değerler etrafında olup olmadığını kişiliğinizle, iradenizle irdelenmelidir. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.