Amerika, Avrupa Birliği gibi uluslar arası güçlerin adını terörist örgütler listesine aldığı, terörist örgüt ilan ettiği bir yapı artık dünyada gayrı meşru bir yapıdır. Böylesi bir yapının terörist örgüt ilan edilmesine neden olan bütün fiilerden kurtulmadıkça, aklanmadıkça dünya genelinde sosyal, siyasal, diplomatik meşru zeminde yer alma şansı ve imkanı yoktur.
Kimi yapıların siyasi, ideolojik ve pratik, zor ve şiddet araçlarına dayalı tekçi Marksist-Leninist tek sosyal sınıf egemenliği diktatörlük hedefleri olabiliyor. Kimi yapıların siyasi, ideolojik ve pratik, zor ve şiddet araçlarına dayanarak tekçi dinci diktatörlük hedefleri olabiliyor. Kısaca çağımısızn evrensel temel değerlerine dayalı çoğulcu demokrasiyi ret eden zor ve şiddet araçlarına dayanarak tüm farklılıklara tekçiliği dayatan bu tür yapılar, uluslar arası toplumlarca terörist yapılar olarak kabul ve ilan ediliyor.
Bu tür yapılar genellikle mazlum ve mağdur halkların gasp edilmiş sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik taleplerini savunur görünerek kendi gerçekliğini gizleyebiliyor ve siyasi ideolojik hedefleri uğruna halkı kullanmaya çalışabiliyor. Böylece mazlum ve mağdur edilen halkların temel haklarını savunur görünerek sosyal, siyasal ve ekonomik destek almaya çalışabiliyor.
İŞİD dinci terörist örgüt, böylesi sosyal, toplumsal bir zeminde doğdu ve ardından çeşitli çevrelerce büyütüldü. Mevcut gelişmeler çözümlendiğinde bölgesel rejimler bunu bilerek büyütmüş ve yayılmacı emelleri için kullanmaya çalışmıştır. Ancak İŞİD dinci terörist örgütün yayılması ve belli bölgelerde egemenlik kurması, Amerika ve Avrupa Birliği gibi uluslar arası güçlerin bölgedeki genel çıkarları ile ters düşmüş, daha fazla büyütülmesi engellenmiş ve yok edilmesi üzerine kapsamlı projeler ortaya konulmuştur.
İŞİD dinci terörist örgütün yayıldığı alanlardan temizlenmesi için Amerika, Avrupa Birliği gibi uluslar arası güçler önce bölge devletleri ile beraber projeler yürütmüştür. Ancak bu projeler her defasında İŞİD dinci terörist örgüte engel olması, geriletmesi ve tasfiye etmesi gerekirken, tersine örgütün besin kaynağı olmuştur.
Amerika ve Avrupa Birliği gibi Uluslar arası güçlerin bölgesel güçlerle başlattığı eğit donat projesi uzun süre kesintisiz sürmüş ve İŞİD dinci terörist örgütün besin kaynağı olmaktan öteye geçmemiştir. Amerika, Avrupa Birliği uluslar arası güçlerin bütün çaba ve uğraşlara rağmen İŞİD dinci terörist örgütün bölgedeki egemenlik alanları küçülmemiş, tersine büyümeye ve yayılmaya devam etmiştir.
Sonuç olarak Amerika ve Avrupa Birliği uluslar arası koalisyonun kimi bölgesel devletlerle yürüttüğü İŞİD dinci terörist örgütü ve Suriye rejimine karşıtı ortak projeleri rayından sapmış, işlemez hale gelmiş ve çıkmaza girmiştir.
Amerika ve Avrupa Birliği uluslar arası koalisyon güçleri çaresiz bir şekilde bölgede Suriye rejiminin daha önce ülkenin kuzeyini farklı ideolojilere sahip muhaliflere kapatmak ve onlara karşı kendisini güvence altına almak ve daha başka hesaplar olmak üzere bilerek ve planlayarak güçlendirdiği seküler Kürt güçlerini gözüne kestirmiştir. Amerika, Avrupa Birliği uluslararası koalisyon İŞİD dinci terörist örgüte karşı özellikle Suriye sahasında kullanacakları yegane ve tek partner seküler Kürt güçlerine el atmıştır.
Tekçi siyasi ve ideolojiye dayanan ve toplumun tüm farklılıklarına bunları dayatan seküler bu yapı artık Amerika ve Avrupa Birliği gibi uluslar arası koalisyonun sahadaki tek partneri olmuştur.
Siyasi ve ideolojik dünyaları farklı ve hatta zıt değerleri savunan çelişkili olması ve sadece seküler yanı örtüşmesi gösteriyor ki Suriye sahasında birbirinden faydalanma hedeflenmiştir. Amerika ve Avrupa Birliği uluslar arası koalisyon İŞİD dinci terörist örgütün üzerine seküler yapıyı askeri disipline ederek sahada seküler toplumsal egemenlik alanları oluşturacaktır.
Bölgede dinci egemenlik hedefleyen, Irak ve Suriye sahasına besledikleri ve destek verdikleri örgütlerle mücadele başlatan ve yayan bölgesel güçler için Uluslar arası koalisyonun aldığı bu karar ve bu durum şok edici bir hamledir. Nitekim bölgesel güçler en üst düzeyde Amerika ve Avrupa Birliği uluslar arası güçlerin yeni partner hamlesine itirazlar yükselmiş ve artarak devam etmiştir.
Bu itirazlar için kullanılan en temel argümen ''bir terörist örgüte karşı başka bir terörist örgütü'' desteklemenin yanlış olduğu şeklinde olmuş ve ısrarla sürdürülmüştür. Bir terörist örgüte karşı başka bir terörist örgütün kullanıldığı iddia edilerek buna sürekli dikkat çekilmiştir.
Ortada dünyanın terörist ilan ettiği İŞİD dinci terörist bir örgüt vardır, Amerika ve Avrupa Birliğinin bu terörist örgüte karşı kullandığı ise terörist örgüt müdür?
Amerika, Avrupa Birliği uluslar arası güçler bu yapıyı terörist örgüt ilan etmemiştir. Ancak hem Amerika ve Avrupa Birliği hem de bölgesel devletler bu yapının siyasi ve ideolojik olarak kendisine dayanak yaptığı başka bir yapıyı, başka bir örgütü terörist örgüt olarak ilan etmiştir.
Amerika ve Avrupa Birliği ile bölgesel devletler PKK örgütünü terörist örgüt ilan etmiş, adını uluslar arası terörist örgütler listesine almış ve yayımlamıştır. PKK'nin siyasi ve ideolojik çizgisini kendisine rehber alan ve dayanak yapan PYD'yi ve paydaşlarını ne Amerika ve Avrupa Birliği ne de uluslar arası güçler terörist örgüt ilan etmemiştir.
PYD gibi seküler bir gücün siyasi ve ideolojik yapısı ile aynı başka bir yapı Amerika ve Avrupa Birliği gibi uluslar arası güçlerce terörist örgüt ilan etmiş ise bu bir çelişkidir. Bu çelişkinin bölge devletleri nezdinde daha büyük çelişkilere neden olacağını Amerika ve Avrupa Birliği bilecek kadar siyasi, politik ve diplomatik derinliğe kuşkusuz sahiptir.
Çelişki bununla sınırlı değil, seküler güçler ile Amerika ve Avrupa Birliği sosyal, siyasal ve ekonomik inandıkları, savundukları temel değerlerde zıtlıklar vardır. Amerika ve Avrupa Birliği evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokrasi değerlerine dayanıyor. Ancak seküler bu güçler tekçi siyasi ideolojik bir dünya hedefliyor. İnşa edecekleri sistemde farklı sosyal ve siyasal düşünce ve fikirlere yaşam hakkı tanımıyor.
Amerika ve Avrupa Birliği uluslar arası güçlerin Suriye sahasında İŞİD karşıtı oluşturduğu bu partnerlik başından itibaren değerlerde ve siyasi ideolojide bir biri ile çelişkiler taşıyor.
Partnerlerin savunduğu, dayandığı değerler arasındaki zıtlıklar gösteriyor ki kalıcı bir partnerlik sözkonusu değildir. Birbirlerini kullanabildikleri yere kadar kulanmayı amaçlıyor ve sürece bağlı olarak kullanma devam edecek, birbiri ile işleri bitince de buruşturup atma hedefleniyor.
Amerika, Avrupa Birliği uluslar arası güçlerin seküler güçlerle bağları buz üzerine yazılmış yazı gibi kalıcı bir temelden yoksun durmaya devam ediyor.
Geçmişte halka rağmen dayatılan hendek savaşlarında olduğu gibi, olan yine mazlum ve mağdur Kürt halkına oluyor/olacaktır. Yine ve tekrar Kürt halkı, bölgesel güçlerin, olasılık dahilinde terörist örgütlerin, Amerika ve Avrupa Birliğinin, rusya, İran gibi uluslar arası güçler arasında jeopolitik ve jeostratejik kısa ve uzun vadeli politik genel çıkarlarının araçları ve kurbanları olacaktır.
Kürt halkı karşı karşıya kaldığı ve bundan sonra da kalacağı bu tür olumsuzlukların önüne geçmesi için dünyanın terörist örgütler listesine aldığı bir yapı ile asla bir arada anılmamalıdır. Dünyanın terörist örgütler listesine aldığı bir yapı Kürt halkının talepleri arkasına saklanmamalıdır. Uluslar arasında terörist örgütler listesine alınan bir yapı ile anılırsa bölgede ve uluslar arası tüm sosyal, siyasal, politik ve diplomatik ilişkilerde Kürt halkını da kendi ile beraber terörize edeceği, dostlarını sıkıntıya sokacağı bilinmelidir.
Kürt halkı, terörist örgüt ilan edilen bir yapı ile anılması halkın ülkesinde, bölgesinde ve uluslar arası alanların tümünde sadece daha çok mazlum ve daha çok mağdur olmasına neden olacaktır. Adının Amerika, Avrupa Birliği ve bölgesel devletler nezdinde terörist örgütler listesinde yer alan bir yapı Kürt halkının evrensel hukuktan kaynaklanan meşru haklarını kullanmaya çalışması dünya genelinde Kürt halkına daha çok zarar vermeye devam edecektir.
Nitekim Sur, Silvan, Lice, Hani, Hazro, Bismil, Dicle, Bağlar, Kayapınar, Yenişehir, Kocaköy (Diyarbakır) Nusaybin, Dargeçit, Derik (Mardin), İl merkezi, Silopi, Cizre, İdil (Şırnak), Varto (Muş) Sason, Kozluk (Batman), Arıcak (Elâzığ) Yüksekova (Hakkari). Gibi hendek siyaseti mağduru kentlerde Kürt halkının sosyal ve siyasal dinamizmi hukuksuz biçimde sindirilmesine neden olan yine bu kafaydı.
Bugün Afrin üzerinde gelişmekte olan olayların tek gerekçesi siyasi, ideolojik ve pratik terörist örgütler listesine konulan bir yapının siyasi, ideolojik ve pratik değerleri ile anılan başka bir yapının orada bulunduğu iddiasına dayanıyor. Bölgesel güçlerin değişik hesapları muhakka vardır ancak gerekçeleri, bahaneleri uluslar arası terörist ilan edilmiş bir yapının uzantısı iddiasıdır. Kürt halkı böyle bir gerekçeyi, bu bahaneyi niçin bunlara sunuyor?
Uzak ve yakın tüm sosyal, siyasal ve ideolojik çözümlemeler, siyasi, ideolojik ve pratik tüm gelişmeler, planlar ve projeler gösteriyor ki Kürt halkı üzerinde sosyal, siyasal ve fiziksel bilinçli imha operasyonları geliştiriliyor.
Kürt halkını bilinçli bir biçimde önce terörist ilan edilmiş yapılarla terörize edilmesi hedefleniyor, adı dünya çapında terörist örgütler listesine alınan bir yapıyla anılması sağlanıyor. Ardından da sahada bulundurduğu güçlerin eline savunma silahları tutuşturuluyor ve bunlara karşı da en öldürücü ve yok edici ağır saldırı ve savaş araçları ile toplumsal imha süreci başlatılıyor. Elinde savunma araçları bulunanlar ile elinde ağır saldırı ve imha savaş araçları bulunanlar karşı karşıya getirildiğinde doğal olarak elinde ağır savaş araçları bulunanlar kazanıyor. Ve elinde savunma araçları bulunan güçlerin tutunma şansı ve imkanı ortadan kaldırılıyor. Böylece toplumun, halkın ulusal ve siyasla her açıdan iradesinin kırılması ve sindirmesi hedefleniyor.
Amerika, Avrupa Birliği, uluslar arası ve bölgesel güçler tarafından adı terörist örgütler listesine alınan yapılarla Kürt halkını terörize etmemelidir. Bu durum sürekli hale getirilmemeli ve Kürt halkının geleceğinin kısır döngüsü yapılmamalıdır. Kürt halkı evrensel hukuktan kaynaklanan ve gasp edilmiş temel hakları için meşru ve haklı bir mücadele veriyor. Haklarını, hukukunu zor ve şiddetle gasp edenlere karşı meşru ve haklı bir mücadele veriyor.
Amerika, Avrupa Birliği ve uluslar arası toplumlar nezdinde meşru olmayan yapılar Kürt halkına daha fazla zarar vermemelidir. Kendileri Amerika, Avrupa Birliği ve uluslararası toplumlar nezdinde meşruluk elde etmeden Kürt halkının haklı ve meşru davasının arkasında görünmemeli ve sosyal, siyasi, ekonomik ve diplomatik oldukça fazla zarar verdiğini bilmelidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.