Bursaspor maçında açılan afişler ve günlerce sergilenen tavır Kürdleri şaşırtmış olamaz. Rejimin ve toplumunun reaksiyoner ırkçılığı Kürdün sorunu değildir. Sorun, sistemin Kürdü korumamasıdır. Kürdün dünyanın her yerinde korunabilmesi gerekir. Statü korur.
Kürdlerin faşizmi, ırkçılığı ya da ağababaları yenmek, geriletmek gibi bir ödevi, görevi, hedefi olamaz. Ne bir statta, ne bir AVM’de, ne bir okulda, ne bir mahallede silahlanacak değiliz. Şiddetten uzak duracağız. Kürdün Kürdlüğünden kaynaklı yaşadığı, yaşayacağı sorunları önlememenin, ceza talep etmenin tek bir çözümü vardır: statü. Bölge statü elde etmediği, buna yönelmediği sürece benzer sorunlar devam edecektir.
Uluslaşma sürecinde on yıllardır kullanışlı, ucuz ve sahipsiz bir aparat olarak kullanılan Kürd toplumu artık bu oyunu görmeli ve rolünü reddetmelidir.
Siyasi partiler Kürdü korumak yerine sistemi, iktidarı suçluyor ancak yaşanan saldırıları önleyemiyor, çözüm önermiyor. Hep yapıldığı ve akışkanlık haline geldiği gibi olay esnasını ve sonuçlarını, mağduriyeti sömürüyor. İktidarın ya da muhalefetin etkisi ya da etkisizliği Kürdü ilgilendirmez. Kürd bireylerini ilgilendiren canının, haysiyetinin, benliğinin korunmasıdır. Kürd toplumu aciz bir millet değildir.
Bölgemiz için isteyeceğimiz statü sadece bölgesinde yaşayan toplumu değil, bölge dışında yaşayan toplumu hukuki, saygınlık ve moral açıdan da koruyacaktır.
Kürd toplumu içine düşürüldüğü bataklıktan kurtulabilmek için bataklığı kurutmak zorunda değildir. Bataklığı olduğu yerde bırakarak yeni bir hayat kurgulayabiliriz. Bireylerimiz bölgesel federasyon talebini tartışabilmelidir. Faşizme, ırkçılığa karşı mücadelede zaman kaybetmek yerine; kendi toplumumuzu geliştirelim, bölgesel demokrasinin gelişimi, adalet, vicdan, kalkınma ve refahın eşit dağılımı üzerine enerji tüketelim.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.