Yürütülen savaşın gerekçesini anlamakta zorlandığımız bu lanet olası savaş durdurulmalıdır. Türkiye\'de savaş kavramı doğru dürüst tanımlamadı! Vatan ve Sakarya teraneleri içinde savaş sektörünün gerçek niyetleri gölgeleniyor. Bu haksız savaş mutlaka durdurulması gerekir çünkü, savaş sektöründen beslenenler, savaş sektöründen nemalanmalarla enselerini kalınlaştıranlar, çıkar sofralarında göbeğini şişirenler, o malum güçlerin sofraları gerilla ve halk çocukları dediğimiz asker ya da polislerin cesetleriyle zenginleşmesin!
Başka bir değişle, her türlü rezilliği yapan otoriter güçlerin çıkarsal sofralarını Kürt gerillalarının kanlarıyla donatılmasına izin verilmemelidir. Ağızları kan kokan kan emici vampirleri doyurmamanın tek çaresi, biran önce aklıselim vicdanın devreye girmesi gerekir.
Aklıselim vicdanı devreye girmeli ki, gerillalar ile halk çocukları olan asker yada polisler bir birlerine doğrulttukları karanlık namlular sussun. Aksi takdirde bin bir karanlık senaryolarla bin bir insan cesediyle yüzleşeceğimiz kaçınılmaz olacağı acılar içinde görülecektir.
Ne acıdır ki, olabildiği ve olabilecek bu kadar can kayıplarına rağmen, dönülecek /dolaşılacak ve hiç bir şey olmamış gibi yeniden birlik ya da kardeşliklere dem vurulacak!
Yani sözün kısası, Türk halkının halk onuruna yakışanı ortaya koymasının zamanıdır. Dolayısıyla, böylesi onurlu bir duruşun yol güzergahı hiç ama hiç kuşkusuz gerillaların öldürülmemesi için Kürdistan\'ın dağ eteklerinde bu aklıselim vicdan canlı kalkan olmalıdır. Kürt halkına düşen ise karakol ve polis lojmanlarının etrafında canlı kalkan zincirini genişletmelidirler.
Bu haksız savaş, bu kirli savaş durdurulmadığı takdirde oluk oluk akıtılan kanda halkların da günahı olacaktır. Çünkü, kan emiciler kana doymalarının hemen sonrasında, birlikte yaşama projelerini tekrardan ve mutlaka Kürt ve Türk halkının önüne koyacaklarını da çok iyi biliyoruz.
\"Bu kadar PKK’li öldürdük” teraneleriyle böbürlenen, özelikle de kanlar içinde kalanların kelle sayısıyla övünenlerle kardeşçe yaşanır mı hiç?
Diğer yandan, aynı tempoyla ve aynı hızla \"şu kadar asker öldürdük bu kadar polis öldürdük\" diyen bir PKK gerçeği de var maalesef. Ama diğer tarafta, her hangi bir generallin yada herhangi bir zengin ve de siyasetçi çocuklarının savaşta öldüğüne şahit olan yok Türkiye\'de! Bu gerçeğin kimsenin aklından geçmemesi daha dikkat çekici vahim bir olaydır!
Halk çocukları varken onlar kendi çocuklarını savaşa göndermezler. Görev bölümü yaparcasına öldüren ve öldürülen halk çocukları varken, kendi çocuklarını öldürmelerden ve öldürülmelerden uzak tutarlar.
Bin yılın kardeşlik palavralarıyla, yerlere serilmiş cesetlerin sayısını bir övünç vesilesine dönüştürürler. Bazı değerler ne kadar anlamını yitirtmiş! Yoksa insanlar mı insanlıktan çıkabilecek kadar değerleri hafife alıyorlar?
Düşmanlık düşmanlıktır ve kardeşlik kardeşliktir, yoksa politikada bunların anlamı farklı mı? Kardeşleşmek böyle fütursuzca oynanabilecek bir kavram değildir. Kendi anlamı kadar ağırdır ve hafife alınmaz.
Velhasılıkelam, kardeşlik ve beraberlik doğrultusundaki istemlerin bu boyuttaki bir savaş argümanıyla ortaya konması da o kadar gerçeklerden uzak bir soru işaretidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.