Hey gidi Mıho hey! Babadan miras kalan şapkanı başına geçirmek varken, bir başkasına ait şapkayı başına geçirme heyecanını bir anlayabilsem.Kendine öznel özünle bizim şü ğariban sokağında başın dik gezmek varken, başkalarının çıkmazlarına dönüşenlerin sokağında başın öne eğik ne gezersin be Mıho?
Senin Zinê ya da Berivan’a sevdalanma şansın varken, illa’da şıkırdam Arzu ya da Sibel gibilerin arkasında ne gezersin be Mıho? Bulgur pilavın yanına hani şu yeni türeyen kara kırmızısı bir kuru soğanla şenlik yapacağına, neden ille de Hemo’nun sofrasındaki zıkkımına yöneliyorsun be Mıho?
Hey gidi hey be Mıho! Kaytan bıyıklı ha birde fidan boylu keleş gibi bir kardeşin varken, el alemin karmaşık oyunlarıyla oynamaya alışıklarla oynamanın anlamını bir anlasam be kardeşim! Ya da üstat Nazım Hikmet’ten ezberlediğin beyitlerin üçte birini Ehmedê Xanî’den de demlenseydin be Mıho! Hani gırtlağın patlarcasına eşlik ettiğin şu mavi mavi türküsü kadar Mehmet Şêxo’dan “ay lê gulê” kılamını dinlemeyi de denesen be kardeşim!
Ya da başkalarının şekli şemalına harcadığın emeğin beşte birini kendine dönüştürebilseydin be Mıho!
Hey gidi hey be Mıho, seni sana anlatmak o kadar güç ki! Aşk ve sevdanın mayasından uzak yüreklere aşkı anlatmak gibi! Biliyor musun Mıho? Seni sen olarak anlamadığımı sanma sakın! Başkasına olan aşkına kendine özgü olanın mayasını da ekle diye yazıyorum. Hey gidi hey be Mıho! Sana Arafat’ı sevme demiyorum ki be kardeşim! Ne olur Molla Mustafa’yı da sevmeyi dene diyorum sana be Mıho. Hani Filistinli Leyla Xalıt’a tapıyorsun ya! Ne olur Kürt Leyla Kasımı birazda olsa ara da bir hatırla diyorum be kardeşim.
Ah be deli divane Mıhom, bırak seni sana anlatmak, inanır mısın seni kendime anlatmak bile çok zor be kardeşim. Yoksa gönlüm isterdı ki, bu can sıkıcıların yerine Munzur ya da Bagok eteklerinde filizlenen sevdanın yüce tarafını sana bir bir döktürürdüm be Mıho.
Hey gidi hey be Mıho, ben sana Che Guevara’yı sevme demiyorum ki be kardeşim. Biraz da olsa Alişer’i ve Zarife hanımı da hatırla diyorum be Mıho. Hani bilinç altına demirlediğin sana yabancı olan çok şeyi seviyorsun ya! Sevme demiyorum ki be kardeşim, sadece seni sevenlerine de kadir kıymet ver diyorum be Mıho. Hani şunlara “şöyle olmalı”, bunlara “böyle olmalı” diye çok emek harcıyorsun ya be kardeşim; diyorum ki, biraz da kendi bucu, şucu olmalarına gayret etsen be Mıho.
Yani üstüne üstüne çok geliyorum sanma be kardeşim. Gelmemişlerimi katarsan hesaba çok daha borçlu çıkarsın be Mıho!
Ha birde Allah var, şu burnunu da merak ediyorum be Mıho. Hani Kürtçede bir söyleniş var ya “Ma jı bo Xwedê bêfila te qet na şevite?” deniyor. Yani burnun hiç yanmıyor mu? İnan ki, ben de sende olan senin burnunu merak ediyorum be kardeşim.
Herkes kendi özgünlükleriyle kendi sevdasını yaşarken, bir başkasının sevdalarına sevdalanmak neyin nesi oluyor be Mıho? Senin o kadar güzel değerlerin varken, el alemin Xalıt Bektaşlarına neden bu kafar aşık durumdasın be kardeşim? Hani yanlış anlama, değer verme demiyorum be kardeşim. Diyorum ki, Leyla ile Mecnuna duyduğun aşkın yüzde birini Mem ile Zîn’e ayır ki köşede bir şeylerin var olsun be Mıho.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.