Fiziksel vahşet ve barbarlık anlamında Kurdistan ve Kürt halkı çok yoğun bir kuşatma altındadır. Günümüzdeki kuşatma asırlarca süreden beridir barbarlar tarafından devam ettirilen kuşatmanın günümüzdeki halkasıdır. Ne yazık ki bu kuşatma Kürt halkının bir çok ağır bedellerle oluşturulan birikimleri yok etmeye yönelik saldırılarla devam ediyor. En önemli kuşatmaysa, Kürt halkının ar ve namusu beş para etmezler tarafından talan viran edilirken, Dünya mezarlığına defnedilen günü geçmiş klasik sol slogancı argümanların mantığı ve özeliklede İslamı kirleterek içini boşaltan kirli inanç islamcı sapıklıkların kuşatması altında inlemeye devam etmesidir.
Neymiş efendim Kobenê Direnişi özelde mazlum Kürt halkınınsa da, genelde Ezilen Ortadoğu ve tüm dünya halkların Kurtuluş direnişiymiş! Neymiş efendim, Kobani direnişi Yeni Demokratik Dünya Devrimin başlangıcıymış! Neymiş efendim, Kobani direnişi küresel ve bölgesel emperyalizme vurulmuş en büyük tokatmış!
Kürdler bu tür oyunlara yabancı değildir. İnanç üzerinden Kürtlere barbarlıkla benzeşme halinde cennetler vaat edildiği gibi, gerici sol zihniyet evrensel değerleri söylem olarak kullanmaktadır.
Velhasılıkelam, Kürd\'e en büyük düşman kendi ulusal çıkarlarının dostu ve kovalayıcısı olmaktan daha çok, Dünya İslam kardeşliği yada dünya bilmem ne ezilenlerin kardeşlik dürtüleriyle hareket edenlerdir. Ortadoğu bataklığını demokrasi cennetine dönüştürme saçmalıklarının arkasını bırakmayan siyasi abelerimizin bitmez tükenmez egolarıdır. Mazlum Kürt halkının varlığını olması mümkün olmayanların sofrasında meze olarak konulmasına çalışanlardır. Dolayısıyla bana sorarsanız Kürt halkının varlığına yönelen en büyük tehlike budur.Yani sözün kısası, Kürt beynine şırınga edilen esas fitnenin başı emperyalizm değil, İslam dünyası denilenlerle birlikte bölge ülkelerinin başını çektiği nasyonal sol güçlerdir.Ve günümüzde daha çok iyi görüldük ki,Kürdler Batılı emperyalistlerin değil, bölgemizdeki barbarlığın kurbanıdır. İslam ümmet kardeşliği yada ezilen halkların kardeşlik saçmalıklarıyla Kürdleri bölge ülkelerinin insafına bırakmakla Kürtlerin özgürlüğü sağlanmaz, aksine tutsaklık pekişir!.
ŞENGAL VE KOBANİDEN DERS ÇIKARAN KÜRTLERİ GÖRMEK İSTERİM
Olur ki günlerden bir gün düşman diye tabir edilenlerin düşmanlıklarından yüzünü çevirip kendi içindeki yetmezliklerle yaratılan düşmana çeviren Kürtleri görürsem “Eyvallah bü iş bitmiştir” derim ve özgürleşmek yolunda sağlam adımlarla yürür bu halk artık diye de inanırım.
Olur ki günlerden bir gün sadece kendi patentiyle kendi doğrusuna kendini taparcasına inandıran Kürtlerin aksine, kendi yanlışına karşı kendi geleceği için cesurca eleştirip savaşabilen Kürtleri görürsem “Kürtlerin özgürlük sorunu rayına girmiştir” diye inanılmaz bir sevince boğulurum.
Olur ki günlerden bir gün şu yada bu sürecin karanlığındaki karanlık gölgelerin aydınlanmasına yönelen Kürtleri görürsem, yada emperyalizm devam siyonizm saplantılarıyla, Kürt halkının ulusal davasını yaz boz tahtasına çeviren arka planın arka cephesinde sırıtan oyun bozan Kürt kadrolarının tasfiye edildiklerin görürsem umutlanırım.
Olur ki günlerden bir gün emperyalizmi yok etmem lazımla başlayan, dünyayı ve Ortadoğu’yu değiştirmem gerekirler öncesinden önce, bin bir sorunla karşı karşıya bulunan kendi halkının sorunlarına odaklayan Kürtleri görürsem eğer(!) yada olmazları olurlara iten iradeye yöneldiğine şahit olursak şayet,sevincin bir iki damla göz yaşıyla karşılarız bu özlemi hep birlikte.
Sevinmek, umut etmek meselenin duygusal yönüdür. Kürdistan dünyanın en sorunlu, en hasta, en gaddar toplumların ablukasındadır. Biz çok iyi biliyoruz ki, Kürdistan kendi kaderini belirlemedikçe sorunlar yumağı olan Ortadoğu barışı sağlanamaz. Biz burada kendimiz işgalci komşularımızın insafına teslim edemeyiz. Bu komşularımızın ne dincisi ne de solcusu Kürtlerin özgürlüğünü ve bağımsızlığını ister! Bu oluşumlar devlet biçimlerinin ürünüdür. Evrensel görüntüler sadece Kürtler için cazip görünmek içindir. Biz hep bu şekilde aldatılmadık mı?
HÜSEYİN AKINCI
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.