28 Şubat 1992 sabahıydı. İnsan öldürücülerin ellerindeki kontrata Şehmuz Akıncı ismi yazılmıştı. Zira karanlık dehlizlerde ölüm fermanı yazanların öldür görüngesine girmişti. ŞEHMUS ne yapmıştı da, derin dehlizlerde beslenen odakları bu kadar korkutmuştu?
Gerçekten ŞEHMUS AKINCI nasıl biriydi?
Şehmuz yarınlara emanet edilecek evrensel bir yaşamın uğraşısı içindeydi. Saçma sapan gerekçelerle sahneye konulan oyunlara kafa yoran bir Kürt aydınıydı. Beynini evrensel değer yargılarına göre biçimlendirmiş, yüreğini de insan sevgisiyle olgunlaştırmıştı. Özelikle de, karanlık oyunların diz boyu olduğu bir ortamda, oynanan oyunlara tavır koyan biriydi. Toplumsal doğruları, silahın namlusuna havale edilmiş bir süreçte, Şehmus gibilerin yaşaması, yazılan karanlık senaryolarla çelişiyordu.
Çünkü teorik bağlamalarla, toplumsal sorunlarla boğuşmanın başlı başına yetmediğini bilen biriydi.Yukardan tabana dağıtılan emirnameler yerine, tabandan yukarı mercilere iletilen önerilerle daha köklü bir geleceğe yol alacağına inanmış biriydi.Felsefe bilincini siyasal bilinçle bütünleştirilerek geliştirilmesi gerektiğini de çok mükemmel kavramıştı.
Dolayısıyla Şehmus evrenin üzerinde bulunan her madde ve varlık ile birlikte her şeyin kendine özgü bir anlamı olduğunun bilincindeydi.Hayde canımız sıkıldı ve Şehmusu öldürelim Şehmus öldürülmedi.Zira Şehmus'un canına kast edilen mermiler, Şehmus'tan cok Şehmus'un kendi beyninde yaşattığı özlemine sıkıldı. Rahmetli Şehmus’un öldürülme gerekçesi, oynanan oyunu kabul etmemesiyle ilintilidir.
Şehmus’un beyni ve yüreği çok boyutlu özgürleşerek gelişmişti.Doğa sevgisi müthiş bir sevdaya dönüşmüştü. Öyle ki Bagok Dağlarında kış hazırlığı için kesilen ağaçlar nedeniyle, babasına tepki gösterebilecek düzeydeydi. Dünyayı sevmenin, doğayı sevip korumaktan geçtiğini bilen biriydi. Kuzey, güney, batı yönlerinden daha çok doğu tarafını çok sevdiğini beli ediyordu.O yöne yüzünü çevirdiği her an kalp atışlarının çok daha hızlandığını anlatırken'' Ne kadar derinlikli düşünen biri olduğunu ele veriyordu.
Bir çok yakın arkadaşları nedeni sorduğunda ise, Mem û Zinê, Mustafa Barzanî, Meleyê Cizirî ve yüzlercesiyle tarihimizin ahenk taşı olanların mezarları bulunduğu içindir diyordu. Şehmus'un bu özel sohbetinde de anlaşıldığı gibi, tarihine ve özellikle halkına ait olan tarih sevgisi çok ileri düzeyde olduğunu gösteriyordu.
Şehmus’un diğer bir yönü ise sosyalist düşünceye çok saygılı olmasına rağmen'' Demokratik ölçüler çerçevesinde milliyetçiliği daha ön planda tutmasıydı. Zira rahmetli Şehmus’un beyninde ve kalbinin derinliklerinde''Stalin, Mao, Lenin gibilerden önce, Ehmedê Xanê’ye, Feqîyê Tayray, Mahmut Barzancilerı, Şêx Saidleri, Seyit Rızaları, Mustafa Barzanileri, ve bu düzeyde olan daha nice kahramanları fotoğraflaştırarak yerleştirmişti.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.