Haziran genel seçimiyle toplumsal iradenin ortaya çıkardığı demokratik siyasetin başarma şansına fırsat verilmeliydi. Oysa tam aksine, bahsi geçen başarıyı başarısızlığa dönüştürmek için ne kadar alternatif varsa devreye sokuldu!
Buna müteakiben gelişen hendek savaşı ise, devreye sokulan kanlı bir surecin davetiyesine dönüşürken, ne yazık ki, Kürt halkı artı halkların demokratik siyasetinin geleceği bir başka bahara havale edildi.
Sonuç olarak da, demokratik siyaset getirisi, sil boz mantığın parametreleriyle yeni baştan karanlık bir savaşın en kanlı pistine taşındı.
Kürt hareketi - halkların önüne atılan kanlı bir surecin doğuracağı artı yada eksilerin sonuçları tartışıp tartıldı mı? Her kim neyi nasıl tartışıp tatmışlığını bilmiyoruz, ama görünen o ki Kürtlerin ulusal demokratik mücadelenin neresinden bakılırsa bakılsın, bu güne kadar yürütülen mücadelenin ana damarını değişime uğratacak boyutları olacaktır.
Kürtlerin Kürt ulusal ve evrensel haklarından kaynaklı sorunların çözümü böyle veya şöyle istiyorum ile olmuyor. Gönül istemekle olmuş olsaydı, hiç tereddüt etmeden, gönlümüzü de beyinsel hücrelerin kapısını da açıp eyvallah derdik. Dünyanın değişen koşullarını, bölgedeki denge kaymalarını hesap etmek zorundayız.
Ama ne yazık ki, Ortadoğu\'daki gelişmelerle şekillenen uluslararası konjonktürsel gelişmelerden dolayı ne Kürtlerin istediği oluyor ne de kalemlerin ucuyla hazırlanan ütopik çözüm teorileriyle.
Zira pratik zekanın kudretinden yoksun her türlü teorik reçeteler, hastayı daha da yatalaklaştırmaktan öte geçmiyor.
Barış yada çözüm denilen sürecin askıya alındığı günden bu güne kadarki süreçte, çok kısa bir zaman diliminde anlaşılmaz bilinmezliklerle dolu bir süreç yaşandı ve yaşanıyor. Yani, istense de istenmese de demokratik Türkiye inşa sürecini başlatan siyasal erk siyasal mecrasını da tartıştıracaktır.
Kırdan şehre yönelmekle ortaya çıkan hendek savaşı ise, Kürt siyasal dünyasını çok ciddi tartışmalara itecektir.
Zamanı mıydı değil miydi, toplum buna hazır mıydı, KCK’nin dışında kalan Kürt siyasi dinamikler dışlandı mı, toplumun değişik dinamikleriyle yeterince istişare edildi mi, hendek savaşının ağırlıklı olduğu yerleşim alanlarda halk bilgilendirildi mi...? Bunun gibi sorular 7 Haziran Genel Seçimleri sonrası gelişen süreç bin bir yönlü sorularla karşı karşıyadır!
Umarız ve diliyoruz ki, Kürt halkının özgürlükleri adına koşuşturan merciler, \"şöyle oldu böyle oldu\" ile başlatılacak her hangi bir tartışmanın yerine, elde mevcut ve gözle görülen ne kadar günah ve sevaplar varsa ki vardır, hepsini alıp Kürtlerin aklıselim düşünselliklerin sofrasına koyacak irade ve cesareti göstermiş olsunlar. Kaldı ki, kendine yönelen haksızlıklara karşı savaşmak ne kadar kutsanmış bir duruş ise, kendi ürettiği yanlış yada yetersizliğine karşı savaşmakta o kadar kutsal bir duruştur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.