Anayasal düzenlemeler referandum gözüyle görücüye çıktığı anda, “evet” ve “hayır”cıların düşünsel çıkarcıların kapışmasına sahne olacak. Aslına bakılırsa, gerek bireyin bireysel yaşamında-gerekse toplumların toplumsal yaşamında “hayır” ya da “evet”leri mutlaka vardır. Örneğin bireysel bazda ve özelikle bir Kürt olarak benimde evet ya da hayırlarım vardır. Önemli olan evet ya da hayırların öncelik sıralaması yerli yerinde olmasıdır. Örneğin, yaşanacak yaşamı yaşanmazlığa dönüştüren kirli bir savaşın en hızlandığı bir dönemden geçiyoruz. Ve ne yazık ki bahsi edilen kirli savaşın tüm karanlık boyutları (Kürtlerin coğrafyasında yaşanıyor) dolayısıyla Kürtlerin en öncelikli hayır kampanyası, anlaşılmaz boyutlarıyla devam eden bu kirli savaşa karşı hayata geçmelidir.
Binbir oyunun tek bir sahnede oynayan bu karanlık savaş maratonun önüne güçlü bir “hayır” barikatı kurulmadan bir tek anlamdan binbir anlamlarla anlamın özünü anlamsızlaştıran yetmezliklere dur denmedikçe Kürtlerin siyasal arenada at koşturanların anlaşılmaz yetmezliklerine Edi Bese'nin hayır kartını önlerine konulmadıkça başka mecralarda başka yönlendirmelerle başlatılacak hiçbir Hayır’ın Kürt halkının önceliği değildir. Hayır’ın öncelik olmadığı gibi evet demenin de öncelik olmaması gerektirdiğini anlamak lazım. Anayasal değişmenin yapılacak referandum maratonuyla başlatılacak “Hayır” ya da “Evet” kampanyası elbette ki Kürt halkını ilgilendiren tarafı vardır.
Oysa referanduma havale edilen yeni düzenlemeler Kürtler acısında ne bir adım ileri nede bir adım geridir. Ve bu nedenle bile olsa, Kürtlerin kendi temel hakkaniyetleri bağlamında eski ve yeni düzenlemelerin Truva atı edilmemelidir. Kaldı ki Başkanlık Sistemin atıldığı günden bu güne, tüm hayırcıların hayır ekseni Erdoğan’a duyulan kinle mayalanmadığını söylemek mümkün mü? Dolayısıyla, başka mecralarda ve özelikle Kürt halkını dışlayarak gelişen kapışma ve güç gösterişlere Kürtler niye taşeron olma görevi alsın ki? Kaldı ki, Kürtlerin yüzde kaçı yapılan bu anayasal değişimlerin kendi demokratik gelecekleriyle ilgili ne alıyor ne götürüyorum bilincindedir.
Aslına bakılırsa, başkanlık tartışmasının başladığı günden bugüne, ne geliyor ne gidiyorlarla ilgili Kürt halkı hiçbir zaman bilgilendirme gereği duyulmadı. Kaldı ki pozitif bağlamında tarihsel gelişmeler ne zaman Kürt halkının temel çıkarlarına göz kırptıysa-hemen anında Kürt halkının tüm hakkaniyetleri bir başkasının yaratığı gündeme kurban edilmiştir. Pozitif bağlamındaki tarihsel gelişmelerden kastım elbette ki bahsi edilen anayasal değişimlerle ilgili değil. Zira tarihsel geçmişin hiçbir döneminde uluslararası koşullar bu ölçekte yüzünü Kürtlerin hakkaniyetlerine dönmemiş.
Dolayısıyla bu kadar pozitif gelişmeler yaşanırken, Kürt halkının genel enerjisini şunun ya da bunun iktidar kapışmasına kurban edilmemelidir diyoruz. Kaldı ki şunun bunun yaratığı gündemlerin arkasına takılıp kalmak, Kürtleri kendi gündemlerinden uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir.-Velhasılıkelam Kürtler acısında en doğru hayır ya da evet kampanyayı biran önce kendisiyle ilgili kendi mecrasında başlatılmalı. Çünkü yaşanmış ve yaşatılmış bunca kırılmalar, almış başını yürüyen umutsuzluklar, hiçbir şey yaşanmamış gibi takılan umursamazlıklar yerli yerinde dururken Kürt halkını bir başkasının yaratığı gündemin arkasına bağlamaya çalışmak olmaz. Hüseyin Akıncı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.