Ortadoğu\'nun göbeğinde üçüncü dünya savaşının rötuşları hızlandığı bir dönemde, Kürt halkının etrafını çevreleyen devasa gelişmelerin yaratacağı olabilirlere hazır mı?
Beyinsel normların olabilecek yada olması gereken normalinden hareket edildiğinde \"evet hazırdır\" demek gerekiyor ama ne yazık ki, günübirlik siyasi rötuşlarla günü birlik kazanımlara kilitlenme mantığı gönül rahatlığıyla \"evet hazırdır\" demeyi gerçekten zorlaştırıyor!
Rusya\'nın kendi içindeki iç sorunlardan dolayı, dünyadaki paylaşım sofrasından uzun bir süre uzak kaldığı biliniyordu. Peki, Rusya\'nın fiilen ve aktif bir şekilde Suriye\'den hareketle Ortadoğu\'daki paylaşım sofrasının başına oturması biz Kürtlere neyi anlatıyor? İlk elden anlattığı IŞİD artı Ortadoğu’daki paylaşım savaşı Rusya\'nın katılımıyla yepyeni bir boyut kazandığı muhakkaktır.
Kürt halkının ulusal kazanımları bağlamında, Rusya\'nın Suriye\'de neyi nasıl yapacağını ya da neyi nasıl anlatmaya çalışacağı elbette ki önemlidir ama çok daha önemli olansa, Kürtlerin bu durumda neyi nasıl anlamaya alıştığıdır.
Gerçi uzun bir zamandan beridir hep söylemişizdir; Kürtlerin yeni yüzyılda yepyeni bir güç olarak ortaya çıkmasının önünde en büyük engelin, kendi aralarında oluşturmadıkları ulusal çıkarlara dayalı birliğidir. Dolayısıyla oluşmayan ulusal birliğin yaratacağı senfoni karmaşası hangi Kürt gücünü, hangi gücün Truva atına dönüşeceği tehlikesi hep olacaktır! Oysa ki, bin bir yılda gelmeyen fırsatlar, Ortadoğu\'nun yeni paylaşım savaşıyla Kürtlerin ayağına gelmiştir.
Geçmişte, şu ya da bu güç, bir iki cümleyle Kürtlerden bahsedilsin diye Kürtler bin bir takla atıyordu. Günümüzdeyse, uluslar arası aktörler Kürtlerle ilişkiye geçmek için özel çabaların içine girdikleri görülüyor. Dolayısıyla, Kürtlerin Ortadoğu gibi bir bölgede hesaba alınması gereken bir güç olduğunu herkesten önce Kürtlerin kavraması gerekiyor. Çünkü, tarihsel geçmişin hiç bir döneminde, Kürtler bu kadar muazzam bir güç haline gelmemişlerdi. Bu nedenle Kürtlere düşen ise, bu tarihsel fırsatı akliselim bir düşünsellikle kullanmaktır.
Dolayısıyla, uluslar arası konjonktürel gelişmeler Kürt halkının hakkaniyetine gülümsendiği bir süreçte, bahsi edilen avantajlı gelişmeyi şu ya da bu partinin ideolojik tercihine kurban edilme lüksü yoktur! Dolayısıyla, Suriye\'nin üzerinden hareketle tüm Ortadoğu\'yu kapsayacak ilişkiler rotası Kürt halkının elde edeceği kazanımların rotasını da belirleyecektir. Bu rotanın yönü Rusya artı İran eksenli Irak Suriye mi, yoksa ABD artı Avrupa mı olmalı? Hiç kuşkusuz belirlenecek ilişkiler rotası çok ciddi kazanımlara yol açabileceği gibi, çok ciddi bir hiçe de sebep olabilecektir. Geçmişin yaşanmışlıklarına bakıldığında ise, Kürtlerin hakkaniyet karşıtlığında ne Rusya\'nın ne de ABD\'nin farklı bir üstünlüğü görülmüyor maalesef. Ama buna rağmen, ABD artı Avrupa ilişkilerine yönelecek bir rotanın Kürt halkının kazanımlarına daha yatkın gibi görünüyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.